9786054370689
424343
https://www.sehadetkitap.com/urun/divan-i-hamdi-pendiyye-i-hamdiyye-inceleme-metin
Dîvân-ı Hamdî - Pendiyye-i Hamdiyye; İnceleme - Metin
324.00
Osmanlı Devletindeki Batılılaşma süreci, özellikle Tanzimat'la başlayan hareketlenmeyle gözle görülür hale gelir. Bu tarihten itibaren belli bir ivme kazanan bu harekete paralel olarak geleneğin içinden yazan sanatkârlar da asırların birikimlerini bir tarafa bırakmadan eser üretmeye devam ederler. Bu dönemde meydana getirilen eserlerin yanında, klasik Türk şiirine özgü metinler de varlığını devam ettirir. Burada dikkat çeken husus, sonradan oluşturulmaya çalışılana karşılık, edebi eser ortaya koyan sanatkârın, topluma ait değerlerden kolaylıkla ayrılamayacağı gerçeğidir.
Esasında sanatçı, etrafında olup bitenlere bir şekilde müdâhil olandır. Bunun yanında yaşadığı ortamı farkında olarak ya da olmayarak değiştirme ve yeniden şekle sokma isteğini bir tarafa bırakıp geleneğin takipçisi olan da yine sanatkârdır. Geleneği takip eden sanatkâr, asırlardır var olan ve içine doğduğu sanat anlayışını, aynı zamanda yaşadığı dönemin siyasal, sosyal kazanımlarını, dinî ve ahlâkî değerlerini, uygulamalarını da belli bir aidiyet duygusu içinde eserlerinde yansıtır. Çünkü, sanat eseri insanı anlatır. Hal böyle olunca, sanatkâr toplumda yaşanan değişimin gerçeklerini eserine yansıtmanın yanında, aslında özünden de vazgeçemeyeceğini gösterir. Bu sayede, kendine dair hayalleri, inandıkları sanatkârın eserine yansırken asırlık geleneğin de bir koldan devamlılığı sağlanır.
19. yüzyılda yaşayan Hamdî, Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye adlı eserinde, değişikliğe ve yeniliğe kapı açarak geleneğin devamlılığını sağlayacak nitelikte bir duruş sergilemiştir. Bu bakışla, Tanzimat'la başlayan Batılılaşma istek ve çabasına rağmen, yüzyıl itibariyle klasik Türk şiirinin özelliklerini ve asırlarca süren geleneğin devamlılığını belli bir yönü ile şairin eserinde görme imkânı vardır. Bu devamlılığın içinde de klasik Türk şiiri metinlerinde önemli bir yeri olan ?Dîvân' oluşturma geleneğinin, şair açısından düşünüldüğünde, belli bir özveriyle devam etmesi dikkate değer bir tutumdur. Bu düşünceye uygun metinlerden biri de Dîvân-ı Hamdî'dir.
Dîvân-ı Hamdî, hacimli olmasına rağmen mürettep dîvânlarda yer alan nazım şekillerinin, belli bir düzen içinde eserde yer almadığı görülür. Eser, murabba nazım şekliyle yazılmış bir münâcâtla başlar. Şair, alışılan ?dîvân' tanımı dışında, kendine özgü düzenle eserini oluşturur. Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye'nin kendine has bir diğer özelliği, eser, alfabetik sıraya göre tertip edilirken, ?münâcât"lardan oluşan gazellerin dîvânda daha çok yer alması ve eserin neredeyse tamamen nasihat üslûbu üzerine kurulmuş olmasıdır.
Hamdî'nin eseri Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye, Ankara Millî Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu 06 Mil Yz A 4291 arşiv numarasına kayıtlıdır. Eserin istinsah tarihi, adı geçen kütüphanede Hicrî (Miladî) 1254 (1838) olarak gösterilmekdir.[1] Fakat, metin incelemesi sonunda edinilen bilgiye göre bu tarihte bir yanlışlık olduğu aşikârdır. Bahsedilen kütüphanede eser, 234 nolu dvd kaydı ile gösterilmektedir. Hamdî'nin eserinin yapılan araştırmaya göre, tek nüshası tespit edilebilmiştir. İncelemeye alınan nüshadaki sayfa numaralarında bir eksiklik bulunmamakta ve sayfa numaraları birbiri ile uyuşmaktadır. Dîvân'daki sayfalarda yer alan satır sayıları giriş ve son sayfa dâhil olmak üzere 19'ar satırdır. Bazı sayfalardaki başlıklar satır sayısını artırabilmektedir. Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye'nin hemen hemen tamamında ayet ve hadisler geçmektedir. Çalışmada, bu ayet ve hadisler italik olarak gösterilmiştir.
Eser, baştan itibaren alfabetik bir düzen içine oluşturulsa da, müellifin bu harflendirmeyi göstermede pek dikkat etmediği görülmektedir. Hamdî'nin eserde (?) -b ile yazmaya başladığı şiirlerine kadar, münâcât türüne daha çok yer verdiği görülür. Bu harflendirmeden önce şairin (?) elifle ilgili bir adlandırma yapmadığı görülür. Harflendirmeye dair ilk ifade şeklinde olup diğer adlandırmalar da aynı usûlle yapılmıştır. Eserde bazı münâcâtlar da usulünde yapılan harflendirmelerle verilmiştir. Ayrıca çoğu harf değişiklikleri geçişleri doğrudan yapılmadan metin oluşturulduğu için, çalışmada, bu yazma sistemine göre eserin genel düzenini bozmamak ve karışıklığı gidermek adına, harf değişiminin en belirgin olduğu kısımlarda, harf adlandırılmaları gösterilmiştir. Çalışmada harflere ait bu geçişler [ ] içinde gösterilmiştir.
Pendiyye-i Hamdiyye'de şair nazım şekilleri başta olmak üzere çok fazla başlık kullanmazken, birkaç metinde de mahlasa yer vermeden başka bir şiire geçiş yapılmıştır. Çalışmada bu değişimler, varsa mahlasa, vezin farklılığına ya da eserde özellikle şiirlerin son beyitlerinin kırmızı mürekkeple yazılmış olması dikkate alınarak numaralandırma yapılmıştır. Müellif, (ve) bağlacını (?) ile göstermediği bütün metin boyunca (?) ile, özellikle gösterdiği için, bunu eserin bir özelliği sayarak çalışmada da bu yazma usûlüne uyulmuştur. Bunun yanında, şair eserinde, neredeyse, bütün terkipli kelimeleri, kullandığı ifadeyle birleştirip (?) ile göstermiştir. Anlam karışıklığına sebep olmamak için çalışmada bu ifadeler terkiple ayrılarak ifade edilmiştir. Metinde müellifin kelimelere getirdiği eklerdeki ünlüler dikkate alınmış ve özellikle -dır, -dir, -dur, -dür'ün yazılışında bir birlik olmadığı için bu ek, metinde özellikle gösterilmediyse, çalışmada düzlük- yuvarlaklık uyumuna göre yazılmıştır.
Çalışmada aruz vezni ile yazılan şiirlerin vezni, şiirlerin üst kısımda gösterilmiştir. Bazı şiirler, aruz vezni açısından, çok fazla hatalı olduğu için vezin gösterilmemiştir. Ayrıca eserde rastlanan eksik, yanlış kelime yazılışları, vezne, kafiyeye ve yazarın o kelimeyi kullanmadaki genel söyleyişine riayet edilerek düzeltmeler yapılmıştır. Bu düzeltmeler metinde parantez içinde ya da dipnotta gösterilmiştir. Ayrıca eserdeki bazı kelimelerin yazımında bir anlam karmaşasına yol açmıyorsa, müellifin yazma usûlü takip edilmiştir.
Osmanlı Devletindeki Batılılaşma süreci, özellikle Tanzimat'la başlayan hareketlenmeyle gözle görülür hale gelir. Bu tarihten itibaren belli bir ivme kazanan bu harekete paralel olarak geleneğin içinden yazan sanatkârlar da asırların birikimlerini bir tarafa bırakmadan eser üretmeye devam ederler. Bu dönemde meydana getirilen eserlerin yanında, klasik Türk şiirine özgü metinler de varlığını devam ettirir. Burada dikkat çeken husus, sonradan oluşturulmaya çalışılana karşılık, edebi eser ortaya koyan sanatkârın, topluma ait değerlerden kolaylıkla ayrılamayacağı gerçeğidir.
Esasında sanatçı, etrafında olup bitenlere bir şekilde müdâhil olandır. Bunun yanında yaşadığı ortamı farkında olarak ya da olmayarak değiştirme ve yeniden şekle sokma isteğini bir tarafa bırakıp geleneğin takipçisi olan da yine sanatkârdır. Geleneği takip eden sanatkâr, asırlardır var olan ve içine doğduğu sanat anlayışını, aynı zamanda yaşadığı dönemin siyasal, sosyal kazanımlarını, dinî ve ahlâkî değerlerini, uygulamalarını da belli bir aidiyet duygusu içinde eserlerinde yansıtır. Çünkü, sanat eseri insanı anlatır. Hal böyle olunca, sanatkâr toplumda yaşanan değişimin gerçeklerini eserine yansıtmanın yanında, aslında özünden de vazgeçemeyeceğini gösterir. Bu sayede, kendine dair hayalleri, inandıkları sanatkârın eserine yansırken asırlık geleneğin de bir koldan devamlılığı sağlanır.
19. yüzyılda yaşayan Hamdî, Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye adlı eserinde, değişikliğe ve yeniliğe kapı açarak geleneğin devamlılığını sağlayacak nitelikte bir duruş sergilemiştir. Bu bakışla, Tanzimat'la başlayan Batılılaşma istek ve çabasına rağmen, yüzyıl itibariyle klasik Türk şiirinin özelliklerini ve asırlarca süren geleneğin devamlılığını belli bir yönü ile şairin eserinde görme imkânı vardır. Bu devamlılığın içinde de klasik Türk şiiri metinlerinde önemli bir yeri olan ?Dîvân' oluşturma geleneğinin, şair açısından düşünüldüğünde, belli bir özveriyle devam etmesi dikkate değer bir tutumdur. Bu düşünceye uygun metinlerden biri de Dîvân-ı Hamdî'dir.
Dîvân-ı Hamdî, hacimli olmasına rağmen mürettep dîvânlarda yer alan nazım şekillerinin, belli bir düzen içinde eserde yer almadığı görülür. Eser, murabba nazım şekliyle yazılmış bir münâcâtla başlar. Şair, alışılan ?dîvân' tanımı dışında, kendine özgü düzenle eserini oluşturur. Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye'nin kendine has bir diğer özelliği, eser, alfabetik sıraya göre tertip edilirken, ?münâcât"lardan oluşan gazellerin dîvânda daha çok yer alması ve eserin neredeyse tamamen nasihat üslûbu üzerine kurulmuş olmasıdır.
Hamdî'nin eseri Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye, Ankara Millî Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu 06 Mil Yz A 4291 arşiv numarasına kayıtlıdır. Eserin istinsah tarihi, adı geçen kütüphanede Hicrî (Miladî) 1254 (1838) olarak gösterilmekdir.[1] Fakat, metin incelemesi sonunda edinilen bilgiye göre bu tarihte bir yanlışlık olduğu aşikârdır. Bahsedilen kütüphanede eser, 234 nolu dvd kaydı ile gösterilmektedir. Hamdî'nin eserinin yapılan araştırmaya göre, tek nüshası tespit edilebilmiştir. İncelemeye alınan nüshadaki sayfa numaralarında bir eksiklik bulunmamakta ve sayfa numaraları birbiri ile uyuşmaktadır. Dîvân'daki sayfalarda yer alan satır sayıları giriş ve son sayfa dâhil olmak üzere 19'ar satırdır. Bazı sayfalardaki başlıklar satır sayısını artırabilmektedir. Dîvân-ı Hamdî-Pendiyye-i Hamdiyye'nin hemen hemen tamamında ayet ve hadisler geçmektedir. Çalışmada, bu ayet ve hadisler italik olarak gösterilmiştir.
Eser, baştan itibaren alfabetik bir düzen içine oluşturulsa da, müellifin bu harflendirmeyi göstermede pek dikkat etmediği görülmektedir. Hamdî'nin eserde (?) -b ile yazmaya başladığı şiirlerine kadar, münâcât türüne daha çok yer verdiği görülür. Bu harflendirmeden önce şairin (?) elifle ilgili bir adlandırma yapmadığı görülür. Harflendirmeye dair ilk ifade şeklinde olup diğer adlandırmalar da aynı usûlle yapılmıştır. Eserde bazı münâcâtlar da usulünde yapılan harflendirmelerle verilmiştir. Ayrıca çoğu harf değişiklikleri geçişleri doğrudan yapılmadan metin oluşturulduğu için, çalışmada, bu yazma sistemine göre eserin genel düzenini bozmamak ve karışıklığı gidermek adına, harf değişiminin en belirgin olduğu kısımlarda, harf adlandırılmaları gösterilmiştir. Çalışmada harflere ait bu geçişler [ ] içinde gösterilmiştir.
Pendiyye-i Hamdiyye'de şair nazım şekilleri başta olmak üzere çok fazla başlık kullanmazken, birkaç metinde de mahlasa yer vermeden başka bir şiire geçiş yapılmıştır. Çalışmada bu değişimler, varsa mahlasa, vezin farklılığına ya da eserde özellikle şiirlerin son beyitlerinin kırmızı mürekkeple yazılmış olması dikkate alınarak numaralandırma yapılmıştır. Müellif, (ve) bağlacını (?) ile göstermediği bütün metin boyunca (?) ile, özellikle gösterdiği için, bunu eserin bir özelliği sayarak çalışmada da bu yazma usûlüne uyulmuştur. Bunun yanında, şair eserinde, neredeyse, bütün terkipli kelimeleri, kullandığı ifadeyle birleştirip (?) ile göstermiştir. Anlam karışıklığına sebep olmamak için çalışmada bu ifadeler terkiple ayrılarak ifade edilmiştir. Metinde müellifin kelimelere getirdiği eklerdeki ünlüler dikkate alınmış ve özellikle -dır, -dir, -dur, -dür'ün yazılışında bir birlik olmadığı için bu ek, metinde özellikle gösterilmediyse, çalışmada düzlük- yuvarlaklık uyumuna göre yazılmıştır.
Çalışmada aruz vezni ile yazılan şiirlerin vezni, şiirlerin üst kısımda gösterilmiştir. Bazı şiirler, aruz vezni açısından, çok fazla hatalı olduğu için vezin gösterilmemiştir. Ayrıca eserde rastlanan eksik, yanlış kelime yazılışları, vezne, kafiyeye ve yazarın o kelimeyi kullanmadaki genel söyleyişine riayet edilerek düzeltmeler yapılmıştır. Bu düzeltmeler metinde parantez içinde ya da dipnotta gösterilmiştir. Ayrıca eserdeki bazı kelimelerin yazımında bir anlam karmaşasına yol açmıyorsa, müellifin yazma usûlü takip edilmiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.