9789752776425
648747
https://www.sehadetkitap.com/urun/evcil-hayvanlarda-zehirli-bitkiler-ve-turkiyedeki-dagilimlari-kapsamli-guncel-pratik
Evcil Hayvanlarda Zehirli Bitkiler ve Türkiye'deki Dağılımları; Kapsamlı, Güncel, Pratik
552.00
Veteriner hekimlikte ve hayvan yetiştiriciliğinde zehirli bitkilerden kaynaklanan zehirlenmeler hakkında yazılmış en kapsamlı ve güncel yayın.
Mümkün olduğunca güncel bilgiler, hem meslektaşlarımıza yönelik pratik yaklaşımlarla; hem de eğitim hayatındaki öğrencilerimize yönelik olarak sunuldu.
Veteriner hekimlikte ve hayvan yetiştiriciliğinde zehirli bitkilerden kaynaklanan zehirlenmeler, geçmişte olduğu gibi günümüzde yaygınlık göstermektedir; dolayısıyla bu durum Zehirli Bitkilerin kapsamlı olarak incelenmesini öncelikli hale getirmiştir. Yapılan araştırmalarda, hayvanlarda bitkisel kaynaklı zehirlenmelerin (türlere göre değişmekle birlikte) çoğunlukla akut tipte gelişerek büyük çapta hayvan ölümlerine ve aynı zamanda canlı ağırlık artışında azalma, yaşam süresinde kısalma, yün ve süt kalitesinde bozulma gibi üretim kayıplarına neden olduğu bildirilmektedir.
Arkeolojik araştırmalar ilk çağ insanının çeşitli bitkisel kaynaklı zehirleri bildiklerini göstermiş ve bugün hala ilaç olarak kullanılan Hint Yağı Ağacı (R. communis) en eski yazılı toksikolojik kaynaklardan olan Ebers papirusunda yer almıştır. Bu papirusta ayrıca resmi devlet zehri olarak kabul edilmiş ve suçluları öldürmekte kullanılmış Baldıran (C. maculatum) ile Belladonna ve Opium alkaloidleri gibi zehirli maddelerin elde edilişine de rastlanmaktadır.
Yaklaşık 12000 bitki türü varlığı ile Avrupa'nın en zengin bitki florasına sahip ülkelerinden biri olan Türkiye'de insan ve hayvan sağlığını tehdit edebilecek düzeyde 200 kadar kayıtlı zehirli bitki türü bulunmaktadır. Ancak Türkiye'de yetişen zehirli bitki türlerinin hayvancılık sektörü üzerine olumsuz etkilerini ortaya koyan, bu bitkilerin sistematik ve kimyasal özelliklerini açıklayan araştırmalar ise son derece sınırlı kalmıştır.
Hayvanlarda bitkilere bağlı olarak gelişen zehirlenmelerden; bitkinin içermiş olduğu ve temel metabolizmaları için gerekli olan birincil bileşiklerden ziyade; ara ürün olarak şekillenen alkaloitler, glikozitler, saponinler gibi ikincil bileşiklerin sorumlu olduğu savunulmaktadır. Söz konusu bileşiklerin miktarlarının ise bitkinin organlarına, yaşına, yılın mevsimlerine ve hatta günün saatlerine göre değişim gösterdiği bildirilmiştir. Aynı zamanda zehirli bitki türlerinin içerdikleri toksik unsurların kimyasal karakter ve oranları ile bu türlerin çeşitliliği ve yaygınlığı; yetiştikleri alanın toprak yapısıyla, iklim özelliğiyle, rutubet durumu ve herbisit uygulamaları gibi ekolojik ve dış faktörlerle ilişkili olarak bölgesel farklılıklar da gösterebilmektedir. Bu nedenle çeşitli kaynaklarda zehirli olarak adı geçen bir çok bitki, yetiştiği yöreye bağlı olarak her zaman hayvanlarda zehirlenmeye yol açmamaktadır. Bitki örtüsü ve hayvancılık karekterine bağlı olarak bitkisel zehirlenmelerin çoğunlukla coğrafi bir bölgede sınırlı kalması, zehirlenmelerin tanısı açısından bölgesel bir ayrıma neden olmaktadır.
Aslında hayvanlar zehirli bitkileri tanır ve bunları tüketmekten kaçınırlar ama hayvanların uzun süre aç bırakılması, rasyonun içerisine sehven zehirli bitkilerin karıştırılması ve hayvanların otladığı meralarda bu bitkilerin yabancı ot olarak bulunmaları gibi sebeplerle bu bitkiler hayvanlar tarafından tüketilip, zehirlenmelere ve hatta ölümlere neden olabilir. Ülkemizdeki meraların aşırı ve düzensiz olarak kullanımına bağlı olarak meralardaki kaliteli bitki türleri yerine zamanla düşük kaliteli, zararlı, hatta zehirli, yabancı ot karakterindeki bitki türleri gelişir. Hayvan besleme açısından önemi olmayan bu istilacı bitkilerin, bir kısmı dikenli yapıları ile hayvanlarda yaralanmalara yol açarken; diğer bir kısmı bünyelerinde bulundurdukları zehirli maddeler nedeni ile hayvanlarda yemden yararlanmanın azalmasına, performans kayıplarına ve hatta ölüme kadar giden zehirlenmelere neden olabilir.
Özellikleri:
Pratik anlamda bitkisel zehirlenme olaylarına açıklık getirilmesi düşüncesiyle değerlendirmeler yapıldı.
Bu alanda uzun süredir çalışılan ve toplanan bilgiler bir kitap formatı içerisinde birleştirildi ve sunuldu.
Eser 12 Bölümden oluşacak şekilde okuyucu dostu formatta hazırlandı.
Genel kapsamı itibariyle evcil hayvanlarda zehirlenmelere neden olabilecek bitkiler sistemlere yönelik olarak sunuldu.
Özel olarak kedi ve köpeklerde zehirlenmelere neden olacak bitkiler ile süte geçebilen bitkiler de ayrı başlıklar halinde verildi.
Kitap bütünlüğü içerisinde Ülkemizdeki zehirli bitkiler bir bütün halinde verildi ve bitkilerin bulunduğu bölgeler haritalar üzerinde gösterilerek bir Risk Değerlendirmesi de yapıldı.
Mümkün olduğunca güncel bilgiler, hem meslektaşlarımıza yönelik pratik yaklaşımlarla; hem de eğitim hayatındaki öğrencilerimize yönelik olarak sunuldu.
Veteriner hekimlikte ve hayvan yetiştiriciliğinde zehirli bitkilerden kaynaklanan zehirlenmeler hakkında yazılmış en kapsamlı ve güncel yayın.
Mümkün olduğunca güncel bilgiler, hem meslektaşlarımıza yönelik pratik yaklaşımlarla; hem de eğitim hayatındaki öğrencilerimize yönelik olarak sunuldu.
Veteriner hekimlikte ve hayvan yetiştiriciliğinde zehirli bitkilerden kaynaklanan zehirlenmeler, geçmişte olduğu gibi günümüzde yaygınlık göstermektedir; dolayısıyla bu durum Zehirli Bitkilerin kapsamlı olarak incelenmesini öncelikli hale getirmiştir. Yapılan araştırmalarda, hayvanlarda bitkisel kaynaklı zehirlenmelerin (türlere göre değişmekle birlikte) çoğunlukla akut tipte gelişerek büyük çapta hayvan ölümlerine ve aynı zamanda canlı ağırlık artışında azalma, yaşam süresinde kısalma, yün ve süt kalitesinde bozulma gibi üretim kayıplarına neden olduğu bildirilmektedir.
Arkeolojik araştırmalar ilk çağ insanının çeşitli bitkisel kaynaklı zehirleri bildiklerini göstermiş ve bugün hala ilaç olarak kullanılan Hint Yağı Ağacı (R. communis) en eski yazılı toksikolojik kaynaklardan olan Ebers papirusunda yer almıştır. Bu papirusta ayrıca resmi devlet zehri olarak kabul edilmiş ve suçluları öldürmekte kullanılmış Baldıran (C. maculatum) ile Belladonna ve Opium alkaloidleri gibi zehirli maddelerin elde edilişine de rastlanmaktadır.
Yaklaşık 12000 bitki türü varlığı ile Avrupa'nın en zengin bitki florasına sahip ülkelerinden biri olan Türkiye'de insan ve hayvan sağlığını tehdit edebilecek düzeyde 200 kadar kayıtlı zehirli bitki türü bulunmaktadır. Ancak Türkiye'de yetişen zehirli bitki türlerinin hayvancılık sektörü üzerine olumsuz etkilerini ortaya koyan, bu bitkilerin sistematik ve kimyasal özelliklerini açıklayan araştırmalar ise son derece sınırlı kalmıştır.
Hayvanlarda bitkilere bağlı olarak gelişen zehirlenmelerden; bitkinin içermiş olduğu ve temel metabolizmaları için gerekli olan birincil bileşiklerden ziyade; ara ürün olarak şekillenen alkaloitler, glikozitler, saponinler gibi ikincil bileşiklerin sorumlu olduğu savunulmaktadır. Söz konusu bileşiklerin miktarlarının ise bitkinin organlarına, yaşına, yılın mevsimlerine ve hatta günün saatlerine göre değişim gösterdiği bildirilmiştir. Aynı zamanda zehirli bitki türlerinin içerdikleri toksik unsurların kimyasal karakter ve oranları ile bu türlerin çeşitliliği ve yaygınlığı; yetiştikleri alanın toprak yapısıyla, iklim özelliğiyle, rutubet durumu ve herbisit uygulamaları gibi ekolojik ve dış faktörlerle ilişkili olarak bölgesel farklılıklar da gösterebilmektedir. Bu nedenle çeşitli kaynaklarda zehirli olarak adı geçen bir çok bitki, yetiştiği yöreye bağlı olarak her zaman hayvanlarda zehirlenmeye yol açmamaktadır. Bitki örtüsü ve hayvancılık karekterine bağlı olarak bitkisel zehirlenmelerin çoğunlukla coğrafi bir bölgede sınırlı kalması, zehirlenmelerin tanısı açısından bölgesel bir ayrıma neden olmaktadır.
Aslında hayvanlar zehirli bitkileri tanır ve bunları tüketmekten kaçınırlar ama hayvanların uzun süre aç bırakılması, rasyonun içerisine sehven zehirli bitkilerin karıştırılması ve hayvanların otladığı meralarda bu bitkilerin yabancı ot olarak bulunmaları gibi sebeplerle bu bitkiler hayvanlar tarafından tüketilip, zehirlenmelere ve hatta ölümlere neden olabilir. Ülkemizdeki meraların aşırı ve düzensiz olarak kullanımına bağlı olarak meralardaki kaliteli bitki türleri yerine zamanla düşük kaliteli, zararlı, hatta zehirli, yabancı ot karakterindeki bitki türleri gelişir. Hayvan besleme açısından önemi olmayan bu istilacı bitkilerin, bir kısmı dikenli yapıları ile hayvanlarda yaralanmalara yol açarken; diğer bir kısmı bünyelerinde bulundurdukları zehirli maddeler nedeni ile hayvanlarda yemden yararlanmanın azalmasına, performans kayıplarına ve hatta ölüme kadar giden zehirlenmelere neden olabilir.
Özellikleri:
Pratik anlamda bitkisel zehirlenme olaylarına açıklık getirilmesi düşüncesiyle değerlendirmeler yapıldı.
Bu alanda uzun süredir çalışılan ve toplanan bilgiler bir kitap formatı içerisinde birleştirildi ve sunuldu.
Eser 12 Bölümden oluşacak şekilde okuyucu dostu formatta hazırlandı.
Genel kapsamı itibariyle evcil hayvanlarda zehirlenmelere neden olabilecek bitkiler sistemlere yönelik olarak sunuldu.
Özel olarak kedi ve köpeklerde zehirlenmelere neden olacak bitkiler ile süte geçebilen bitkiler de ayrı başlıklar halinde verildi.
Kitap bütünlüğü içerisinde Ülkemizdeki zehirli bitkiler bir bütün halinde verildi ve bitkilerin bulunduğu bölgeler haritalar üzerinde gösterilerek bir Risk Değerlendirmesi de yapıldı.
Mümkün olduğunca güncel bilgiler, hem meslektaşlarımıza yönelik pratik yaklaşımlarla; hem de eğitim hayatındaki öğrencilerimize yönelik olarak sunuldu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.