Dilimin Kök Hücresi;Yitik Dünya

Stok Kodu:
9786057819819
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
388
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-06-16
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%40 indirimli
225,00TL
135,00TL
Havale/EFT ile: 121,50TL
9786057819819
527346
Dilimin Kök Hücresi;Yitik Dünya
Dilimin Kök Hücresi;Yitik Dünya
135.00

Okula varınca ilk işim öğretmenimi ziyaret etmek oldu. Tam annemin dediği şekilde, “Öğretmenim,” dedim, “babama gölükle kuşluk götüreceğim, son derste bana izin verir misin?” Hiçbir şey anlamamış olacak ki, “Ney lan, neyle ne götüreceksiiin?!” dedi. Çok şaşırmıştım; kulaklarım uğuldamaya başladı. “Bir daha söyle bakayım.” Aynı cümleyi bir daha tekrar ettim. O hâlâ hiçbir şey anlamamış olacak ki orada, ayakta, bir kitap ya da dosyayı incelemekte olan Sezai öğretmene, “Yahu, Sezai, gelsene!” diye seslendi, “Ne diyor bu çocuk? Bir dinlesene!” Aynı cümleyi bir de ona tekrar ettim. Katıla katıla güldüler. Sanırım, “gölük” kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyor olacaklar ki ikisi de ısrarla gölüğün ne olduğunu sordular. Sonunda söylemek zorunda kaldım; “Şey, eşek, öğretmenim! . . .” Öğretmenim; “Allah Allah, daha neler duyacağız! . . .” diyerek, olanlara Sezai öğretmeni de ortak eden bir dille söylenip duruyordu. Ben hâlâ bekliyordum. Öğretmenim; “Git oğlum,” dedi, “neyle ne götüreceksen git, götür!” Orasını iyi hatırlayamıyorum; ama herhalde terin suyun içinde kalmıştım. Neyse, sonunda öğretmenimden izni kopardım.

Okula varınca ilk işim öğretmenimi ziyaret etmek oldu. Tam annemin dediği şekilde, “Öğretmenim,” dedim, “babama gölükle kuşluk götüreceğim, son derste bana izin verir misin?” Hiçbir şey anlamamış olacak ki, “Ney lan, neyle ne götüreceksiiin?!” dedi. Çok şaşırmıştım; kulaklarım uğuldamaya başladı. “Bir daha söyle bakayım.” Aynı cümleyi bir daha tekrar ettim. O hâlâ hiçbir şey anlamamış olacak ki orada, ayakta, bir kitap ya da dosyayı incelemekte olan Sezai öğretmene, “Yahu, Sezai, gelsene!” diye seslendi, “Ne diyor bu çocuk? Bir dinlesene!” Aynı cümleyi bir de ona tekrar ettim. Katıla katıla güldüler. Sanırım, “gölük” kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyor olacaklar ki ikisi de ısrarla gölüğün ne olduğunu sordular. Sonunda söylemek zorunda kaldım; “Şey, eşek, öğretmenim! . . .” Öğretmenim; “Allah Allah, daha neler duyacağız! . . .” diyerek, olanlara Sezai öğretmeni de ortak eden bir dille söylenip duruyordu. Ben hâlâ bekliyordum. Öğretmenim; “Git oğlum,” dedi, “neyle ne götüreceksen git, götür!” Orasını iyi hatırlayamıyorum; ama herhalde terin suyun içinde kalmıştım. Neyse, sonunda öğretmenimden izni kopardım.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat