Cinsiyetlendirilmiş Bedenler ;Judith Butler’ı Anlamak

Stok Kodu:
9786258242386
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
224
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-02-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
198,00TL
122,76TL
Havale/EFT ile: 110,48TL
Aynı gün kargo
9786258242386
591272
Cinsiyetlendirilmiş Bedenler ;Judith Butler’ı Anlamak
Cinsiyetlendirilmiş Bedenler ;Judith Butler’ı Anlamak
122.76
Cinsiyetler gerçekten biyolojik, fizyolojik, ‘doğal' şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak yazılan, kültürel üretimin ve toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ilişkilerin meyvesi midir? Doğumhane önünde (veya nadiren de olsa içinde) bekleyen yakınları ve hemşirenin muştusunu hayal edin: “Kız/erkek oldu!” Bu söz aslında bir gerçeğin ifadesi değil, ‘kızlaşma/erkekleşme' (yani cinsiyetlendirme) sürecini başlatan bir edimdir. Böylece erkek ve kadın arasında algılanan ve aşılanan farklılıklara dayanan süreç başlamış olur. Kısacası beden, söylemsel olarak inşa edilen bir anlamlandırma pratiği değil midir? Bu kitap, Butler'ın görüşlerini kuramsal ve felsefi açıdan belirli bir bağlama yerleştirir. Yazar bizlere Butler düşüncesinin evrimini hayranlık verici bir üslupla sunar: Hegelci kökenlerinden başlayarak, Freud ve Lacan'ın psikanalizine, Austin'in söz edimleri kuramına neler borçlu olduğunu ele alır. Kojève, Hyppolite, Althusser, Sartre, Foucault ve Derrida okumalarını, bunların teorisinin oluşumdaki etkisini ve bu düşünürlerle hesaplaşmasını ortaya koyar. Kısacası fenomenolojiden ‘kadınlık' durumuna kadar Butler düşüncesinin izini sürer. Butler'ın Simone de Beauvoir okuması, Nussbaum ve Fraser'ın kendisine yönelttiği eleştiriler de yine kısaca bu kitapta ele alınan konulardır. Politik felsefe, dil ve psikanalizin, teorisinin oluşumundaki yerinin yanında, özne, performatiflik, kimlik ve öteki kavramlarının eleştirel bir bakışla ele alındığı bu eser, Butler düşüncesine ve kuir teoriye giriş niteliğindedir.
Cinsiyetler gerçekten biyolojik, fizyolojik, ‘doğal' şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak yazılan, kültürel üretimin ve toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ilişkilerin meyvesi midir? Doğumhane önünde (veya nadiren de olsa içinde) bekleyen yakınları ve hemşirenin muştusunu hayal edin: “Kız/erkek oldu!” Bu söz aslında bir gerçeğin ifadesi değil, ‘kızlaşma/erkekleşme' (yani cinsiyetlendirme) sürecini başlatan bir edimdir. Böylece erkek ve kadın arasında algılanan ve aşılanan farklılıklara dayanan süreç başlamış olur. Kısacası beden, söylemsel olarak inşa edilen bir anlamlandırma pratiği değil midir? Bu kitap, Butler'ın görüşlerini kuramsal ve felsefi açıdan belirli bir bağlama yerleştirir. Yazar bizlere Butler düşüncesinin evrimini hayranlık verici bir üslupla sunar: Hegelci kökenlerinden başlayarak, Freud ve Lacan'ın psikanalizine, Austin'in söz edimleri kuramına neler borçlu olduğunu ele alır. Kojève, Hyppolite, Althusser, Sartre, Foucault ve Derrida okumalarını, bunların teorisinin oluşumdaki etkisini ve bu düşünürlerle hesaplaşmasını ortaya koyar. Kısacası fenomenolojiden ‘kadınlık' durumuna kadar Butler düşüncesinin izini sürer. Butler'ın Simone de Beauvoir okuması, Nussbaum ve Fraser'ın kendisine yönelttiği eleştiriler de yine kısaca bu kitapta ele alınan konulardır. Politik felsefe, dil ve psikanalizin, teorisinin oluşumundaki yerinin yanında, özne, performatiflik, kimlik ve öteki kavramlarının eleştirel bir bakışla ele alındığı bu eser, Butler düşüncesine ve kuir teoriye giriş niteliğindedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat