Gelenekten Geleceğe Halkoyunları

Stok Kodu:
9789756361474
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
176
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006-10-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
90,00TL
60,30TL
Havale/EFT ile: 59,09TL
9789756361474
373557
Gelenekten Geleceğe Halkoyunları
Gelenekten Geleceğe Halkoyunları
60.30
Türkiye Halk Oyunlarını, yalnızca tek bir türe mal edip, Türk Halk Oyunları şeklinde genelleme ve bunu illere göre adlandırma çabası, ulusal kültürleri homojenmiş gibi görmekten kaynaklanan siyasi bir yaklaşımdır. Oysaki ulusal kültür içinde, çok farklı dokuların olması yadırganacak, utanılacak bir durum olmaktan öte, sosyal bilimlerin doğruladığı ve herkesin kabullendiği bir gerçekliktir. Bunun yokmuş gibi algılanması kültürel kimliğin inkârı anlamına gelmektedir. Anadolu’da herkes bar tutup, halay mı çekmektedir, yoksa zeybek oynayıp, horon mu tepmektedir? Bu oyun formlarının her biri, adı olan bir kültürü işaret eden kotlardır. Dolayısıyla Halk Oyunlarını, il adı ile sınırlandırmak, kültür çeşitliliğini hiçe sayarak, ileride kan grubu aynı olan topluluğu olarak görmeye benzer. O halde, Halk Oyunları, il adlarıyla mı anılmalı yoksa adlarıyla mı? Türk Halk Oyunları mı, yoksa Türkiye Halk Oyunları mı? Halk Oyunlarını, niçin 1923’le başlatma gereği duyulmuş, folklorun bu nadide yaratısı ne amaçla kurumsallaşmış? Halk oynayan mıydı, yoksa oynanılan mı? Bu gözde gelenek, geleceğe nasıl taşınmalı; gelenekten devraldığımız Halk Oyunları gelecekte nasıl olmalı; evrensel sahne sanatlarındaki kurallara göre, nasıl sergilenmeli... Sorunlarına yanıt arayan bu çalışmanın okurumuzun ilgisini çekeceğine inanıyoruz...
Türkiye Halk Oyunlarını, yalnızca tek bir türe mal edip, Türk Halk Oyunları şeklinde genelleme ve bunu illere göre adlandırma çabası, ulusal kültürleri homojenmiş gibi görmekten kaynaklanan siyasi bir yaklaşımdır. Oysaki ulusal kültür içinde, çok farklı dokuların olması yadırganacak, utanılacak bir durum olmaktan öte, sosyal bilimlerin doğruladığı ve herkesin kabullendiği bir gerçekliktir. Bunun yokmuş gibi algılanması kültürel kimliğin inkârı anlamına gelmektedir. Anadolu’da herkes bar tutup, halay mı çekmektedir, yoksa zeybek oynayıp, horon mu tepmektedir? Bu oyun formlarının her biri, adı olan bir kültürü işaret eden kotlardır. Dolayısıyla Halk Oyunlarını, il adı ile sınırlandırmak, kültür çeşitliliğini hiçe sayarak, ileride kan grubu aynı olan topluluğu olarak görmeye benzer. O halde, Halk Oyunları, il adlarıyla mı anılmalı yoksa adlarıyla mı? Türk Halk Oyunları mı, yoksa Türkiye Halk Oyunları mı? Halk Oyunlarını, niçin 1923’le başlatma gereği duyulmuş, folklorun bu nadide yaratısı ne amaçla kurumsallaşmış? Halk oynayan mıydı, yoksa oynanılan mı? Bu gözde gelenek, geleceğe nasıl taşınmalı; gelenekten devraldığımız Halk Oyunları gelecekte nasıl olmalı; evrensel sahne sanatlarındaki kurallara göre, nasıl sergilenmeli... Sorunlarına yanıt arayan bu çalışmanın okurumuzun ilgisini çekeceğine inanıyoruz...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat