Doğu Tıbbı ve Şifanın Kökleri; Bütüncül Bir Anlayışla Kendini Tanıma Özgür Düzgün

Stok Kodu:
9786054908417
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
336
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-04-10
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
350,00TL
217,00TL
Havale/EFT ile: 212,66TL
9786054908417
647344
Doğu Tıbbı ve Şifanın Kökleri; Bütüncül Bir Anlayışla Kendini Tanıma Özgür Düzgün
Doğu Tıbbı ve Şifanın Kökleri; Bütüncül Bir Anlayışla Kendini Tanıma Özgür Düzgün
217.00
Yeryüzünde bulunan her madde ve her şey, elektrik ve manyetik bir etkiye sahiptir. Güneş, volkanlar, bulutlar, bulutların çıkardıkları şimşekler, yıldırımlar, milyonlarca ve hatta milyarlarca yıldan bu yana çevremizi saran doğanın, manyetik alanlarını oluşturmuşlardır. Bunlara uzaydaki ve dünyamızın derinliklerindeki yeraltı ışınlarını da eklemek gerekir. Bütün bunlar bize, her cismin özel bir enerjiye sahip bulunduğunu, her enerjide de elektro manyetik bir özellik bulunduğunu anlatır. Atomların, hücrelerin canlı olarak kalabilmeleri bu ( + ) ile (-) kutupların arasında sürekli bir gidiş gelişin varlığından kaynaklanır. Hastalıkla sağlığın kaynağı, bu bitip tükenmek bilmeyen koşuşturma ve yaşamımızı etkileyen enerjiyi doğurur. Bu enerji kalp ve beyin başta olmak üzere, bütün hayati organlarımızı çalıştırır. Akupunktur, derideki belirli noktaların aracılığıyla aktiviteyi etkileyerek mevcut bozukluğu düzeltebilirse, o zaman, hastalık gider yerine sağlık gelir. Genel olarak insan vücudunda altıncı his adıyla tanıtılmak istenen fonksiyon da aslında elektro manyetik bir duyudan başka bir şey değildir. Manyetizma ise sadece, bir bilgi aktarıcılığıdır. Bu duyu, bilinen beş duyumuzdan çok, bambaşka bir nesnedir. Bunun derlediği bilgiler, bilinçaltında depolanır ve zamanı gelince de tepkisini gösterir. Vücut hücrelerinin, manyetik alanları algılayıp, bunlara özel tepki göstermesinde de özel bir sebep vardır. Enerji dünyası bir süreç içerisindedir. Batılı anlayışın nasıl Einstein'ın tanımladığı ikili bir sistemi varsa, Çin felsefesinde de bunun benzeri Ying ve Yang vardır. Bu ikili sistem sanıldığının tersine, birbirini tamamlar ve hiçbir zaman biri ötekisini kösteklemez ve hatta bilakis destekler. Bunlar tıpkı gece ile gündüzün birbirini izlemesi gibi tutarlı bir yasa gereğidir. Yani aynı gerçeğin iki farklı yüzleridir. Bu iki sistem madde dünyasını ayakta tutar. Doğu tıbbı filozofları "Kokular, renkler ve sesler yankılanır." derler. Akupunktur hem felsefe ve hem de tekniktir. Akupunktur hekimleri hastalara ve hastalıklara yaklaşımları batı hekimliğinden çok farklıdır. örneğin: Akupunktur hekimleri hastanın yüzünü, görünüşünü, gözlerinin ve derisinin rengini, kokusunu ve bütün bedenini çok büyük bir dikkatle incelerler. Batı tıbbı gibi sadece hastanın şikâyeti ile ilgili bölgeleri incelemezler. Mesela bir hastanın dilini adeta milimetrik bir şekilde inceleyerek elde ettiği bulgularla iç organların durumları arasında bir bağlantı kurarlar. Örnek: Alt ve üst göz kapakların şişmesi dalak organındaki nemlilikle, bu kapakların felci ise mide yolu ile ilgilidir. Gözün beyazı kanlanırsa akciğer sebeptir. Akciğerin yönettiği, bağlı olduğu doku deri olduğu için derideki her türlü durum için akciğere uygulama gereklidir. Batı tıbbında bir tek nabız yeri varken doğu tıbbında on iki temel organa uyan on iki tane nabız vardır. Enerjinin aktığı akupunktur çukurlarında enerji ters bir şekle gelmesiyle düğümlenirse, yani denge bozulursa, hastalıklar oluşur. Akupunktur çukurlarından veya noktalarından yapılan girişim bu durumu normale çevirir. Bu halde şifanın kendisidir, akupunktur. Bu nedenledir ki konular gerçek bir akupunktur felsefesi açısından ve bütüncül bir hekim gibi düşünülerek değerlendirilmedikçe ve söylenen prensipler çerçevesinde bir kanıya varılmadıkça akupunktur uygulamalarından gerçek bir kalitede, bütüncül bir şekilde yararlanılamaz. Elinde iğne ile dolaşan kim olursa olsun evrensel yasalardan haberdar olmayanlar bu yolun gerçek erleri olamaz. Hekimliğin hem bilim hem de çok ince bir sanat olduğu hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Akupunkturun hastalıklarda etkili bulunmadığını kabul etmek hatalı bir davranıştır. Bu genelde konu hakkında yeterli bilgi ve hünere sahip olmamaktan ileri gelir. Yani şikâyet olarak görülen hadiselerin meydana gelmesindeki nedenlerin tamamen açıklığa kavuşmamasındandır. Akupunkturda, yaşam enerjisinin bozulmasına neden olan çukurun hangi çukur olduğu, çukurun yeri ve iğne ile buluşacak olan merkezin teşhisi altın değerindedir. Bu kitap size güçlü ve yetenekli olduğunuz yönleriniz ile zayıf olduğunuz yönlerinizi göstermek için yardımcı olabilir. Bu yardım sayesinde sizler güçlü yanlarınızın ne kadar farkında olursanız, yeteneklerinizin ve mutluluğunuzun da sizinle o kadar birlikte olacağını düşünebilirsiniz. Kişinin kendisi olabilmek için kendisini bilmesi, tanıması gerekir. Aslında bizler mutlu olmak için -sağlıklı olmak için gereken şeylere sahibiyiz. Sadece bunları bilmemiz, öğrenmemiz, fark etmemiz gerekir. Öğrenmek fark etmektir.
Yeryüzünde bulunan her madde ve her şey, elektrik ve manyetik bir etkiye sahiptir. Güneş, volkanlar, bulutlar, bulutların çıkardıkları şimşekler, yıldırımlar, milyonlarca ve hatta milyarlarca yıldan bu yana çevremizi saran doğanın, manyetik alanlarını oluşturmuşlardır. Bunlara uzaydaki ve dünyamızın derinliklerindeki yeraltı ışınlarını da eklemek gerekir. Bütün bunlar bize, her cismin özel bir enerjiye sahip bulunduğunu, her enerjide de elektro manyetik bir özellik bulunduğunu anlatır. Atomların, hücrelerin canlı olarak kalabilmeleri bu ( + ) ile (-) kutupların arasında sürekli bir gidiş gelişin varlığından kaynaklanır. Hastalıkla sağlığın kaynağı, bu bitip tükenmek bilmeyen koşuşturma ve yaşamımızı etkileyen enerjiyi doğurur. Bu enerji kalp ve beyin başta olmak üzere, bütün hayati organlarımızı çalıştırır. Akupunktur, derideki belirli noktaların aracılığıyla aktiviteyi etkileyerek mevcut bozukluğu düzeltebilirse, o zaman, hastalık gider yerine sağlık gelir. Genel olarak insan vücudunda altıncı his adıyla tanıtılmak istenen fonksiyon da aslında elektro manyetik bir duyudan başka bir şey değildir. Manyetizma ise sadece, bir bilgi aktarıcılığıdır. Bu duyu, bilinen beş duyumuzdan çok, bambaşka bir nesnedir. Bunun derlediği bilgiler, bilinçaltında depolanır ve zamanı gelince de tepkisini gösterir. Vücut hücrelerinin, manyetik alanları algılayıp, bunlara özel tepki göstermesinde de özel bir sebep vardır. Enerji dünyası bir süreç içerisindedir. Batılı anlayışın nasıl Einstein'ın tanımladığı ikili bir sistemi varsa, Çin felsefesinde de bunun benzeri Ying ve Yang vardır. Bu ikili sistem sanıldığının tersine, birbirini tamamlar ve hiçbir zaman biri ötekisini kösteklemez ve hatta bilakis destekler. Bunlar tıpkı gece ile gündüzün birbirini izlemesi gibi tutarlı bir yasa gereğidir. Yani aynı gerçeğin iki farklı yüzleridir. Bu iki sistem madde dünyasını ayakta tutar. Doğu tıbbı filozofları "Kokular, renkler ve sesler yankılanır." derler. Akupunktur hem felsefe ve hem de tekniktir. Akupunktur hekimleri hastalara ve hastalıklara yaklaşımları batı hekimliğinden çok farklıdır. örneğin: Akupunktur hekimleri hastanın yüzünü, görünüşünü, gözlerinin ve derisinin rengini, kokusunu ve bütün bedenini çok büyük bir dikkatle incelerler. Batı tıbbı gibi sadece hastanın şikâyeti ile ilgili bölgeleri incelemezler. Mesela bir hastanın dilini adeta milimetrik bir şekilde inceleyerek elde ettiği bulgularla iç organların durumları arasında bir bağlantı kurarlar. Örnek: Alt ve üst göz kapakların şişmesi dalak organındaki nemlilikle, bu kapakların felci ise mide yolu ile ilgilidir. Gözün beyazı kanlanırsa akciğer sebeptir. Akciğerin yönettiği, bağlı olduğu doku deri olduğu için derideki her türlü durum için akciğere uygulama gereklidir. Batı tıbbında bir tek nabız yeri varken doğu tıbbında on iki temel organa uyan on iki tane nabız vardır. Enerjinin aktığı akupunktur çukurlarında enerji ters bir şekle gelmesiyle düğümlenirse, yani denge bozulursa, hastalıklar oluşur. Akupunktur çukurlarından veya noktalarından yapılan girişim bu durumu normale çevirir. Bu halde şifanın kendisidir, akupunktur. Bu nedenledir ki konular gerçek bir akupunktur felsefesi açısından ve bütüncül bir hekim gibi düşünülerek değerlendirilmedikçe ve söylenen prensipler çerçevesinde bir kanıya varılmadıkça akupunktur uygulamalarından gerçek bir kalitede, bütüncül bir şekilde yararlanılamaz. Elinde iğne ile dolaşan kim olursa olsun evrensel yasalardan haberdar olmayanlar bu yolun gerçek erleri olamaz. Hekimliğin hem bilim hem de çok ince bir sanat olduğu hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Akupunkturun hastalıklarda etkili bulunmadığını kabul etmek hatalı bir davranıştır. Bu genelde konu hakkında yeterli bilgi ve hünere sahip olmamaktan ileri gelir. Yani şikâyet olarak görülen hadiselerin meydana gelmesindeki nedenlerin tamamen açıklığa kavuşmamasındandır. Akupunkturda, yaşam enerjisinin bozulmasına neden olan çukurun hangi çukur olduğu, çukurun yeri ve iğne ile buluşacak olan merkezin teşhisi altın değerindedir. Bu kitap size güçlü ve yetenekli olduğunuz yönleriniz ile zayıf olduğunuz yönlerinizi göstermek için yardımcı olabilir. Bu yardım sayesinde sizler güçlü yanlarınızın ne kadar farkında olursanız, yeteneklerinizin ve mutluluğunuzun da sizinle o kadar birlikte olacağını düşünebilirsiniz. Kişinin kendisi olabilmek için kendisini bilmesi, tanıması gerekir. Aslında bizler mutlu olmak için -sağlıklı olmak için gereken şeylere sahibiyiz. Sadece bunları bilmemiz, öğrenmemiz, fark etmemiz gerekir. Öğrenmek fark etmektir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat