Entelektüelin Sorumluluğu

Stok Kodu:
9786052339411
Boyut:
150-230-0
Sayfa Sayısı:
280
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-11-29
Çeviren:
Muhammet Çelik
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%38 indirimli
280,00TL
173,60TL
Havale/EFT ile: 170,13TL
Aynı gün kargo
9786052339411
522389
Entelektüelin Sorumluluğu
Entelektüelin Sorumluluğu
173.60
Bilişsel ve pratik yönleriyle modern döneme özgü bir varlık olarak çıkıp gelen bu şahıs kimdi? Görevi neydi tam olarak ya da ne olmalıydı? Çünkü gerçekten de varoluşu ve kullandığı araçlarıyla birlikte yeni bir varlıktı o... Modern dönemin başlarında daha çok gazete köşelerinde görmüştük onu, şimdilerde ise diğer araçların yanı sıra özellikle sosyal medyada etkin bir şekilde boy gösterdiğine şahit oluyoruz. Böylece etkisi ve yöntemleri açısından da o alışılmışın ötesinde farklı ve yeni bir entelektüelle karşı karşıyayız artık. Öyleyse değişmez bir tanımı yok onun, akışkan bir yapıya sahip... Ama yine de değişmeyen bir şey var; o da, siyasi otorite ve diğer güç unsurlarının karşısında daima hakikatin yanında yer alan bir misyona sahip olması ve bu yönüyle kendi toplumunu da yönlendirmesidir ki sorumluluktan maksat da budur zaten. O halde kendisiyle, siyasi otoriteyle ve halk kalabalıklarıyla yüzleşmekten kaçınan kişi entelektüel olabilir mi? Donuk fikirlere saplanıp kalmış ya da yüksek makamların ekmeğini yiyip sessizliğe bürünmüş birine entelektüel diyebilir miyiz? Fikirlere, ideolojilere sadık kalıp, insana ihanet edenlere ne demeli? Entelektüel, insani durumları dikkate alarak dünyaya bakan kişi değil midir? Ama hangi entelektüel? Laik mi, dindar mı? Batıcı mı İslamcı mı? Halkın yanında yer alan mı, fildişi kulesinde yazan mı? Peki, toplumunda ortaya çıkan yeniliklere karşı tutumu ne olmalı entelektüelin? İnsanlık kültürü diye bir şey var mı ya da kendi yerelliğinden kopmak zorunda mı entelektüel? Tüm bunları ve bunlarla bağlantılı olarak kültürün insan hayatındaki yerini inceleyip sorgulayan yazar, alimden entelektüele geçiş sürecindeki değişime dikkat çekmekle birlikte, hem Batı kültürünün hem de İslam tarihinin entelektüel geleneklerinden başlayıp bugününe ışık tutmakta, entelektüelin ihanetinden postentelektüele kadar bir dizi kavrama değinmektedir. Ama hepsinden önemlisi de yazar burada entelektüeli sorunlu biri olmaktan kurtarıp sorumlu biri olarak konumlandırmak isteyen yönlendirici bir perspektif sunmakta, sorunluluktan çıkıp sorumluluğa giden bu yolculuğa geçiş üstünlüğü tanımaktadır.
Bilişsel ve pratik yönleriyle modern döneme özgü bir varlık olarak çıkıp gelen bu şahıs kimdi? Görevi neydi tam olarak ya da ne olmalıydı? Çünkü gerçekten de varoluşu ve kullandığı araçlarıyla birlikte yeni bir varlıktı o... Modern dönemin başlarında daha çok gazete köşelerinde görmüştük onu, şimdilerde ise diğer araçların yanı sıra özellikle sosyal medyada etkin bir şekilde boy gösterdiğine şahit oluyoruz. Böylece etkisi ve yöntemleri açısından da o alışılmışın ötesinde farklı ve yeni bir entelektüelle karşı karşıyayız artık. Öyleyse değişmez bir tanımı yok onun, akışkan bir yapıya sahip... Ama yine de değişmeyen bir şey var; o da, siyasi otorite ve diğer güç unsurlarının karşısında daima hakikatin yanında yer alan bir misyona sahip olması ve bu yönüyle kendi toplumunu da yönlendirmesidir ki sorumluluktan maksat da budur zaten. O halde kendisiyle, siyasi otoriteyle ve halk kalabalıklarıyla yüzleşmekten kaçınan kişi entelektüel olabilir mi? Donuk fikirlere saplanıp kalmış ya da yüksek makamların ekmeğini yiyip sessizliğe bürünmüş birine entelektüel diyebilir miyiz? Fikirlere, ideolojilere sadık kalıp, insana ihanet edenlere ne demeli? Entelektüel, insani durumları dikkate alarak dünyaya bakan kişi değil midir? Ama hangi entelektüel? Laik mi, dindar mı? Batıcı mı İslamcı mı? Halkın yanında yer alan mı, fildişi kulesinde yazan mı? Peki, toplumunda ortaya çıkan yeniliklere karşı tutumu ne olmalı entelektüelin? İnsanlık kültürü diye bir şey var mı ya da kendi yerelliğinden kopmak zorunda mı entelektüel? Tüm bunları ve bunlarla bağlantılı olarak kültürün insan hayatındaki yerini inceleyip sorgulayan yazar, alimden entelektüele geçiş sürecindeki değişime dikkat çekmekle birlikte, hem Batı kültürünün hem de İslam tarihinin entelektüel geleneklerinden başlayıp bugününe ışık tutmakta, entelektüelin ihanetinden postentelektüele kadar bir dizi kavrama değinmektedir. Ama hepsinden önemlisi de yazar burada entelektüeli sorunlu biri olmaktan kurtarıp sorumlu biri olarak konumlandırmak isteyen yönlendirici bir perspektif sunmakta, sorunluluktan çıkıp sorumluluğa giden bu yolculuğa geçiş üstünlüğü tanımaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat