9786052641958
601641
https://www.sehadetkitap.com/urun/hakaret-sozlugu-1
Hakaret Sözlüğü
948.30
İnternet yoluyla iletişimin ve bilhassa sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte her insanın her türlü bilgi ve habere anında ulaşması ve yine kendi düşüncelerini gerek bir kişi ya da grubu gerekse kamuoyunu muhatap alarak açığa vurması mümkün hale gelmiştir. Yakın tarihin şartlarıyla kıyaslanamaz ölçüde gelişen ve karışan bu yeni iletişim düzeninin hukuki uyuşmazlıkları ve suç oranını artırdığı da aşikârdır. Kitle iletişimine dair yaşanan gelişmelere bağlı olarak adliyeler nezdinde sürekli artan iş yükünün büyük bir kısmının da hakaret eylemlerinden müteşekkil olduğunu görmekteyiz. Suç teşkil eden diğer eylemler açısından söz konusu olduğu gibi, hakaret eylemlerine ilişkin ihbar veya şikâyet üzerine yahut re'sen başlatılan adli süreçlerin etkin ve hızlı sonuçlanmasını sağlayacak temel şartlardan biri, uygulayıcının ilgili eylemi doğru hukuki vasıflandırmaya tabi tutabilmesidir. Doğru hukuki vasıflandırmadan yoksun başlayan muhakeme süreçleri hak ihlallerine sebep olmakta, Cumhuriyet Başsavcılıkları ile mahkemelerin iş yükünü artırmaktadır. Nitekim uygulamada, herhangi bir kişiye karşı dile getirilen tek bir kelimeden ibaret eyleme ilişkin yıllarca sürdürülmüş ve netice itibarıyla beraat kararıyla sonuçlanmış birçok muhakemeye rastlamak mümkündür. Maalesef bugün itibarıyla suç teşkil etmediği Yargıtay tarafından defalarca hükme bağlanmış olup artık avukatlarca şikâyete, Cumhuriyet savcılarınca kamu davasına ve mahkemelerce mahkûmiyet hükmüne konu edilmemesi gereken söylemlerle ilgili binlerce açık dosya mevcuttur. Uygulayıcının hukuki vasıflandırma yaparken yararlanması gereken en önemli yardımcı kaynak, muhakeme konusuyla aynı veya benzer nitelikte olan eylemlerle ilgili vücut bulmuş yüksek mahkeme içtihatlarıdır. Mevcut teknolojik olanaklar her kademedeki hukuk uygulayıcısının bu içtihatlara güncel ulaşımını mümkün kılsa da, yüksek mahkeme kararlarının tamamının muhakemeye konu olan yazı ya da sözü aynen içermemesi ve yine uygulayıcının yoğun iş yükünden ötürü bu türden araştırmalara vakit bulamaması, en önemli yardımcı kaynaktan layıkıyla faydalanabilmeyi engelleyen sebepler olarak karşımıza çıkmaktadır. Elinizdeki eser, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun yürürlükte olduğu zaman dilimi içerisinde hakaret suçuna konu edilmiş eylemlerin suç teşkil edip etmediğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve ilgili Yargıtay Ceza Daireleri tarafından ifade özgürlüğü, iddia ve savunma dokunulmazlığı vb. anayasal ve kanuni prensipler gözetilerek oluşturulmuş içtihatlar bir araya getirilmek suretiyle vücuda gelen alfabetik bir derleme içermektedir. Eser hazırlanırken yalnızca içtihat metinleri taramakla yetinilmemiş, içtihatlara konu olan ilk derece mahkemesi kararları da gözden geçirilmiş, böylece mümkün olduğunca kapsamlı bir sözlük oluşturulmaya gayret edilmiştir. Yine derleme yapılırken yalnızca 5237 sayılı Kanun'un 125. maddesinde tanımlanan genel hakaret suçları değil, aynı kanunun 299. maddesinde tanımlanan Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile 5816 sayılı Kanun'da tanımlanan Atatürk'ün hatırasına hakaret suçu da dikkate alınmıştır. Bilindiği üzere hakaret suçuna ilişkin vasıflandırma yapılırken eylemin kim tarafından kime yöneltildiği ve hangi şartlarda ortaya çıktığı önem taşımakta, dolayısıyla aynı eylemin sözgelimi bir siyasiye ya da normal vatandaşa yöneltilmesine göre farklı hukuki sonuçlar doğabilmesi mümkün olmaktadır. Bu yüzden eserde, zaman içinde aynı eylemle ilgili ortaya çıkıp istikrar kazanan ya da birbiriyle çelişen yüksek mahkeme kararlarına da kronolojik sırayla yer verilmiş, böylece uygulayıcının doğru değerlendirme yapabilmesini sağlayacak zengin bir içerik oluşturulmuştur. Eserin son kısmında da hakaret suçu açısından önem taşıyan “aleniyet” unsurunun varlığını belirleme noktasında ölçüt olarak kullanılabilecek içtihatlardan oluşan alfabetik bir ek derleme yer almaktadır. Eserin yayın amacı, hâkimler ve Cumhuriyet savcıları ile avukatların bir eylemin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı noktasında değerlendirme yaparken Yargıtay'ın aynı veya benzer nitelikteki eylemlere ilişkin görüşüne ve yine somut uyuşmazlıkla ilgili detaylı araştırma yapmak istedikleri içtihat metinlerine kolaylıkla ulaşmalarını sağlamaktır. Eser, bu haliyle, hakaret nedeniyle tazminat davalarına bakan hukuk mahkemesi hâkimlerinin de yardımcı kaynak olarak faydalanabilecekleri bir mahiyeti haizdir. Önemle belirtmek gerekir ki derleme yapılırken yalnızca Yargıtay'ın “eylemin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı” noktasında net değerlendirmelerini içeren onama veya bozma kararları ile kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına yönelik itirazların reddine ilişkin kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi üzerine oluşan içtihatlara yer verilmiş, böylece okurun ihtiyaç duyduğu eylemle ilgili esastan değerlendirmelere doğrudan ulaşması mümkün hale getirilmiş, eylemin suç teşkil edip etmediği noktasında değerlendirme içermeyip şikâyet yokluğu, ölüm vb. olgular temelinde vücut bulan ve dolayısıyla bu eserin yayın amacına hizmet etmeyen içtihatlar kapsam dışı bırakılmıştır. İlk baskısından itibaren okurdan büyük rağbet gören ve detaylı bir araştırma kapsamında binlerce içtihat taranarak genişletilip dördüncü baskısıyla raflarda yerini alan Hakaret Sözlüğü'nün her kademedeki hukuk uygulayıcısına, akademisyenlerimize ve ilgi duyan herkese faydalı olmasını dilerim.
İnternet yoluyla iletişimin ve bilhassa sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte her insanın her türlü bilgi ve habere anında ulaşması ve yine kendi düşüncelerini gerek bir kişi ya da grubu gerekse kamuoyunu muhatap alarak açığa vurması mümkün hale gelmiştir. Yakın tarihin şartlarıyla kıyaslanamaz ölçüde gelişen ve karışan bu yeni iletişim düzeninin hukuki uyuşmazlıkları ve suç oranını artırdığı da aşikârdır. Kitle iletişimine dair yaşanan gelişmelere bağlı olarak adliyeler nezdinde sürekli artan iş yükünün büyük bir kısmının da hakaret eylemlerinden müteşekkil olduğunu görmekteyiz. Suç teşkil eden diğer eylemler açısından söz konusu olduğu gibi, hakaret eylemlerine ilişkin ihbar veya şikâyet üzerine yahut re'sen başlatılan adli süreçlerin etkin ve hızlı sonuçlanmasını sağlayacak temel şartlardan biri, uygulayıcının ilgili eylemi doğru hukuki vasıflandırmaya tabi tutabilmesidir. Doğru hukuki vasıflandırmadan yoksun başlayan muhakeme süreçleri hak ihlallerine sebep olmakta, Cumhuriyet Başsavcılıkları ile mahkemelerin iş yükünü artırmaktadır. Nitekim uygulamada, herhangi bir kişiye karşı dile getirilen tek bir kelimeden ibaret eyleme ilişkin yıllarca sürdürülmüş ve netice itibarıyla beraat kararıyla sonuçlanmış birçok muhakemeye rastlamak mümkündür. Maalesef bugün itibarıyla suç teşkil etmediği Yargıtay tarafından defalarca hükme bağlanmış olup artık avukatlarca şikâyete, Cumhuriyet savcılarınca kamu davasına ve mahkemelerce mahkûmiyet hükmüne konu edilmemesi gereken söylemlerle ilgili binlerce açık dosya mevcuttur. Uygulayıcının hukuki vasıflandırma yaparken yararlanması gereken en önemli yardımcı kaynak, muhakeme konusuyla aynı veya benzer nitelikte olan eylemlerle ilgili vücut bulmuş yüksek mahkeme içtihatlarıdır. Mevcut teknolojik olanaklar her kademedeki hukuk uygulayıcısının bu içtihatlara güncel ulaşımını mümkün kılsa da, yüksek mahkeme kararlarının tamamının muhakemeye konu olan yazı ya da sözü aynen içermemesi ve yine uygulayıcının yoğun iş yükünden ötürü bu türden araştırmalara vakit bulamaması, en önemli yardımcı kaynaktan layıkıyla faydalanabilmeyi engelleyen sebepler olarak karşımıza çıkmaktadır. Elinizdeki eser, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun yürürlükte olduğu zaman dilimi içerisinde hakaret suçuna konu edilmiş eylemlerin suç teşkil edip etmediğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve ilgili Yargıtay Ceza Daireleri tarafından ifade özgürlüğü, iddia ve savunma dokunulmazlığı vb. anayasal ve kanuni prensipler gözetilerek oluşturulmuş içtihatlar bir araya getirilmek suretiyle vücuda gelen alfabetik bir derleme içermektedir. Eser hazırlanırken yalnızca içtihat metinleri taramakla yetinilmemiş, içtihatlara konu olan ilk derece mahkemesi kararları da gözden geçirilmiş, böylece mümkün olduğunca kapsamlı bir sözlük oluşturulmaya gayret edilmiştir. Yine derleme yapılırken yalnızca 5237 sayılı Kanun'un 125. maddesinde tanımlanan genel hakaret suçları değil, aynı kanunun 299. maddesinde tanımlanan Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile 5816 sayılı Kanun'da tanımlanan Atatürk'ün hatırasına hakaret suçu da dikkate alınmıştır. Bilindiği üzere hakaret suçuna ilişkin vasıflandırma yapılırken eylemin kim tarafından kime yöneltildiği ve hangi şartlarda ortaya çıktığı önem taşımakta, dolayısıyla aynı eylemin sözgelimi bir siyasiye ya da normal vatandaşa yöneltilmesine göre farklı hukuki sonuçlar doğabilmesi mümkün olmaktadır. Bu yüzden eserde, zaman içinde aynı eylemle ilgili ortaya çıkıp istikrar kazanan ya da birbiriyle çelişen yüksek mahkeme kararlarına da kronolojik sırayla yer verilmiş, böylece uygulayıcının doğru değerlendirme yapabilmesini sağlayacak zengin bir içerik oluşturulmuştur. Eserin son kısmında da hakaret suçu açısından önem taşıyan “aleniyet” unsurunun varlığını belirleme noktasında ölçüt olarak kullanılabilecek içtihatlardan oluşan alfabetik bir ek derleme yer almaktadır. Eserin yayın amacı, hâkimler ve Cumhuriyet savcıları ile avukatların bir eylemin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı noktasında değerlendirme yaparken Yargıtay'ın aynı veya benzer nitelikteki eylemlere ilişkin görüşüne ve yine somut uyuşmazlıkla ilgili detaylı araştırma yapmak istedikleri içtihat metinlerine kolaylıkla ulaşmalarını sağlamaktır. Eser, bu haliyle, hakaret nedeniyle tazminat davalarına bakan hukuk mahkemesi hâkimlerinin de yardımcı kaynak olarak faydalanabilecekleri bir mahiyeti haizdir. Önemle belirtmek gerekir ki derleme yapılırken yalnızca Yargıtay'ın “eylemin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı” noktasında net değerlendirmelerini içeren onama veya bozma kararları ile kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına yönelik itirazların reddine ilişkin kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi üzerine oluşan içtihatlara yer verilmiş, böylece okurun ihtiyaç duyduğu eylemle ilgili esastan değerlendirmelere doğrudan ulaşması mümkün hale getirilmiş, eylemin suç teşkil edip etmediği noktasında değerlendirme içermeyip şikâyet yokluğu, ölüm vb. olgular temelinde vücut bulan ve dolayısıyla bu eserin yayın amacına hizmet etmeyen içtihatlar kapsam dışı bırakılmıştır. İlk baskısından itibaren okurdan büyük rağbet gören ve detaylı bir araştırma kapsamında binlerce içtihat taranarak genişletilip dördüncü baskısıyla raflarda yerini alan Hakaret Sözlüğü'nün her kademedeki hukuk uygulayıcısına, akademisyenlerimize ve ilgi duyan herkese faydalı olmasını dilerim.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.