9786254085949
643776
https://www.sehadetkitap.com/urun/edebiyatin-kadikoyu
Edebiyatın Kadıköyü
233.70
BİR SEMTİ ARAMAK, BULMAK, BELKİ DE KAYBETMEK Bu yazılar İstanbul'a dair Taner Ay tarafından yapılan kültürel tarih okumalarının ilk halkasıdır. Geleneksel olarak üç bölge üzerinden anlatılan İstanbul kültür coğrafyasının ilk haritası gibi de düşünülebilir. Bir şehir haritasına bakarmışcasına kurgulanan, semtleri, sokakları sırayla ziyaret eden bir güzergâh takibi var. İlk yazılara Kadıköy'ün daha “alafranga”, daha “batılı”, daha “modern” diyebileceğimiz güneyindeki semtlerden başlanıyor (aslında, bugün Kadıköy diye bildiğimiz), daha sonra, sanki günümüzün “Cadde'si” takip edilircesine, denizin kıyısındaki semtler ile önce Bostancı'ya ve daha sonra daha da “doğuya” doğru harekete geçiliyor. Daha önce yazdığım gibi, semt semt, sokak sokak, hatta apartman apartman, bazen de köşk köşk. Güneydeki bu bölgenin, daha kuzeydeki Üsküdar ile farkı iki noktada iyice berraklaşıyor. Kadıköy'de iki tür yerleşim var, kalıcı ve sayfiye özellikli. Kadıköy'deki bazı yerleşimler (1970'lerin sonlarına kadar süren bir dönemden söz ediyorum) kışın Avrupa yakasında yaşayan bazı aileler için bir “yazlık”, bir sayfiye özelliği de içeriyor. Özellikle Adalar. Ve tabii ki Kadıköy'ün güneyi daha “alafranga” bir hayat tarzına sahip. Üsküdar ise yüzyıllara dayanan, köklü bir muhafazakarlığa ve yine her zaman yerleşik olan bir ahaliye işaret ediyor. Osmanlıdan beri Üsküdar, muhafazakâr kültürünün Tarihi Yarımadadaki bir akrabası olarak da görülebilir ve bir “sayfiye” olarak asla düşünülemez. Boğazın Anadolu kısmı ise, Avrupa'ya göre daha az yerleşimi olan (bu da değişti artık), daha mahrem, daha sakin ve bazen de Avrupa yakasında yaşayanlar için sayfiye özelliklerine haizdi. Sadece sosyal coğrafya haritalanmıyor tabii ki, ilaveten bir kültürel arkeoloji işlemi de başlıyor ki biz buna kısaca bir “muhitler arkeolojisi” ya da kazısı diyebiliriz.Masalsı, hatta destansı bir Kadıköy âleminin çok da uzak olmayan tarihinde gezeceğinizi şimdiden söyleyebilirim. Bu insanların çoğu çoktan göçüp gitti bu şehirden ama şehir gitmedi tabii ki, sadece eskilerin üstüne yeni kültürel katmanlar inşa etti. Daha önceki hayatını merak ediyorsanız, kültürel kazılara meraklıysanız, doğru yerdesiniz.
Orhan Tekelioğlu
BİR SEMTİ ARAMAK, BULMAK, BELKİ DE KAYBETMEK Bu yazılar İstanbul'a dair Taner Ay tarafından yapılan kültürel tarih okumalarının ilk halkasıdır. Geleneksel olarak üç bölge üzerinden anlatılan İstanbul kültür coğrafyasının ilk haritası gibi de düşünülebilir. Bir şehir haritasına bakarmışcasına kurgulanan, semtleri, sokakları sırayla ziyaret eden bir güzergâh takibi var. İlk yazılara Kadıköy'ün daha “alafranga”, daha “batılı”, daha “modern” diyebileceğimiz güneyindeki semtlerden başlanıyor (aslında, bugün Kadıköy diye bildiğimiz), daha sonra, sanki günümüzün “Cadde'si” takip edilircesine, denizin kıyısındaki semtler ile önce Bostancı'ya ve daha sonra daha da “doğuya” doğru harekete geçiliyor. Daha önce yazdığım gibi, semt semt, sokak sokak, hatta apartman apartman, bazen de köşk köşk. Güneydeki bu bölgenin, daha kuzeydeki Üsküdar ile farkı iki noktada iyice berraklaşıyor. Kadıköy'de iki tür yerleşim var, kalıcı ve sayfiye özellikli. Kadıköy'deki bazı yerleşimler (1970'lerin sonlarına kadar süren bir dönemden söz ediyorum) kışın Avrupa yakasında yaşayan bazı aileler için bir “yazlık”, bir sayfiye özelliği de içeriyor. Özellikle Adalar. Ve tabii ki Kadıköy'ün güneyi daha “alafranga” bir hayat tarzına sahip. Üsküdar ise yüzyıllara dayanan, köklü bir muhafazakarlığa ve yine her zaman yerleşik olan bir ahaliye işaret ediyor. Osmanlıdan beri Üsküdar, muhafazakâr kültürünün Tarihi Yarımadadaki bir akrabası olarak da görülebilir ve bir “sayfiye” olarak asla düşünülemez. Boğazın Anadolu kısmı ise, Avrupa'ya göre daha az yerleşimi olan (bu da değişti artık), daha mahrem, daha sakin ve bazen de Avrupa yakasında yaşayanlar için sayfiye özelliklerine haizdi. Sadece sosyal coğrafya haritalanmıyor tabii ki, ilaveten bir kültürel arkeoloji işlemi de başlıyor ki biz buna kısaca bir “muhitler arkeolojisi” ya da kazısı diyebiliriz.Masalsı, hatta destansı bir Kadıköy âleminin çok da uzak olmayan tarihinde gezeceğinizi şimdiden söyleyebilirim. Bu insanların çoğu çoktan göçüp gitti bu şehirden ama şehir gitmedi tabii ki, sadece eskilerin üstüne yeni kültürel katmanlar inşa etti. Daha önceki hayatını merak ediyorsanız, kültürel kazılara meraklıysanız, doğru yerdesiniz.
Orhan Tekelioğlu
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.