9786052315699
506353
https://www.sehadetkitap.com/urun/cografya-ogretmeninin-ceketi
Coğrafya Öğretmeninin Ceketi
59.80
Cavit Zeynallı, kalemindeki doğallık ve içtenliği tüm öykülerine yansıtan, güçlü betimlemeleriyle
karakterleri ve manzaraları gözünüzün önünde canlandıran yetenekli bir yazar.
Zeynallı'nın öykülerinde, Azerbaycan'daki yaşam tarzı ve kişi profillerinin Anadolu'yla ne kadar
benzerlik gösterdiğine; endişelerin, sevinçlerin, hüzünlerin ve en önemlisi Türk kültürünün coğrafya
ayrımına rağmen ne çok benzeştiğine tanık olacaksınız.
Ağacı iri gövdeli, çalı çırpısı yaşam sevdalı ırmak; akıp gidiyor, kıvrılıp uzanıyor sonbahar sisinde
kaybolup görünen obalara. Irmak yatağına sığınan köy ufak, mini minnacık. Köyün aşağısında ev; çatısı
sarkık, boyu alçak, gözü korkak. Evde sadece dört kişi: bir adam, bir kadın; iki çocuk - biri oğlan, biri kız-.
Ben o adamdan, o kadından, o köpek yavruları gibi sevimli çocuklardan bahsetmek istiyorum.
İbrahim hoca eve düşünceli gelmişti. Kaygılıydı. Sanki gürültü patırtıyla içeri girip Murat'ı kızdıran,
Meryem'in örgülerini çekiştiren her zamanki o adam ırmağın ötesinde kalmıştı. Sonbahar balçığına batan
ayakkabıları da bizim köy öğretmeninin kederine ortak; dikkatle baksan, bir çift ezik pabuç basamağın
önünde baş başa verip dertleniyor.
Cavit Zeynallı, kalemindeki doğallık ve içtenliği tüm öykülerine yansıtan, güçlü betimlemeleriyle
karakterleri ve manzaraları gözünüzün önünde canlandıran yetenekli bir yazar.
Zeynallı'nın öykülerinde, Azerbaycan'daki yaşam tarzı ve kişi profillerinin Anadolu'yla ne kadar
benzerlik gösterdiğine; endişelerin, sevinçlerin, hüzünlerin ve en önemlisi Türk kültürünün coğrafya
ayrımına rağmen ne çok benzeştiğine tanık olacaksınız.
Ağacı iri gövdeli, çalı çırpısı yaşam sevdalı ırmak; akıp gidiyor, kıvrılıp uzanıyor sonbahar sisinde
kaybolup görünen obalara. Irmak yatağına sığınan köy ufak, mini minnacık. Köyün aşağısında ev; çatısı
sarkık, boyu alçak, gözü korkak. Evde sadece dört kişi: bir adam, bir kadın; iki çocuk - biri oğlan, biri kız-.
Ben o adamdan, o kadından, o köpek yavruları gibi sevimli çocuklardan bahsetmek istiyorum.
İbrahim hoca eve düşünceli gelmişti. Kaygılıydı. Sanki gürültü patırtıyla içeri girip Murat'ı kızdıran,
Meryem'in örgülerini çekiştiren her zamanki o adam ırmağın ötesinde kalmıştı. Sonbahar balçığına batan
ayakkabıları da bizim köy öğretmeninin kederine ortak; dikkatle baksan, bir çift ezik pabuç basamağın
önünde baş başa verip dertleniyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.