9786054635849
498220
https://www.sehadetkitap.com/urun/hafiz-ahmedi-sukrinin-mevludun-nebisi-inceleme-metin-tipkibasim
Hâfız Ahmedî Şükrî'nin Mevlüdü'n-Nebî'si; İnceleme-Metin-Tıpkıbasım
100.80
Türk edebiyatında 150 civarında mevlid türü eserin
olduğu bilinmektedir. Bazı akademik çalışmalarda
adı geçen ve eksiklerle dolu tek nüshası ünlü nâsir
Alaşehirli Veysî'ye nispet edilen bir mevlidin, bir
sahafta bulunan, şahsî kitaplığımızdaki ikinci
nüshasıyla aslında sehven Veysî'ye ait gösterildiği
anlaşılmıştır. Bazı karineleri göz önünde
bulundurarak mevlidin müellifini -yeni bir nüsha
ortaya çıkıncaya kadar ihtiyatla- Hâfız Ahmedî Şükrî
olarak kabul ediyoruz. Şairin kim olduğu yine
meçhuldür. Büyük ölçüde Süleyman Çelebi'nin
mevlidine benzeyen Mevlûdü'n-Nebî'nin yazılış
yahut istinsah tarihi H.1294/M.1877'dir. Yekûn olarak
431 beyittir ve fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla
yazılmıştır.
Kütüphane raflarına, kataloglara düşmemiş, sahaf
yahut şahsî kitaplıklarda bulunan pek çok kıymetli
eser vardır. Tüm gücümüzle bunları gün yüzüne
çıkarmak, tanıtmak hepimizin millî görevlerinden biri
olmalıdır.
Böyle problemli mevlidleri neşretmek gerçekten riskli
bir iştir. Umuyoruz ki bu kitapla, mevlid çalışmalarına
az da olsa katkı sunulacak ve mevlid geleneğinin
bilinmeyen nadide bir parçası daha konuya meraklı
olanların dikkatine arz edilecektir.
Türk edebiyatında 150 civarında mevlid türü eserin
olduğu bilinmektedir. Bazı akademik çalışmalarda
adı geçen ve eksiklerle dolu tek nüshası ünlü nâsir
Alaşehirli Veysî'ye nispet edilen bir mevlidin, bir
sahafta bulunan, şahsî kitaplığımızdaki ikinci
nüshasıyla aslında sehven Veysî'ye ait gösterildiği
anlaşılmıştır. Bazı karineleri göz önünde
bulundurarak mevlidin müellifini -yeni bir nüsha
ortaya çıkıncaya kadar ihtiyatla- Hâfız Ahmedî Şükrî
olarak kabul ediyoruz. Şairin kim olduğu yine
meçhuldür. Büyük ölçüde Süleyman Çelebi'nin
mevlidine benzeyen Mevlûdü'n-Nebî'nin yazılış
yahut istinsah tarihi H.1294/M.1877'dir. Yekûn olarak
431 beyittir ve fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla
yazılmıştır.
Kütüphane raflarına, kataloglara düşmemiş, sahaf
yahut şahsî kitaplıklarda bulunan pek çok kıymetli
eser vardır. Tüm gücümüzle bunları gün yüzüne
çıkarmak, tanıtmak hepimizin millî görevlerinden biri
olmalıdır.
Böyle problemli mevlidleri neşretmek gerçekten riskli
bir iştir. Umuyoruz ki bu kitapla, mevlid çalışmalarına
az da olsa katkı sunulacak ve mevlid geleneğinin
bilinmeyen nadide bir parçası daha konuya meraklı
olanların dikkatine arz edilecektir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.