Ermeni Av Hikayeleri

Stok Kodu:
9789944330022
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
201
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-12-30
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
250,00TL
230,00TL
Havale/EFT ile: 218,50TL
9789944330022
392447
Ermeni Av Hikayeleri
Ermeni Av Hikayeleri
230.00
Ermeni Av Hikâyeleri; bize insanoğluyla diğer canlılar arasındaki, dilsiz ama derinden gelen o büyülü ilişkiyi anlatmak amacıyla yola çıkmış bir doğa masalıdır. Kitapta; Ermenistan Dağlarında, Kuşlar, Dağda Geçen Çoçukluğum ve Kampta Gece Ateşi adlı dört bölüm altında, toplam otuz öykü yer alıyor. Öykülerin hemen hepsinde hâkim coğrafya; Ağrı Dağı etekleri, Sevan Gölü çevresi ve Aras Nehri kıyılarıdır. Ananyan, okuyucunun hiç yabancılık çekmeyeceği bu coğrafyaya sadece diğer taraftan bakıyor ve belki de en önemlisi, bundan yüz sene önceki hümanizmi, insanın doğayla ve doğada yaşayan tüm hayvanlarla kurduğu yakın ilişkiyi, masalların içinden çekip çıkartarak bize sunuyor. Dağlarda yaşayan ayılar, geyikler, yaban keçileri; göllerde, sazlıklarda yaşayan kuşlar, sadece yabanıl hayatın bir parçası olarak değil, aynı zamanda yazarın arkadaşlık ettiği, duyguları ve hatta düşünceleri olan hayvanlar. İlk birkaç öyküden sonra, çoğu özel bir ismi sahip olan bu hayvan dostlar, giderek bize tanıdık gelen karakterlere dönüşüyorlar ve insanoğluyla uyum içinde devinen bir doğa algısı, bize bugün neler kaybettiğimizi, nelerden mahrum kaldığımızı bir kere daha hatırlatıyor. Etrafımız kat kat karla kaplanmıştı. Kar yüzünden aşağıdaki uçurumun dibini bile göremiyorduk. Tüfeklerimizin dipçiği ile karı yararak yükseklere doğru tırmanıyorduk. Bu yürüyüş oldukça eziyetliydi ve bir arada yürümek çok zor oluyordu, bu yüzden yola ayrı ayrı devam etmeye karar verdik. Dağın zirvesine çıktığımda gördüğüm manzara karşısında neredeyse aklımı oynatacaktım. Parlak ve güneşli bir gündü. Güneş altındaki karın ışıltılı yansımaları, dağlara sanki pırlantayla kaplıymış havası veriyordu. Ayaklarımın altında Lori vadisi uzanıyor, karşımda ise Büyük Kafkasların en yüksek doruklarından biri yükseliyordu. Vanu amca, bu dağın Kazbek Dağı olduğunu söylemişti. Arkama doğru baktığımda; geçtiğimiz ormanları, uçurumları, hatta Kura ırmağını bile görebiliyordum. Güneyde Ararat Dağının karlı tepeleri, hemen yanında ise sanki gökten yere inmiş bir parça gibi Sevan Gölü vardı. Zirveden Kafkasyanın tamamını seyrederken, dünyada böylesine muhteşem bir başka manzara olmadığına kesinlikle emindim.
Ermeni Av Hikâyeleri; bize insanoğluyla diğer canlılar arasındaki, dilsiz ama derinden gelen o büyülü ilişkiyi anlatmak amacıyla yola çıkmış bir doğa masalıdır. Kitapta; Ermenistan Dağlarında, Kuşlar, Dağda Geçen Çoçukluğum ve Kampta Gece Ateşi adlı dört bölüm altında, toplam otuz öykü yer alıyor. Öykülerin hemen hepsinde hâkim coğrafya; Ağrı Dağı etekleri, Sevan Gölü çevresi ve Aras Nehri kıyılarıdır. Ananyan, okuyucunun hiç yabancılık çekmeyeceği bu coğrafyaya sadece diğer taraftan bakıyor ve belki de en önemlisi, bundan yüz sene önceki hümanizmi, insanın doğayla ve doğada yaşayan tüm hayvanlarla kurduğu yakın ilişkiyi, masalların içinden çekip çıkartarak bize sunuyor. Dağlarda yaşayan ayılar, geyikler, yaban keçileri; göllerde, sazlıklarda yaşayan kuşlar, sadece yabanıl hayatın bir parçası olarak değil, aynı zamanda yazarın arkadaşlık ettiği, duyguları ve hatta düşünceleri olan hayvanlar. İlk birkaç öyküden sonra, çoğu özel bir ismi sahip olan bu hayvan dostlar, giderek bize tanıdık gelen karakterlere dönüşüyorlar ve insanoğluyla uyum içinde devinen bir doğa algısı, bize bugün neler kaybettiğimizi, nelerden mahrum kaldığımızı bir kere daha hatırlatıyor. Etrafımız kat kat karla kaplanmıştı. Kar yüzünden aşağıdaki uçurumun dibini bile göremiyorduk. Tüfeklerimizin dipçiği ile karı yararak yükseklere doğru tırmanıyorduk. Bu yürüyüş oldukça eziyetliydi ve bir arada yürümek çok zor oluyordu, bu yüzden yola ayrı ayrı devam etmeye karar verdik. Dağın zirvesine çıktığımda gördüğüm manzara karşısında neredeyse aklımı oynatacaktım. Parlak ve güneşli bir gündü. Güneş altındaki karın ışıltılı yansımaları, dağlara sanki pırlantayla kaplıymış havası veriyordu. Ayaklarımın altında Lori vadisi uzanıyor, karşımda ise Büyük Kafkasların en yüksek doruklarından biri yükseliyordu. Vanu amca, bu dağın Kazbek Dağı olduğunu söylemişti. Arkama doğru baktığımda; geçtiğimiz ormanları, uçurumları, hatta Kura ırmağını bile görebiliyordum. Güneyde Ararat Dağının karlı tepeleri, hemen yanında ise sanki gökten yere inmiş bir parça gibi Sevan Gölü vardı. Zirveden Kafkasyanın tamamını seyrederken, dünyada böylesine muhteşem bir başka manzara olmadığına kesinlikle emindim.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat