Dünkülerin Romanı ;-1993- Unutturmadıklarımız Serisi

Stok Kodu:
9786254197895
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-03-06
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%43 indirimli
211,00TL
120,27TL
Havale/EFT ile: 117,86TL
9786254197895
594458
Dünkülerin Romanı ;-1993- Unutturmadıklarımız Serisi
Dünkülerin Romanı ;-1993- Unutturmadıklarımız Serisi
120.27
Burhan Cahit Morkaya'nın 1933 yılında kaleme almış olduğu bu eseriyle üç Türk gazeteci gencinin hayat hikâyesiyle, Meşrutiyet ile Kurtuluş Savaşı arasında yaşanılanları gözler önüne seriyor. Bu anlatıma bir örnek olması için Türkiye'den Ahmet Rıfkı'nın Paris'te Ahmet Reşit'e yazdığı mektuplardan birkaç satırı buraya alırken, romanı okudukça insanımızın neler yaşandığına hayret edeceksiniz. Ahmet Rıfkı'dan Paris'te Ahmet Reşit'e İstanbul 8/19** Vaziyet pek hoş değil azizim. Her devirde iktidardakilere sokulup kendi menfaatlerini çevirmek isteyenler fırsatlardan istifade ediyorlar. Arada asıl Türk'ün hakkı çiğnenip gidiyor. Her gelen hükümet, var olmayan bir devlet kuvvetine bel bağlayarak asıl beslenmesi ve yetiştirilmesi lâzım olan Türk gençliğini ihmal ediyor. Türklükle alâkası olmayan unsurların pişkin, sokulgan adamları karınca gibi ikbal mevkiine çıkanları çeviriyor. Vatan tehlikeye düştüğü zaman ortada görünmeyen bu adamlar memleketin para getiren nesi varsa onları bulup çıkarıyor ve ceplerini dolduruyorlar. Emin ol ki dün ve bugün bu memlekete canını ve malını veren Türk her zaman olduğu gibi geri saflarda bırakılmıştır. Türk köylüsü, olan biten şeyleri hayretle seyrediyor. Ona göre değişen bir şey yoktur. Aşar memurları onun gene bakırını satıyor, jandarma kendisini gene ona besletiyor ve komşu Rum, Ermeni, Arap köyleri okullar açıp, bağlar, bahçeler kurarken o gene Yemen'e, Arnavutluk'a gidiyor. Türk gençleri cephelrde vuruşurken Rum, Ermeni köylerini sık sık ziyaret eden papazlar nereden geldikleri pek meçhul olmayan paraları, kitapları, gazeteleri hatta silâhları dağıtıyor. Onları kim bilir nasıl bir istikbal hareketine hazırlıyorlar… Türk köylüsü okumak için gene medreseye geliyor ve hoca efendiler halka gene cennetin kadayıftan duvarlarını anlatıyorlar. Bizim inkılâp kahramanları her şeyi yaptıklarına inanarak Ermeni dostlarıyla poker oynuyor. Peki, Adana'da ihtilâl çıkaran Ermeni komitecileri, Noradungiyan Efendi'nin, Halaçyan Efendi'nin nesi oluyor? Sisam Adası'nda Türk jandarmasına kurşun atan Rumlar Kozmidi Efendi'nin yabancısı mı? Ya diğerleri… Neyi yazsam ne desem bilemez durumdayım…
Burhan Cahit Morkaya'nın 1933 yılında kaleme almış olduğu bu eseriyle üç Türk gazeteci gencinin hayat hikâyesiyle, Meşrutiyet ile Kurtuluş Savaşı arasında yaşanılanları gözler önüne seriyor. Bu anlatıma bir örnek olması için Türkiye'den Ahmet Rıfkı'nın Paris'te Ahmet Reşit'e yazdığı mektuplardan birkaç satırı buraya alırken, romanı okudukça insanımızın neler yaşandığına hayret edeceksiniz. Ahmet Rıfkı'dan Paris'te Ahmet Reşit'e İstanbul 8/19** Vaziyet pek hoş değil azizim. Her devirde iktidardakilere sokulup kendi menfaatlerini çevirmek isteyenler fırsatlardan istifade ediyorlar. Arada asıl Türk'ün hakkı çiğnenip gidiyor. Her gelen hükümet, var olmayan bir devlet kuvvetine bel bağlayarak asıl beslenmesi ve yetiştirilmesi lâzım olan Türk gençliğini ihmal ediyor. Türklükle alâkası olmayan unsurların pişkin, sokulgan adamları karınca gibi ikbal mevkiine çıkanları çeviriyor. Vatan tehlikeye düştüğü zaman ortada görünmeyen bu adamlar memleketin para getiren nesi varsa onları bulup çıkarıyor ve ceplerini dolduruyorlar. Emin ol ki dün ve bugün bu memlekete canını ve malını veren Türk her zaman olduğu gibi geri saflarda bırakılmıştır. Türk köylüsü, olan biten şeyleri hayretle seyrediyor. Ona göre değişen bir şey yoktur. Aşar memurları onun gene bakırını satıyor, jandarma kendisini gene ona besletiyor ve komşu Rum, Ermeni, Arap köyleri okullar açıp, bağlar, bahçeler kurarken o gene Yemen'e, Arnavutluk'a gidiyor. Türk gençleri cephelrde vuruşurken Rum, Ermeni köylerini sık sık ziyaret eden papazlar nereden geldikleri pek meçhul olmayan paraları, kitapları, gazeteleri hatta silâhları dağıtıyor. Onları kim bilir nasıl bir istikbal hareketine hazırlıyorlar… Türk köylüsü okumak için gene medreseye geliyor ve hoca efendiler halka gene cennetin kadayıftan duvarlarını anlatıyorlar. Bizim inkılâp kahramanları her şeyi yaptıklarına inanarak Ermeni dostlarıyla poker oynuyor. Peki, Adana'da ihtilâl çıkaran Ermeni komitecileri, Noradungiyan Efendi'nin, Halaçyan Efendi'nin nesi oluyor? Sisam Adası'nda Türk jandarmasına kurşun atan Rumlar Kozmidi Efendi'nin yabancısı mı? Ya diğerleri… Neyi yazsam ne desem bilemez durumdayım…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat