Hakkıyla

Stok Kodu:
9786053753629
Boyut:
145-215-0
Sayfa Sayısı:
192
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-03-07
Çeviren:
Emine Sarıkartal
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%41 indirimli
210,00TL
123,90TL
Havale/EFT ile: 121,42TL
9786053753629
407893
Hakkıyla
Hakkıyla
123.90
"Denize bırakılan şişeler gibi kitaplar yazdım ve sen de onları okuyorsun; sorular soran, hatta bununla da kalmayıp okuma yorumları öneren bir okursun, yani konuşmaya başlayan bir okursun. Bir okur, yazılı mesajların alıcısıdır. Konuşmaya başlayan bir okur ise, tersine yeni mesajlar gönderen bir konuma geçer. Her ne kadar bu mesaj bir soru olsa da, sırası geldiğinde bir cevap beklese de... Bu şekilde, şu anki oyunumuzda roller bir anlamda tersine dönmüştür, çünkü senin sorularını dinlemeye ve sırası gelince, onlardan hareketle konuşmaya çalışan benim. Yazmış olduklarım, senin kafanda ne ölçüde soru uyandırıyorsa sorularını buna göre soruyorsun ve sonra bu sorular benim kafamda kimi sorular uyandırıyor: rollerin değiş-tokuş edilmesi, yer değiştirmesi, bunlar tam da bu kitabın üretilmesini sağlayan şeyler. Daha öncekiler üzerine bir kitap değil bu ve olamaz da, çünkü burada ben, kitaplar yazmış olan kişi değil, o kitapları okumuş olan kişiyi (seni) dinleyen kişiyim. İşte benim tarafımdan yazılmış olmayacak, 'bana' ait bir kitap." Hakkıyla'da Lyotard, dil felsefesinden, Kant'tan ve Lévinas'tan ödünç aldığı kavramlarla, Libidinal Ekonomi'nin yarattığı "skandaldan" sonra kendi politik duruşunu hazırlar ve ilan eder. Burada söz konusu olan, ne politik sorunun naif bir poetik düşünce adına terk edilmesi, ne de Lyotard'ın totaliter eğilimler taşıdığından şüphe ettiği spekülatif Hegel düşüncesinin yarattığı hayal kırıklığının ardından, basitçe Kant'a geri dönülmesidir. Söz konusu olan daha ziyade, Lyotard'ın politik düşüncesinin adalet sorusu etrafında yeniden şekillenmesidir.
"Denize bırakılan şişeler gibi kitaplar yazdım ve sen de onları okuyorsun; sorular soran, hatta bununla da kalmayıp okuma yorumları öneren bir okursun, yani konuşmaya başlayan bir okursun. Bir okur, yazılı mesajların alıcısıdır. Konuşmaya başlayan bir okur ise, tersine yeni mesajlar gönderen bir konuma geçer. Her ne kadar bu mesaj bir soru olsa da, sırası geldiğinde bir cevap beklese de... Bu şekilde, şu anki oyunumuzda roller bir anlamda tersine dönmüştür, çünkü senin sorularını dinlemeye ve sırası gelince, onlardan hareketle konuşmaya çalışan benim. Yazmış olduklarım, senin kafanda ne ölçüde soru uyandırıyorsa sorularını buna göre soruyorsun ve sonra bu sorular benim kafamda kimi sorular uyandırıyor: rollerin değiş-tokuş edilmesi, yer değiştirmesi, bunlar tam da bu kitabın üretilmesini sağlayan şeyler. Daha öncekiler üzerine bir kitap değil bu ve olamaz da, çünkü burada ben, kitaplar yazmış olan kişi değil, o kitapları okumuş olan kişiyi (seni) dinleyen kişiyim. İşte benim tarafımdan yazılmış olmayacak, 'bana' ait bir kitap." Hakkıyla'da Lyotard, dil felsefesinden, Kant'tan ve Lévinas'tan ödünç aldığı kavramlarla, Libidinal Ekonomi'nin yarattığı "skandaldan" sonra kendi politik duruşunu hazırlar ve ilan eder. Burada söz konusu olan, ne politik sorunun naif bir poetik düşünce adına terk edilmesi, ne de Lyotard'ın totaliter eğilimler taşıdığından şüphe ettiği spekülatif Hegel düşüncesinin yarattığı hayal kırıklığının ardından, basitçe Kant'a geri dönülmesidir. Söz konusu olan daha ziyade, Lyotard'ın politik düşüncesinin adalet sorusu etrafında yeniden şekillenmesidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat