9786258153316
569207
https://www.sehadetkitap.com/urun/genclik-haklari
Gençlik Hakları
435.00
“Hak talebi öncelikle, insana aykırı uygulamalara bir itiraz ile başlar. Yani itiraz, hak talebi mücadelesinin başlangıç noktasıdır…İtiraz hakkı talep etmeyi, elde etmeyi, yerleştirmeyi, koruma ve gözetmeyi de ortaya çıkarabilir. İtiraz adaletsizliklere karşıdır ve insan hakları herkesin yararlanabileceği gerçek bir adalet isteğidir.”1. Anar'ın bu ifadeleri, genel olarak insan hakları için kullanılmış olsa da “gençlik hakları” açısından da geçerlidir. Çünkü, henüz ana akımlaştırılması tamamlanamamış olan gençlik haklarının da çocuk hakları, kadın hakları, engelli hakları ya da yaşlı hakları gibi insan haklarının spesifik bir koruma alanı olarak, pozitif hukukta varlık kazanması söz konusudur. Yine, diğer spesifik hukuki koruma alanları bakımından geçerli olduğu gibi, gençlik haklarının ortaya çıkışının da adaleti konu alan ve ilgili süje olan gençlerden yönelen bir itirazdan temellendiğini söylemek mümkündür.
Gençlik, her devlet için kritik bir öneme sahiptir. Her devletin sürdürülebilir kalkınma hedefleri, gençlerin odak alındığı programlar çerçevesinde şekillendirilmektedir. Öyle ki dört, beş ya da on yıl gibi sürelerle geleceğe dair kurulan planlarda, devletin insan unsurunu oluşturan kişilerin üstlendikleri roller, zamana bağlı olarak değişim göstermektedir. Planın tasarlanması anında çocuk ya da genç olan kişilerin, planın kapsadığı zaman aralığına göre yetişkin olmaları söz konusudur. Bu nedenle her devlet gelecek planını çocuklar gibi gençleri de hesaba katarak tasarlamak durumundadır.
Günümüzde gençlik haklarının evrensel ölçekte kabul edilmesine yönelik mücadele süreci halen devam etmektedir. Mevcut tabloda, gençlik haklarının istenilen aşamanın çok uzağında kaldığı ise aşikârdır. Elde bulunan iki adet bölgesel ölçekli insan hakları belgesi haricinde, gençlerin hak süjesi olarak görülüp, gençlik haklarının doğrudan kabul edildiği herhangi bir insan hakları belgesi henüz vücut bulamamıştır. Diğer taraftan, pozitif hukuka (pek) yansımamış hürriyet alanlarının ise hukuk bilimi açısından, ilgili alana dair literatürü zayıflatmaları söz konusudur. Çünkü bilindiği üzere hukuk, tümden gelim yöntemini esas alır. Hukuk teorisinin inşası bu nedenle çoğu zaman pozitif hukuk mecrasındaki temeller üzerinden yükselmektedir. Bu durum gençlik hakları açısından da geçerlilik arz etmektedir. Henüz pozitif hukukta yaygınlık kazanmamış olması, gençlik hakları konulu akademik çalışmaların da nicelikten yoksun kalmasına yol açmıştır.
Türkiye'deki hukuk literatürü de aynı sebeple, gençlik hakları konusunda istenilen kaynak zenginliğine ulaşabilmiş değildir. Oysa en başta, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığı ve varlığı gençlere emanet edilmiştir2. Kuruluş ideolojisinin haklı olarak bu denli önem atfettiği gençlik konusunun, Türk hukuk literatüründe diğer toplumlara ve devletlere öncülük edecek şekilde, çok daha yoğun olarak çalışılması ise kanaatimizce makul bir beklentidir. Bu çalışmanın, “gençlik” meselesinin hukuk perspektifinde, hak temelli bir yaklaşım ile ele alınması bakımından, söz konusu literatür eksikliğinin telafisine naçizane bir katkı sunması arzu edilmektedir.
Pek fazla yazılmamış bir alan üzerinde yazmak elbette zorlu bir girişimdir. Ancak gençlik, tüm uluslar ve daha da ötesinde dünya açısından geleceğin nasıl şekilleneceği konusunda temel bir etken olması sebebiyle hukuk bilimi açısından da göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir konudur. Bu derece önemli bir mesele üzerinde yapılan çalışmaların da geleceğe dair bir yatırım olarak görülmesi gerekir ki bu durum, gençlik konusundaki her çabaya ayrı bir değer atfetmeyi gerekli kılmaktadır. İşte bu yaklaşımla ele alındığında, ortaya çıkan çalışmanın başta ülkemizde, sonrasında ise dünya ölçeğinde, hukuk mecrasında fark edilmesi gereken bir alana mümkün mertebe ışık tutması arzu edilmektedir.
“Hak talebi öncelikle, insana aykırı uygulamalara bir itiraz ile başlar. Yani itiraz, hak talebi mücadelesinin başlangıç noktasıdır…İtiraz hakkı talep etmeyi, elde etmeyi, yerleştirmeyi, koruma ve gözetmeyi de ortaya çıkarabilir. İtiraz adaletsizliklere karşıdır ve insan hakları herkesin yararlanabileceği gerçek bir adalet isteğidir.”1. Anar'ın bu ifadeleri, genel olarak insan hakları için kullanılmış olsa da “gençlik hakları” açısından da geçerlidir. Çünkü, henüz ana akımlaştırılması tamamlanamamış olan gençlik haklarının da çocuk hakları, kadın hakları, engelli hakları ya da yaşlı hakları gibi insan haklarının spesifik bir koruma alanı olarak, pozitif hukukta varlık kazanması söz konusudur. Yine, diğer spesifik hukuki koruma alanları bakımından geçerli olduğu gibi, gençlik haklarının ortaya çıkışının da adaleti konu alan ve ilgili süje olan gençlerden yönelen bir itirazdan temellendiğini söylemek mümkündür.
Gençlik, her devlet için kritik bir öneme sahiptir. Her devletin sürdürülebilir kalkınma hedefleri, gençlerin odak alındığı programlar çerçevesinde şekillendirilmektedir. Öyle ki dört, beş ya da on yıl gibi sürelerle geleceğe dair kurulan planlarda, devletin insan unsurunu oluşturan kişilerin üstlendikleri roller, zamana bağlı olarak değişim göstermektedir. Planın tasarlanması anında çocuk ya da genç olan kişilerin, planın kapsadığı zaman aralığına göre yetişkin olmaları söz konusudur. Bu nedenle her devlet gelecek planını çocuklar gibi gençleri de hesaba katarak tasarlamak durumundadır.
Günümüzde gençlik haklarının evrensel ölçekte kabul edilmesine yönelik mücadele süreci halen devam etmektedir. Mevcut tabloda, gençlik haklarının istenilen aşamanın çok uzağında kaldığı ise aşikârdır. Elde bulunan iki adet bölgesel ölçekli insan hakları belgesi haricinde, gençlerin hak süjesi olarak görülüp, gençlik haklarının doğrudan kabul edildiği herhangi bir insan hakları belgesi henüz vücut bulamamıştır. Diğer taraftan, pozitif hukuka (pek) yansımamış hürriyet alanlarının ise hukuk bilimi açısından, ilgili alana dair literatürü zayıflatmaları söz konusudur. Çünkü bilindiği üzere hukuk, tümden gelim yöntemini esas alır. Hukuk teorisinin inşası bu nedenle çoğu zaman pozitif hukuk mecrasındaki temeller üzerinden yükselmektedir. Bu durum gençlik hakları açısından da geçerlilik arz etmektedir. Henüz pozitif hukukta yaygınlık kazanmamış olması, gençlik hakları konulu akademik çalışmaların da nicelikten yoksun kalmasına yol açmıştır.
Türkiye'deki hukuk literatürü de aynı sebeple, gençlik hakları konusunda istenilen kaynak zenginliğine ulaşabilmiş değildir. Oysa en başta, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığı ve varlığı gençlere emanet edilmiştir2. Kuruluş ideolojisinin haklı olarak bu denli önem atfettiği gençlik konusunun, Türk hukuk literatüründe diğer toplumlara ve devletlere öncülük edecek şekilde, çok daha yoğun olarak çalışılması ise kanaatimizce makul bir beklentidir. Bu çalışmanın, “gençlik” meselesinin hukuk perspektifinde, hak temelli bir yaklaşım ile ele alınması bakımından, söz konusu literatür eksikliğinin telafisine naçizane bir katkı sunması arzu edilmektedir.
Pek fazla yazılmamış bir alan üzerinde yazmak elbette zorlu bir girişimdir. Ancak gençlik, tüm uluslar ve daha da ötesinde dünya açısından geleceğin nasıl şekilleneceği konusunda temel bir etken olması sebebiyle hukuk bilimi açısından da göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir konudur. Bu derece önemli bir mesele üzerinde yapılan çalışmaların da geleceğe dair bir yatırım olarak görülmesi gerekir ki bu durum, gençlik konusundaki her çabaya ayrı bir değer atfetmeyi gerekli kılmaktadır. İşte bu yaklaşımla ele alındığında, ortaya çıkan çalışmanın başta ülkemizde, sonrasında ise dünya ölçeğinde, hukuk mecrasında fark edilmesi gereken bir alana mümkün mertebe ışık tutması arzu edilmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.