9789753631419
365096
https://www.sehadetkitap.com/urun/canterbury-hikayeleri
Canterbury Hikâyeleri
288.00
İngiliz yazarlarının "bizim Homeros'umuz", "bizim Goethe'miz" sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer (1342/43-1400), Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerindendin. Chaucer'in önemi büyük ölçüde, John Gower gibi çağdaşları hem Latince ve Fransızca hem de İngilizce yazarlarken, yapıtlarında sadece İngilizceyi kullanmış olmasından kaynaklanır. Chaucer, bu özellikliğiyle "İngiliz" edebiyatının "babası" kabul edilmektedir.
Chaucer'ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikayeleri, neredeyse bütün çağların en yaygın edebi formu olan "bir çerçeve öykü içinde öyküler dizisi" örneğine uygun olarak tasarlanmıştır.
Raymond Roussel (1877-1933) çağdaş Fransız yazınının büyük öncüleri arasında sayılır. Gerçeküstücüler, yazının ve gerçeğin sınırlarında bir iç deneyimin ürünü olan şiirlerini ve düzyazılarını göklere çıkarırlar. Breton onu "Lautreamont'la birlikte tüm çağların en büyük büyücüsü" olarak niteler; Dali, bir yangından tek bir kitabı kurtarması gerekse, bu kitabın onun tek romanı "Locus Solus" olacağını söyler, Leins de ülküsel bir yolcu olarak görür onu. Ama Roussel hayranları gerçeküstücülerle sınırlı değildir. Yüzyılımızın büyük düşünürlerinden Michel Foucault onun üzerine koca bir kitap yazar. "Yeni Roman"ın iki önemli öncüsü, Alain Robbe-Grillet ve Mİchel Butor onu büyük bir yazı ve kurgu ustası sayarlar, çünkü, "Locus Solus"un da tanıklık ettiği gibi, Raymond Roussel imgelemin sınırlarını öncelikle ayrıntılarda zorlar.
Tadımlık
Canterbury Hikâyeleri Kitabı burada başlıyor. Nisan tatlı yağmurlarıyla gelip Kırınca Marttan kalan kurağı ve delip Toprağı köklere işleyince kudretiyle, Çiçekler açtıran bereketli şerbetiyle Yıkayınca en ince damarları, Zephirus da dolaşarak kırları, bayırları Soluyunca can katan ılık, Tatlı nefesini körpecik Filizlere, toy güneş yarı edince Koç burcundaki devrini, bütün gece Uyumayıp börtü böcek Şarkılar söyleyince (tabiat dürtükleyerek Uyanık tutar onları) işte o dem, Hacca gitmeye büyük bir özlem Duyar insanlar. Eski hacılarsa Değişik memleketler, uzak kıyılarda varsa Azizler, kutsal bilinen yerler, Oraları görmeye niyetlenirler. İşte bu Azizlerden çok özel biri de Bir din şehidiydi İngiltere'de Canterbury'de. Kim dara düşerse ona yardım ederdi, Kıyı bucaktan herkes kalkıp ona giderdi.
İngiliz yazarlarının "bizim Homeros'umuz", "bizim Goethe'miz" sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer (1342/43-1400), Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerindendin. Chaucer'in önemi büyük ölçüde, John Gower gibi çağdaşları hem Latince ve Fransızca hem de İngilizce yazarlarken, yapıtlarında sadece İngilizceyi kullanmış olmasından kaynaklanır. Chaucer, bu özellikliğiyle "İngiliz" edebiyatının "babası" kabul edilmektedir.
Chaucer'ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikayeleri, neredeyse bütün çağların en yaygın edebi formu olan "bir çerçeve öykü içinde öyküler dizisi" örneğine uygun olarak tasarlanmıştır.
Raymond Roussel (1877-1933) çağdaş Fransız yazınının büyük öncüleri arasında sayılır. Gerçeküstücüler, yazının ve gerçeğin sınırlarında bir iç deneyimin ürünü olan şiirlerini ve düzyazılarını göklere çıkarırlar. Breton onu "Lautreamont'la birlikte tüm çağların en büyük büyücüsü" olarak niteler; Dali, bir yangından tek bir kitabı kurtarması gerekse, bu kitabın onun tek romanı "Locus Solus" olacağını söyler, Leins de ülküsel bir yolcu olarak görür onu. Ama Roussel hayranları gerçeküstücülerle sınırlı değildir. Yüzyılımızın büyük düşünürlerinden Michel Foucault onun üzerine koca bir kitap yazar. "Yeni Roman"ın iki önemli öncüsü, Alain Robbe-Grillet ve Mİchel Butor onu büyük bir yazı ve kurgu ustası sayarlar, çünkü, "Locus Solus"un da tanıklık ettiği gibi, Raymond Roussel imgelemin sınırlarını öncelikle ayrıntılarda zorlar.
Tadımlık
Canterbury Hikâyeleri Kitabı burada başlıyor. Nisan tatlı yağmurlarıyla gelip Kırınca Marttan kalan kurağı ve delip Toprağı köklere işleyince kudretiyle, Çiçekler açtıran bereketli şerbetiyle Yıkayınca en ince damarları, Zephirus da dolaşarak kırları, bayırları Soluyunca can katan ılık, Tatlı nefesini körpecik Filizlere, toy güneş yarı edince Koç burcundaki devrini, bütün gece Uyumayıp börtü böcek Şarkılar söyleyince (tabiat dürtükleyerek Uyanık tutar onları) işte o dem, Hacca gitmeye büyük bir özlem Duyar insanlar. Eski hacılarsa Değişik memleketler, uzak kıyılarda varsa Azizler, kutsal bilinen yerler, Oraları görmeye niyetlenirler. İşte bu Azizlerden çok özel biri de Bir din şehidiydi İngiltere'de Canterbury'de. Kim dara düşerse ona yardım ederdi, Kıyı bucaktan herkes kalkıp ona giderdi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.