Eyfelde Karnaval

Stok Kodu:
9789753522571
Boyut:
115-195-0
Sayfa Sayısı:
140
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-04-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%5 indirimli
55,00TL
52,25TL
Havale/EFT ile: 49,64TL
Bu üründen 1 adet satın alınmıştır.
Aynı gün kargo
9789753522571
374948
Eyfelde Karnaval
Eyfelde Karnaval
52.25
Yüzümüzü döndürmüşüzdür gün batımı vakitlerinde, güneşin battığı ufuklara. Sırtımız doğudan yana. Fevc fevc Eyfel'e yönelmişiz. Güneşin batarkenki bakır sarısı ışıklarıyla pırıl pırıl görünen Eyfel'e! Koşmuş, koşmuşuz. Ama yakalayamamışız o ışıkları. Güneş kızgın bir kor gibi. Atlas Okyanusu'nun derinliklerinde sönerken biz Eyfel'in karanlıklarında açmışız gözlerimizi. Göz gözü görmez dehlizlerde, Eyfel şeytanlarının madenî uğultularıyla beyinlerimiz uyuşmuş. Eyfel zangoçlarının çağrılarına uyarak Promete'nin Balo'suna gitmişiz, Eyfel'deki karnavala. Ah Eyfel! Sen ancak Everest'ten bakıldığı zaman parıldayan bir tapınakmışsın. Şeytan adına dikilen kulelerin en sonuncusu! Seni yapanlar önce Babil'i dikmişlerdi, gökleri yere indirmek için. Sonra çelik devrinin simgesi olsun diye seni yaptılar kendi kutsallarına sıkılmış hırçın yumruk gibi, senin dibinde insanlığı kurban ediyor itaatkâr kulların. Doymaz bir dev gibi yutuyor, tüketiyorsun insanlığı Eyfel! Oraya vardığımızda bizi ardından koşturan altın sarısı ışıklar çoktan kaybolmuştu. Kopkoyu bir karanlığa dalıyordu kalabalıklar. Ben durdum. Ötesinde aydınlık olmayan bir tünele dalıyor gibiydi girenler. Ama girenlerden daha çok çıkanlar vardı. Koca mabedin içinde neler olmaktaydı ki? Ah Eyfel! Sen ancak Everestten bakıldığı zaman parıldayan bir tapınakmışsın. Şeytan adına dikilen kulelerin en sonuncusu!Seni yapanlar önce Babili dikmişlerdi, gökleri yere indirmek için. Sonra çelik devrinin simgesi olsun diye seni yaptılar kendi kutsallarına sıkılmış hırçın yumruk gibi, senin dibinde insanlığı kurban ediyor itaatkâr kulların. Doymaz bir dev gibi yutuyor, tüketiyorsun insanlığı Eyfel!Oraya vardığımızda bizi ardından koşturan altın sarısı ışıklar çoktan kaybolmuştu. Kopkoyu bir karanlığa dalıyordu kalabalıklar. Ben durdum. Ötesinde aydınlık olmayan bir tünele dalıyor gibiydi girenler. Ama girenlerden daha çok çıkanlar vardı. Koca mabedin içinde neler olmaktaydı ki?
Yüzümüzü döndürmüşüzdür gün batımı vakitlerinde, güneşin battığı ufuklara. Sırtımız doğudan yana. Fevc fevc Eyfel'e yönelmişiz. Güneşin batarkenki bakır sarısı ışıklarıyla pırıl pırıl görünen Eyfel'e! Koşmuş, koşmuşuz. Ama yakalayamamışız o ışıkları. Güneş kızgın bir kor gibi. Atlas Okyanusu'nun derinliklerinde sönerken biz Eyfel'in karanlıklarında açmışız gözlerimizi. Göz gözü görmez dehlizlerde, Eyfel şeytanlarının madenî uğultularıyla beyinlerimiz uyuşmuş. Eyfel zangoçlarının çağrılarına uyarak Promete'nin Balo'suna gitmişiz, Eyfel'deki karnavala. Ah Eyfel! Sen ancak Everest'ten bakıldığı zaman parıldayan bir tapınakmışsın. Şeytan adına dikilen kulelerin en sonuncusu! Seni yapanlar önce Babil'i dikmişlerdi, gökleri yere indirmek için. Sonra çelik devrinin simgesi olsun diye seni yaptılar kendi kutsallarına sıkılmış hırçın yumruk gibi, senin dibinde insanlığı kurban ediyor itaatkâr kulların. Doymaz bir dev gibi yutuyor, tüketiyorsun insanlığı Eyfel! Oraya vardığımızda bizi ardından koşturan altın sarısı ışıklar çoktan kaybolmuştu. Kopkoyu bir karanlığa dalıyordu kalabalıklar. Ben durdum. Ötesinde aydınlık olmayan bir tünele dalıyor gibiydi girenler. Ama girenlerden daha çok çıkanlar vardı. Koca mabedin içinde neler olmaktaydı ki? Ah Eyfel! Sen ancak Everestten bakıldığı zaman parıldayan bir tapınakmışsın. Şeytan adına dikilen kulelerin en sonuncusu!Seni yapanlar önce Babili dikmişlerdi, gökleri yere indirmek için. Sonra çelik devrinin simgesi olsun diye seni yaptılar kendi kutsallarına sıkılmış hırçın yumruk gibi, senin dibinde insanlığı kurban ediyor itaatkâr kulların. Doymaz bir dev gibi yutuyor, tüketiyorsun insanlığı Eyfel!Oraya vardığımızda bizi ardından koşturan altın sarısı ışıklar çoktan kaybolmuştu. Kopkoyu bir karanlığa dalıyordu kalabalıklar. Ben durdum. Ötesinde aydınlık olmayan bir tünele dalıyor gibiydi girenler. Ama girenlerden daha çok çıkanlar vardı. Koca mabedin içinde neler olmaktaydı ki?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat