Dilhun

Stok Kodu:
9789758833979
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
264
Basım Yeri:
İSTANBUL
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-07-05
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
220,00TL
202,40TL
Havale/EFT ile: 198,35TL
9789758833979
564930
Dilhun
Dilhun
202.40
Çok usandım, çok... Sakıntı, sıkıntıya yeni kapılar açarken ben hala nerede olduğumu dahi bilemiyor, aklımın keskin hamleleriyle çarpışan o tuhaf hislerle bocalıyorum; Allah'ım! niçin bu yaşıma gelmiş olmama rağmen hala istenmediğimi hissedebilmeme izin veriyorsun? Görüyorsun değil mi? Hayatla olan tüm kavgalarım bir insanın tutunabilmesi için gerekli mutluluklardan başka bir şey değil... Yoksa bu da mı çok görülüyor? Bak! Bunu korkmadan itiraf edebiliyorum. Ah ah! Bir şeyi çok iyi anlıyorum ki ailemin duygu sağanağının ne yazık ki başarısız bir örneğiydim. Gerçi birbirimize böylesine yabancılık çekmek, benim açımdan da çok azap verici ama bunları unutulabileceğim anlamına gelmez! Her ne yaparsam yapayım küçümsenme, beğenilmeme, en nihayetintde anlaşılmama korkusu o kadar ağır basıyor ki kahroluyorum. Ömrünün acı-tatlı neyi varsa zihninden hızla geçip gözlerinin önüne dökülmüştü. Kendini öylesine sefil, öylesine önemsiz bulmuştu ki buna rağmen şu an hayata daha farklı bir boyuttan bakabiliyor, her saniye kaçınılmaz sona yaklaştığını hissedebiliyordu. Düşünceler zinciri öylesine karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale gelmişti ki göğsündeki o baskı giderek fazlalaşmış, soluk alışveriş sayısı neredeyse yarıya kadar inmişti. Zaman ilerledikçe ölümün kıyısına kadar geldiğini hisseder olmuştu. Ümidi her şeyden kesilmiş, acıların sona erdiği kurutuluş anına çok az kaldığının hesabını dahi yapabilmişti; “Bu hali daha önceleri de yaşadım ama bugünkü daha farklı. Rabbime şükürler olsun ki refah kapısına nihayet gelebildim.” dedikten sonra ellerini havaya kaldırıp kendi nefsine hitap ederek; “ey yolunu bulup da varmak istediği yere bir türlü ulaşamayan adam... Güle güle... Ha! Üzülme sakın! Zaten sen bir hiç değil miydin?” dedi.
Çok usandım, çok... Sakıntı, sıkıntıya yeni kapılar açarken ben hala nerede olduğumu dahi bilemiyor, aklımın keskin hamleleriyle çarpışan o tuhaf hislerle bocalıyorum; Allah'ım! niçin bu yaşıma gelmiş olmama rağmen hala istenmediğimi hissedebilmeme izin veriyorsun? Görüyorsun değil mi? Hayatla olan tüm kavgalarım bir insanın tutunabilmesi için gerekli mutluluklardan başka bir şey değil... Yoksa bu da mı çok görülüyor? Bak! Bunu korkmadan itiraf edebiliyorum. Ah ah! Bir şeyi çok iyi anlıyorum ki ailemin duygu sağanağının ne yazık ki başarısız bir örneğiydim. Gerçi birbirimize böylesine yabancılık çekmek, benim açımdan da çok azap verici ama bunları unutulabileceğim anlamına gelmez! Her ne yaparsam yapayım küçümsenme, beğenilmeme, en nihayetintde anlaşılmama korkusu o kadar ağır basıyor ki kahroluyorum. Ömrünün acı-tatlı neyi varsa zihninden hızla geçip gözlerinin önüne dökülmüştü. Kendini öylesine sefil, öylesine önemsiz bulmuştu ki buna rağmen şu an hayata daha farklı bir boyuttan bakabiliyor, her saniye kaçınılmaz sona yaklaştığını hissedebiliyordu. Düşünceler zinciri öylesine karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale gelmişti ki göğsündeki o baskı giderek fazlalaşmış, soluk alışveriş sayısı neredeyse yarıya kadar inmişti. Zaman ilerledikçe ölümün kıyısına kadar geldiğini hisseder olmuştu. Ümidi her şeyden kesilmiş, acıların sona erdiği kurutuluş anına çok az kaldığının hesabını dahi yapabilmişti; “Bu hali daha önceleri de yaşadım ama bugünkü daha farklı. Rabbime şükürler olsun ki refah kapısına nihayet gelebildim.” dedikten sonra ellerini havaya kaldırıp kendi nefsine hitap ederek; “ey yolunu bulup da varmak istediği yere bir türlü ulaşamayan adam... Güle güle... Ha! Üzülme sakın! Zaten sen bir hiç değil miydin?” dedi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat