Dünyanın herhangi bir yerinde bir genç markalı cep telefonuna sahip olduğu için gülümsüyor; başka bir yerde bir genç kız yeni aldığı markalı kıyafetinin keyfinde, arkadaşlarının arasında ve şık; bir kadın lüks marka çantasıyla geziyor, insanların gözü onda ve çantasının üzerinde belki; iyi giyimli bir adam giyimi gibi iyi markalı bir araba kullanıyor, kendinden emin. Bir çocuk az evvel, televizyonda gördüğü bir oyuncuğu tutturdu, ağlayıp annesini çekiştiriyor. Kız, telefonlu genç, çantalı kadın, arabadaki adam ellerinde cep telefonu, belki şu an belki birazdan “paylaşım yapacak”... Şu an dünyada sosyal medya hesaplarından milyonlarca fotoğraf, video paylaşılıyor, -görünen o ki- sonsuza kadar da paylaşılacak. Dünyanın pek çok yerinde, birçok ülkede bu manzara aynı anda yaşanıyor. İnsanlar, davranışlar, yaşam tarzları, nesneye yüklenen anlamlar değişiyor, istekler ve ihtiyaçlar birbirine karışıyor, karıştırılıyor. Ortada “seçenek”ler var fakat “seçenek”leri kim üretiyor?.. Nasıl her yerdeyken bu kadar benzeşebiliyor dünyanın dört köşesinde insan ve hayat? Üstelik kendi farklılıklarına rağmen. Bu tablonun şekillenmesindeki en etkin güç kim desek, cevap: Küresel işletmeler ve markalar. Sistemin içinde çocuktan gence, orta yaşlıdan yaşlıya bireyler tüketici ve müşteriye dönüşüyor ve bu süreçte pazarlama iletişimi oldukça kilit bir önem taşıyor. Pazarlama iletişiminin gücünü en etkin şekilde kullanabilmek, sistemli uygulayabilmek için ise bütünleşik pazarlama iletişimi çok önemli bir kavram. Bunlarsız nesnelere, hizmetlere duygu, anlam, imaj, konum vb. yüklemek, bir markadan bahsetmek neredeyse imkansız. Kitap BrandZ, Interbrand, Deloitte gibi markalar hakkında küresel çapta ciddi listeler oluşturan yapıların listelerinden seçilen bazı markalara odaklanıyor. Bütünleşik pazarlama iletişiminin bir unsurunu bir küresel marka nasıl kullanıyor sorusu kitabın temel bakış açısını veriyor.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir genç markalı cep telefonuna sahip olduğu için gülümsüyor; başka bir yerde bir genç kız yeni aldığı markalı kıyafetinin keyfinde, arkadaşlarının arasında ve şık; bir kadın lüks marka çantasıyla geziyor, insanların gözü onda ve çantasının üzerinde belki; iyi giyimli bir adam giyimi gibi iyi markalı bir araba kullanıyor, kendinden emin. Bir çocuk az evvel, televizyonda gördüğü bir oyuncuğu tutturdu, ağlayıp annesini çekiştiriyor. Kız, telefonlu genç, çantalı kadın, arabadaki adam ellerinde cep telefonu, belki şu an belki birazdan “paylaşım yapacak”... Şu an dünyada sosyal medya hesaplarından milyonlarca fotoğraf, video paylaşılıyor, -görünen o ki- sonsuza kadar da paylaşılacak. Dünyanın pek çok yerinde, birçok ülkede bu manzara aynı anda yaşanıyor. İnsanlar, davranışlar, yaşam tarzları, nesneye yüklenen anlamlar değişiyor, istekler ve ihtiyaçlar birbirine karışıyor, karıştırılıyor. Ortada “seçenek”ler var fakat “seçenek”leri kim üretiyor?.. Nasıl her yerdeyken bu kadar benzeşebiliyor dünyanın dört köşesinde insan ve hayat? Üstelik kendi farklılıklarına rağmen. Bu tablonun şekillenmesindeki en etkin güç kim desek, cevap: Küresel işletmeler ve markalar. Sistemin içinde çocuktan gence, orta yaşlıdan yaşlıya bireyler tüketici ve müşteriye dönüşüyor ve bu süreçte pazarlama iletişimi oldukça kilit bir önem taşıyor. Pazarlama iletişiminin gücünü en etkin şekilde kullanabilmek, sistemli uygulayabilmek için ise bütünleşik pazarlama iletişimi çok önemli bir kavram. Bunlarsız nesnelere, hizmetlere duygu, anlam, imaj, konum vb. yüklemek, bir markadan bahsetmek neredeyse imkansız. Kitap BrandZ, Interbrand, Deloitte gibi markalar hakkında küresel çapta ciddi listeler oluşturan yapıların listelerinden seçilen bazı markalara odaklanıyor. Bütünleşik pazarlama iletişiminin bir unsurunu bir küresel marka nasıl kullanıyor sorusu kitabın temel bakış açısını veriyor.