9789750812521
663671
https://www.sehadetkitap.com/urun/grafik-tasarim
Grafik Tasarım
20.48
Yapı Kredi Yayınları Genel Kültür Dizisinin yeni kitabı: Grafik Tasarım. Alain Weill Avrupa ve Amerikada, ister ticari olsun ister kültürel, tüm alanlarda ortaya çıkan grafik çizginin tarihini anlatıyor. Ünlü ve daha az tanınmış afişler, evrensel karakterler, devrim niteliğindeki sayfa düzenleri, logolar ve tipografi şablonları, dergi ve albüm kapakları, afişler ve tasarım kuralları Yüzyıldan uzun bir süredir dünyayı imgelerle dolduran bir sanatın gelişimini gözler önüne seren görsellerle süslü son derece keyifli bir kitap Grafik Tasarım. Okuyucu, grafik çizginin hangi ortamlarda doğduğu, hangi sanatsal akımlarda geliştiğini, yıllar geçtikçe reklam sektöründe ne kadar önemli hale geldiğine tanık olacak...
Tadımlık
GRAFİK TASARIMIN DOĞUŞU
Grafik tasarım dekoratif sanatlar devriminden doğacaktır. 19. yüzyılın sonuna dek, üretimin hemen hemen sınırlı bir talebe yanıt verdiği bir ekonomide işportacılık yeterli olmaktadır. Birkaç on yıl içinde kömür, buhar makinesi, fizik ve kimya alanlarındaki gelişmeler, elektrik ve dinamik girişimcilerin üretime soktuğu birçok yeni buluş işleri kökünden değiştirir. Sanayi kentleri ve yörekentleri yüzünden köyler boşalmaya başlar. Ağını hızla ören demiryolunun da bunda katkısı büyüktür. Sömürgeler sömürgecilerini bu konuda öyle zengin ederler ki, bütün ölçekler değişir. 1870 bozgunundan sonra Fransanın Prusyaya borcunu ödemekte gösterdiği kolaylık bugün için epey şaşırtıcıdır...
Basımın gelişmesi
Aynı hız grafik alanında da kendini gösterir. 1796da Senefelder tarafından bulunup Engelmann tarafından geliştirilen litografi yıldan yıla daha da ilerler: Resimlerin büyük boyutlarda üretilmesini kolaylaştırır. Hammadde, yani lifleri çıkartılıp gitgide daha etkili olan işlemlerle, özellikle klor kullanımıyla uygun hale getirilmiş (Voelter 1846) ağaç hamuru bazlı kâğıt, devasa tomarlar halinde ucuza satılmaya başlar. Kâğıt bu şekilde Andreas Bauerle birlikte saatte binlerce yaprak elde etmeyi sağlayacak birçok buluşa imza atan Koenigin keşfettiği tam otomatik baskı aletlerini besleyebilir hale gelir.
Algrafi (alüminyum üstüne kalıp çıkarma) ve çinkografi, rotatif baskı makinelerinde daha hızlı baskılar elde edebilmek için litografi taşının ağırlığını ve sertliğini ortadan kaldırır. 1860lı yılların başında, Firmin Gillot fototipi ve fotogravür çalışmaları yapar. 1886da Amerikalı Mergenthaler harfleri bir klavye üstünde bir araya getirmeyi sağlayan linotipi bulur bu basım ve kitap adına bir devrimdir. Bir başka Amerikalı Langston tarafından bulunan monotip daha sonradan İngilizler tarafından geliştirilir ve 1970li yıllara kadar varlığını korur. 1905te Ira Rubel mürekkepten tasarruf edilmesini sağlayan kauçuk ruloyu, ofset baskıyı icat eder.
Tam sanat yapıtı düşüncesi
Bilimsel ve teknik gelişmeler gitgide daha fazla olanak, gitgide daha düşük fiyatlar sağlayadursun, bütün sanayi hiç yaratıcılık kaygısı gütmeden, niteliksiz, birbirine benzeyen ürünler vermekle yetinir: Klişeler, zaten var olan tarzların taklitleri egemendir her yerde ve bu, bütün sanayileşmiş Batı dünyasında tepkilere neden olur.
1861de William Morris tarafından İngilterede kurulan Arts & Craftstan Almanyada Jugendstile dönüşecek olan, Fransa ve Belçikadaki Art Nouveauya kadar, bütün bu akımlar yozlaşmış örneklerin bitip tükenmek bilmemecesine kopyalanmasına karşı çıkan ve ortaçağ zanaatkârlarının yaratıcılığına dönüşü salık veren tek bir akımdır aslında. Bu akımın düşünürlerinin çoğunun (William Morris, Henry Van de Velde, Peter Behrens, Joseph Maria Olbrich, Josef Hoffmann, Charles Rennie Mackintosh) ortak bir özellikleri vardır: Hepsi mimardır, dekoratif sanatların ilgilendikleri bütün dallarını kusursuzca bir araya getiren bir alandır bu. Bu Gesamtkunstwerk (tam sanat yapıtı) anlayışı, evrenselliği içinde, onları doğal olarak tipografiyle reklam sanatının bütününü eşit koşullar altında değerlendirmeye iter.
İngiltere: Bir düşünce laboratuvarı
İngiltere sanayi devrimini Avrupa kıtasından daha önce yaşamıştır: 1837de ilk tasarım okulu ve 1853te kurulan South Kensington Museumla birlikte (bugünkü V&A) ilk dekoratif sanat müzesi de orada açılmıştır. Ama İngiltere de bu devrimin getirdiği uyum sorunlarını göğüslemek zorunda kalmıştır. 1851deki Evrensel Londra Sergisi öğreticidir. Kuşkusuz, her şeyin çelikten ve camdan yapıldığı Crystal Palace yenilikçi bir yapıdır; ne var ki, içerisi geçmiş tarzların taklitleriyle, ruhsuz ürünlerle dopdolu olan bir pazaryerini andırır. Marx ve Engels için bu sergi yoğun şiddetin parlak bir kanıtıdır, bu şiddetle büyük çağdaş sanayi her yerde ulusal duvarları yıkmış, gittikçe üretimdeki, toplumsal ilişkilerdeki ve her halkın kendine özgü kişiliğindeki yerel özellikleri ortadan kaldırmıştır. Crystal Palaceı bir salatalığa benzeten, eleştirmen ve toplumbilimci John Ruskin de Victoria döneminin materyalizmine savaş açar. Sanatsal mesleklerin zorunlu olarak yenilenmesi gerektiğini düşünür.
William Morris, Arts & Craftsta Ruskinin düşüncelerini uygulamaya başlar. Örnek olarak ortaçağı alıp sanatçı-zanaatçı ayrımını ortadan kaldırmak ve arı bir yaratıcılık keşfetmek ister. Bu yüzden de makineye, toplu üretime ve bütün sanayiye sırt çevirir. Dekoratif sanatın bütün biçimleriyle ilgilenir özellikle de tekstille ve 1891de baskı başyapıtları çıkaracak olan zanaatsal basım atölyesi Kelmscott Pressi kurar, özgün tipografiler (Golden, Troy ve Chaucer) çizer. Başta Arthur Mack Murdoyla onun Century Guildı ve Arts & Craftsın ilk başkanlığına atanan Walter Crane olmak üzere, birçok rakibi olur. Morrisin düşünceleri dünya üstünde çağdaş dekoratif sanatları oluşturan bütün akımlara önayak olmuştur, dekoratif motifler kullanmasıyla Art Nouveauyu ve Jugendstili büyük ölçüde etkileyecektir. Ama makineye düşman oluşu, kendisini halkın küçük bir kesimine ulaşabilen, seçkinci bir üretim içine hapsedecektir. Roger Marxın acımasızca yazdığı gibi, geleceği aydınlatmak için geçmişin karanlığında yiterler.
Victoria İngilteresinin ağırlığı
...
Yapı Kredi Yayınları Genel Kültür Dizisinin yeni kitabı: Grafik Tasarım. Alain Weill Avrupa ve Amerikada, ister ticari olsun ister kültürel, tüm alanlarda ortaya çıkan grafik çizginin tarihini anlatıyor. Ünlü ve daha az tanınmış afişler, evrensel karakterler, devrim niteliğindeki sayfa düzenleri, logolar ve tipografi şablonları, dergi ve albüm kapakları, afişler ve tasarım kuralları Yüzyıldan uzun bir süredir dünyayı imgelerle dolduran bir sanatın gelişimini gözler önüne seren görsellerle süslü son derece keyifli bir kitap Grafik Tasarım. Okuyucu, grafik çizginin hangi ortamlarda doğduğu, hangi sanatsal akımlarda geliştiğini, yıllar geçtikçe reklam sektöründe ne kadar önemli hale geldiğine tanık olacak...
Tadımlık
GRAFİK TASARIMIN DOĞUŞU
Grafik tasarım dekoratif sanatlar devriminden doğacaktır. 19. yüzyılın sonuna dek, üretimin hemen hemen sınırlı bir talebe yanıt verdiği bir ekonomide işportacılık yeterli olmaktadır. Birkaç on yıl içinde kömür, buhar makinesi, fizik ve kimya alanlarındaki gelişmeler, elektrik ve dinamik girişimcilerin üretime soktuğu birçok yeni buluş işleri kökünden değiştirir. Sanayi kentleri ve yörekentleri yüzünden köyler boşalmaya başlar. Ağını hızla ören demiryolunun da bunda katkısı büyüktür. Sömürgeler sömürgecilerini bu konuda öyle zengin ederler ki, bütün ölçekler değişir. 1870 bozgunundan sonra Fransanın Prusyaya borcunu ödemekte gösterdiği kolaylık bugün için epey şaşırtıcıdır...
Basımın gelişmesi
Aynı hız grafik alanında da kendini gösterir. 1796da Senefelder tarafından bulunup Engelmann tarafından geliştirilen litografi yıldan yıla daha da ilerler: Resimlerin büyük boyutlarda üretilmesini kolaylaştırır. Hammadde, yani lifleri çıkartılıp gitgide daha etkili olan işlemlerle, özellikle klor kullanımıyla uygun hale getirilmiş (Voelter 1846) ağaç hamuru bazlı kâğıt, devasa tomarlar halinde ucuza satılmaya başlar. Kâğıt bu şekilde Andreas Bauerle birlikte saatte binlerce yaprak elde etmeyi sağlayacak birçok buluşa imza atan Koenigin keşfettiği tam otomatik baskı aletlerini besleyebilir hale gelir.
Algrafi (alüminyum üstüne kalıp çıkarma) ve çinkografi, rotatif baskı makinelerinde daha hızlı baskılar elde edebilmek için litografi taşının ağırlığını ve sertliğini ortadan kaldırır. 1860lı yılların başında, Firmin Gillot fototipi ve fotogravür çalışmaları yapar. 1886da Amerikalı Mergenthaler harfleri bir klavye üstünde bir araya getirmeyi sağlayan linotipi bulur bu basım ve kitap adına bir devrimdir. Bir başka Amerikalı Langston tarafından bulunan monotip daha sonradan İngilizler tarafından geliştirilir ve 1970li yıllara kadar varlığını korur. 1905te Ira Rubel mürekkepten tasarruf edilmesini sağlayan kauçuk ruloyu, ofset baskıyı icat eder.
Tam sanat yapıtı düşüncesi
Bilimsel ve teknik gelişmeler gitgide daha fazla olanak, gitgide daha düşük fiyatlar sağlayadursun, bütün sanayi hiç yaratıcılık kaygısı gütmeden, niteliksiz, birbirine benzeyen ürünler vermekle yetinir: Klişeler, zaten var olan tarzların taklitleri egemendir her yerde ve bu, bütün sanayileşmiş Batı dünyasında tepkilere neden olur.
1861de William Morris tarafından İngilterede kurulan Arts & Craftstan Almanyada Jugendstile dönüşecek olan, Fransa ve Belçikadaki Art Nouveauya kadar, bütün bu akımlar yozlaşmış örneklerin bitip tükenmek bilmemecesine kopyalanmasına karşı çıkan ve ortaçağ zanaatkârlarının yaratıcılığına dönüşü salık veren tek bir akımdır aslında. Bu akımın düşünürlerinin çoğunun (William Morris, Henry Van de Velde, Peter Behrens, Joseph Maria Olbrich, Josef Hoffmann, Charles Rennie Mackintosh) ortak bir özellikleri vardır: Hepsi mimardır, dekoratif sanatların ilgilendikleri bütün dallarını kusursuzca bir araya getiren bir alandır bu. Bu Gesamtkunstwerk (tam sanat yapıtı) anlayışı, evrenselliği içinde, onları doğal olarak tipografiyle reklam sanatının bütününü eşit koşullar altında değerlendirmeye iter.
İngiltere: Bir düşünce laboratuvarı
İngiltere sanayi devrimini Avrupa kıtasından daha önce yaşamıştır: 1837de ilk tasarım okulu ve 1853te kurulan South Kensington Museumla birlikte (bugünkü V&A) ilk dekoratif sanat müzesi de orada açılmıştır. Ama İngiltere de bu devrimin getirdiği uyum sorunlarını göğüslemek zorunda kalmıştır. 1851deki Evrensel Londra Sergisi öğreticidir. Kuşkusuz, her şeyin çelikten ve camdan yapıldığı Crystal Palace yenilikçi bir yapıdır; ne var ki, içerisi geçmiş tarzların taklitleriyle, ruhsuz ürünlerle dopdolu olan bir pazaryerini andırır. Marx ve Engels için bu sergi yoğun şiddetin parlak bir kanıtıdır, bu şiddetle büyük çağdaş sanayi her yerde ulusal duvarları yıkmış, gittikçe üretimdeki, toplumsal ilişkilerdeki ve her halkın kendine özgü kişiliğindeki yerel özellikleri ortadan kaldırmıştır. Crystal Palaceı bir salatalığa benzeten, eleştirmen ve toplumbilimci John Ruskin de Victoria döneminin materyalizmine savaş açar. Sanatsal mesleklerin zorunlu olarak yenilenmesi gerektiğini düşünür.
William Morris, Arts & Craftsta Ruskinin düşüncelerini uygulamaya başlar. Örnek olarak ortaçağı alıp sanatçı-zanaatçı ayrımını ortadan kaldırmak ve arı bir yaratıcılık keşfetmek ister. Bu yüzden de makineye, toplu üretime ve bütün sanayiye sırt çevirir. Dekoratif sanatın bütün biçimleriyle ilgilenir özellikle de tekstille ve 1891de baskı başyapıtları çıkaracak olan zanaatsal basım atölyesi Kelmscott Pressi kurar, özgün tipografiler (Golden, Troy ve Chaucer) çizer. Başta Arthur Mack Murdoyla onun Century Guildı ve Arts & Craftsın ilk başkanlığına atanan Walter Crane olmak üzere, birçok rakibi olur. Morrisin düşünceleri dünya üstünde çağdaş dekoratif sanatları oluşturan bütün akımlara önayak olmuştur, dekoratif motifler kullanmasıyla Art Nouveauyu ve Jugendstili büyük ölçüde etkileyecektir. Ama makineye düşman oluşu, kendisini halkın küçük bir kesimine ulaşabilen, seçkinci bir üretim içine hapsedecektir. Roger Marxın acımasızca yazdığı gibi, geleceği aydınlatmak için geçmişin karanlığında yiterler.
Victoria İngilteresinin ağırlığı
...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.