Tarihin kapılarının patladığı, mezarlarının açıldığı zamanlardayız. Ölüler, toplamı hep aynı kalan acılarıyla, mutluluklarıyla geldiler. Bizim gibi onları da aydınlatan güneş ışığına çıkmaları için çağrılmışlardı. Alınlarına bir ışın değdi; sanki bir trilobit avucumun içinde hareket ediyormuşçasına sıcaklığını hissettim. Onların umutlarına katılmamıza izin verildi; nesilden nesile miras bırakılan, hep aynı düş kırıklığına uğramış umuttu bu. Aramızda oturdular, çoğu kez dostla düşman ayırt edilemiyordu; kavgalarını konuşarak çözüme kavuşturabildik. Onların avukatı olmuştuk. Ve herkes haklıydı.Birbirimize ellerimizi uzattık, ellerimiz boştu. Ama uzatmaya devam ettik: dünyanın zenginliğini.
Ernst Jünger'in Nazi Almanyası üzerinden faşist ve totaliter rejimlere karşı giriştiği, hayatının sonuna kadar da bitmek bilmeyen düşünsel ve edebî kavgasının en teferruatlı eserlerindenEumeswil, tam olarak bilinmeyen bir gelecekte Condor isimli bir tiranın Tribünleri devirip hüküm sürmeye başladığı kale-ülkenin de ismidir. Kalenin gece kulübünde garsonluk yapan veCondor'un maiyetinde yer alan Manuel Venator aynı zamanda bir tarihçidir ve Condor'un iktidarına karşı kendi bireysel direnişini hem teoride hem pratikte örgütlemeye çalışan bir “anark”tır. Bu doğrultuda, garson, tarihçi ve anark olarak edindiği gözlem ve sorgulamalarını, bunları kaydettiği günlük –yaniEumeswil– aracılığıyla, kale-ülkeye konuk olan biz okurlara aktarır.
Jünger'in 82 yaşındayken yayımladığı ve “Aşırılıklar Çağı” olarak da adlandırılan 20. yüzyıl başta olmak üzere bütün bir uygarlık tarihinin nitelik ve içeriğini historiyografik, ansiklopedik, felsefi öğelerle harmanlayarak irdelediği distopik romanıEumeswil'i Süheyla Kaya Almanca aslından çevirdi.
"Çağdaş Alman edebiyatının en güçlü yazarı."–Ulus Baker
Tarihin kapılarının patladığı, mezarlarının açıldığı zamanlardayız. Ölüler, toplamı hep aynı kalan acılarıyla, mutluluklarıyla geldiler. Bizim gibi onları da aydınlatan güneş ışığına çıkmaları için çağrılmışlardı. Alınlarına bir ışın değdi; sanki bir trilobit avucumun içinde hareket ediyormuşçasına sıcaklığını hissettim. Onların umutlarına katılmamıza izin verildi; nesilden nesile miras bırakılan, hep aynı düş kırıklığına uğramış umuttu bu. Aramızda oturdular, çoğu kez dostla düşman ayırt edilemiyordu; kavgalarını konuşarak çözüme kavuşturabildik. Onların avukatı olmuştuk. Ve herkes haklıydı.Birbirimize ellerimizi uzattık, ellerimiz boştu. Ama uzatmaya devam ettik: dünyanın zenginliğini.
Ernst Jünger'in Nazi Almanyası üzerinden faşist ve totaliter rejimlere karşı giriştiği, hayatının sonuna kadar da bitmek bilmeyen düşünsel ve edebî kavgasının en teferruatlı eserlerindenEumeswil, tam olarak bilinmeyen bir gelecekte Condor isimli bir tiranın Tribünleri devirip hüküm sürmeye başladığı kale-ülkenin de ismidir. Kalenin gece kulübünde garsonluk yapan veCondor'un maiyetinde yer alan Manuel Venator aynı zamanda bir tarihçidir ve Condor'un iktidarına karşı kendi bireysel direnişini hem teoride hem pratikte örgütlemeye çalışan bir “anark”tır. Bu doğrultuda, garson, tarihçi ve anark olarak edindiği gözlem ve sorgulamalarını, bunları kaydettiği günlük –yaniEumeswil– aracılığıyla, kale-ülkeye konuk olan biz okurlara aktarır.
Jünger'in 82 yaşındayken yayımladığı ve “Aşırılıklar Çağı” olarak da adlandırılan 20. yüzyıl başta olmak üzere bütün bir uygarlık tarihinin nitelik ve içeriğini historiyografik, ansiklopedik, felsefi öğelerle harmanlayarak irdelediği distopik romanıEumeswil'i Süheyla Kaya Almanca aslından çevirdi.
"Çağdaş Alman edebiyatının en güçlü yazarı."–Ulus Baker