Güzel Söz Çağrısı

Stok Kodu:
9789944835770
Boyut:
0-0-0
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
120,00TL
80,40TL
Havale/EFT ile: 72,36TL
9789944835770
409054
Güzel Söz Çağrısı
Güzel Söz Çağrısı
80.40
Bizleri Yüce Kitabına muhatap kılan Rabbimize nihayetsiz hamd ü senâlar olsun. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme, âline, ashabına salât u selâm olsun. Elinizdeki kitabı oluşturan yazılar sade, anlaşılır bir üslupla kaleme alınmıştır. Konular herkesin okuyup istifade etmesi ve öncelikle nefsinden başlayacağı sorgulama ile bir heyecan kuşanması temennisiyle tertip olunmuştur. İnsanımızın Kurân-ı Kerîm ile ünsiyetinin artması ve okuyup anladıkları ile ahlâklanması gibi bir derdimiz var. Bu itibarla burada yazılanların ortak hedefini, aşağıda zikredilen sorular etrafında düşünmek şeklinde özetleyebiliriz: Allah Kelâmına muhatap olmak gibi büyük nimet içinde olduğumuzun ne kadar bilincindeyiz? Âyetleri hürmet ve muhabbetle okumak, buyruğunu anlayarak anlatmak, yaşayarak yaşatmak yönünde çabalarımız yeterli mi? Âyetlerin ahkâmını günlük hayatımıza taşıma kaygısı gündemimizde nereye tekabül ediyor? Bu ve benzeri soruları herkes öncelikle kendi nefsine sormalı ve ne kadarına olumlu cevap verdiğine bakmalı diye düşünüyoruz. Çünkü bu kitabı oluşturan yazılar, benzer sorulara verilecek olumlu cevap yüzdesini artırma gayesiyle yazıldı. İnanıyoruz ki, bu tür sorulara olumlu cevap verebilmek Allah Kelâmını dokuyan her cümlenin bizzat bize hitap ettiği heyecanını yüreğimizde duymakla alakalıdır. Ey iman edenler! hitabıyla başlayan âyetler kadar, kâfir ve münafıkları ihtar edenleri de dikkatle takip etmek durumundayız. Orada tarif edilen karakterleri doğru tahlil etmek durumundayız. Verilen misallerin iyilerini örnek almak, kötülerinden ibret almak durumundayız. Biliyoruz ki, izlerinden yürümeye can attığımız ashâb-ı kirâm, nâzil olan her âyeti hep aynı heyecanla takip etmişler ve oradaki sarsıcı soruları önce nefislerine tevcih etmişlerdir. Ve yine biliyoruz ki, Sevgili Peygamberimiz bizi her hâlukârda Kitâba ve sünnete sımsıkı tutunmaya çağırmıştır. Erhamür-Râhimîn olan Rabbimiz, bu ikisine sımsıkı yapışmayı işaret ederek bunlara aslâ muhâlif gitmemeyi emretmiştir O ki, Kitab-ı Kerîmini bize, Kendisinde hiçbir şüphe olmayan bu Kitap, muttakiler için hidayet kaynağıdır (Bakara, 2/2) fermanıyla takdim ediyor. Ve buyuruyor ki: (Ey Muhammed aleyhisselâm!) Bu Kitabı sana, her şey için bir açıklama, bir hidâyet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. (Nahl, 16/ 89) Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifâ, müminler için bir hidâyet ve rahmet gelmiştir. (Yûnus, 10/57) ve Şüphesiz ki bu Kurân en doğru yola iletir. (İsrâ, 17/9) (Rasûlüm!) sana bu mübarek Kitabı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik. (Sâd, 38/ 29) Biz, Kurândan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifâ ve rahmettir; zâlimlerin ise yalnızca ziyanını artırır. (İsrâ, 17/ 82) diye hatırlatıyor Ve nihayetinde, Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitabın etkisinden tüyleri ürperir; derken hem bedenleri hem de gönülleri Allahın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allahın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidâyet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz (Zümer, 39/23) ihtarından sonra, Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi ve çok övülen Allah katından indirilmiştir. (Fussilet, 41/42) fermanıyla müminlerin gönüllerini teskin ediyor; o habl-i metîne sımsıkı tutunmaları gereğini işaret ediyor. Habîb-i Ekrem (s.a.v.) bir gün sahabe-i kirama Ashâbım! Siz şehâdet etmez misiniz ki, Allah Teâlâdan başka ibadete lâyık kimse yoktur ve ben onun hak peygamberiyim? diye sorunca, Evet, şehâdet ederiz, ey Allahın Rasûlü dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.): Muhakkak ki Kurânın bir ucu Allâhın (kudret) elinde, bir ucu sizin elinizdedir. Ona sağlam yapışınız. Şüphesiz ki siz Kurân-ı Kerîme göre yaşadıktan sonra şaşırıp helâk olmazsınız (İbn Hibbân, Sahîh, I/166, H. no: 122) buyurdular ve kıyamete kadar gelecek ümmetine gidilecek en doğru yolu göstermiş oldular. Kelâm-ı İlahînin yolumuzu aydınlatan her cümlesini, her kelimesini anlayarak hayata taşımak gerektiğini işaret ettiler. Şeyh İsmail Fakîrullah Hazretleri, Molla İbra­hime nasihatlerinde diyor ki; Kim Allahı seviyorsa Kurân okumayı da sever. Kurân kırâatı, insan rûhunun gıdasıdır Fatiha okumak, istediğini celb edici ve sakındığını def edicidir. Kim Allahı seviyorsa, Kurânın hükümleri gereğince amel etsin. Kim Allahı seviyorsa, Onun sevgili Peygamberine tâbi olsun Elhamdülillah, Kurân Günlüğü yazıları ilk günkü heyecanla devam ediyor. Samimiyet ve ihlâsla yapılan değerlendirmelerin dimağlardan gönüllere akan sıcak menfezler bulacağına inanıyoruz. Ve bu yazılar vesilesiyle, ismen tanışmadığımız deryâ gönüllü insanlarla aramızda ünsiyet tesis edilmiş olması, ümidimizi artırıyor. Oku Düşün ser-levhasıyla yazılan satırların dikkatli nazarlarda, ufuk açıcı değerlendirmeler olarak takip edilmesi mesuliyetimizi artırıyor. Yukarıda hülasa edilen düşüncelerle telif edilen satırlar vesilesiyle, sahabe hassasiyetini arayan bir duyarlılığa katkıda bulunabilirsek Allah dostlarının edebine hayran bir gönül inceliğininin ilmek ilmek dokunmasına omuz verebilirsek Kendimizi bahtiyar addedeceğiz. Gayret bizden, tevfik Allahtandır. Cafer Durmuş Başakşehir/ İstanbul 2013
Bizleri Yüce Kitabına muhatap kılan Rabbimize nihayetsiz hamd ü senâlar olsun. Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme, âline, ashabına salât u selâm olsun. Elinizdeki kitabı oluşturan yazılar sade, anlaşılır bir üslupla kaleme alınmıştır. Konular herkesin okuyup istifade etmesi ve öncelikle nefsinden başlayacağı sorgulama ile bir heyecan kuşanması temennisiyle tertip olunmuştur. İnsanımızın Kurân-ı Kerîm ile ünsiyetinin artması ve okuyup anladıkları ile ahlâklanması gibi bir derdimiz var. Bu itibarla burada yazılanların ortak hedefini, aşağıda zikredilen sorular etrafında düşünmek şeklinde özetleyebiliriz: Allah Kelâmına muhatap olmak gibi büyük nimet içinde olduğumuzun ne kadar bilincindeyiz? Âyetleri hürmet ve muhabbetle okumak, buyruğunu anlayarak anlatmak, yaşayarak yaşatmak yönünde çabalarımız yeterli mi? Âyetlerin ahkâmını günlük hayatımıza taşıma kaygısı gündemimizde nereye tekabül ediyor? Bu ve benzeri soruları herkes öncelikle kendi nefsine sormalı ve ne kadarına olumlu cevap verdiğine bakmalı diye düşünüyoruz. Çünkü bu kitabı oluşturan yazılar, benzer sorulara verilecek olumlu cevap yüzdesini artırma gayesiyle yazıldı. İnanıyoruz ki, bu tür sorulara olumlu cevap verebilmek Allah Kelâmını dokuyan her cümlenin bizzat bize hitap ettiği heyecanını yüreğimizde duymakla alakalıdır. Ey iman edenler! hitabıyla başlayan âyetler kadar, kâfir ve münafıkları ihtar edenleri de dikkatle takip etmek durumundayız. Orada tarif edilen karakterleri doğru tahlil etmek durumundayız. Verilen misallerin iyilerini örnek almak, kötülerinden ibret almak durumundayız. Biliyoruz ki, izlerinden yürümeye can attığımız ashâb-ı kirâm, nâzil olan her âyeti hep aynı heyecanla takip etmişler ve oradaki sarsıcı soruları önce nefislerine tevcih etmişlerdir. Ve yine biliyoruz ki, Sevgili Peygamberimiz bizi her hâlukârda Kitâba ve sünnete sımsıkı tutunmaya çağırmıştır. Erhamür-Râhimîn olan Rabbimiz, bu ikisine sımsıkı yapışmayı işaret ederek bunlara aslâ muhâlif gitmemeyi emretmiştir O ki, Kitab-ı Kerîmini bize, Kendisinde hiçbir şüphe olmayan bu Kitap, muttakiler için hidayet kaynağıdır (Bakara, 2/2) fermanıyla takdim ediyor. Ve buyuruyor ki: (Ey Muhammed aleyhisselâm!) Bu Kitabı sana, her şey için bir açıklama, bir hidâyet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik. (Nahl, 16/ 89) Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifâ, müminler için bir hidâyet ve rahmet gelmiştir. (Yûnus, 10/57) ve Şüphesiz ki bu Kurân en doğru yola iletir. (İsrâ, 17/9) (Rasûlüm!) sana bu mübarek Kitabı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik. (Sâd, 38/ 29) Biz, Kurândan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifâ ve rahmettir; zâlimlerin ise yalnızca ziyanını artırır. (İsrâ, 17/ 82) diye hatırlatıyor Ve nihayetinde, Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitabın etkisinden tüyleri ürperir; derken hem bedenleri hem de gönülleri Allahın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allahın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidâyet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz (Zümer, 39/23) ihtarından sonra, Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, hikmet sahibi ve çok övülen Allah katından indirilmiştir. (Fussilet, 41/42) fermanıyla müminlerin gönüllerini teskin ediyor; o habl-i metîne sımsıkı tutunmaları gereğini işaret ediyor. Habîb-i Ekrem (s.a.v.) bir gün sahabe-i kirama Ashâbım! Siz şehâdet etmez misiniz ki, Allah Teâlâdan başka ibadete lâyık kimse yoktur ve ben onun hak peygamberiyim? diye sorunca, Evet, şehâdet ederiz, ey Allahın Rasûlü dediler. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.): Muhakkak ki Kurânın bir ucu Allâhın (kudret) elinde, bir ucu sizin elinizdedir. Ona sağlam yapışınız. Şüphesiz ki siz Kurân-ı Kerîme göre yaşadıktan sonra şaşırıp helâk olmazsınız (İbn Hibbân, Sahîh, I/166, H. no: 122) buyurdular ve kıyamete kadar gelecek ümmetine gidilecek en doğru yolu göstermiş oldular. Kelâm-ı İlahînin yolumuzu aydınlatan her cümlesini, her kelimesini anlayarak hayata taşımak gerektiğini işaret ettiler. Şeyh İsmail Fakîrullah Hazretleri, Molla İbra­hime nasihatlerinde diyor ki; Kim Allahı seviyorsa Kurân okumayı da sever. Kurân kırâatı, insan rûhunun gıdasıdır Fatiha okumak, istediğini celb edici ve sakındığını def edicidir. Kim Allahı seviyorsa, Kurânın hükümleri gereğince amel etsin. Kim Allahı seviyorsa, Onun sevgili Peygamberine tâbi olsun Elhamdülillah, Kurân Günlüğü yazıları ilk günkü heyecanla devam ediyor. Samimiyet ve ihlâsla yapılan değerlendirmelerin dimağlardan gönüllere akan sıcak menfezler bulacağına inanıyoruz. Ve bu yazılar vesilesiyle, ismen tanışmadığımız deryâ gönüllü insanlarla aramızda ünsiyet tesis edilmiş olması, ümidimizi artırıyor. Oku Düşün ser-levhasıyla yazılan satırların dikkatli nazarlarda, ufuk açıcı değerlendirmeler olarak takip edilmesi mesuliyetimizi artırıyor. Yukarıda hülasa edilen düşüncelerle telif edilen satırlar vesilesiyle, sahabe hassasiyetini arayan bir duyarlılığa katkıda bulunabilirsek Allah dostlarının edebine hayran bir gönül inceliğininin ilmek ilmek dokunmasına omuz verebilirsek Kendimizi bahtiyar addedeceğiz. Gayret bizden, tevfik Allahtandır. Cafer Durmuş Başakşehir/ İstanbul 2013
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat