9786259885254
697197
https://www.sehadetkitap.com/urun/boyle-buyurdu-kendim
Böyle Buyurdu Kendim
78.20
Sürtünmeden yaratamam seni, sürünerek yılanlı vadilerde, ne mümkün göçmeden bulabilmek, göçmen kuşların izinde. Her şeyi anlatamam. Zaten her şeyi bilmemelisin. O zaman rüya görmezsin düşünde. Pranganın anahtarları olmazdı bilmecelerin. Kaderine açılan kapıyı kıramazdın o vakit. Bazı sırlar büyüktür ve bazıları derin. Bal mumunun ipliğidir kendini eriten, okyanuslara açılan devasa gemilerdir. Çiy damlaları, gecenin sessizliğinde düşer, yıldızlar tavanda asılı büyürler. Ne zaman gelsem evinize ve yeryüzünüzü her ziyaretimde, şu çorak arazide; Dilek ağaçlarına çaput bağlarken buluyorum sizleri. Ve evrenime ellerim boş dönüyorum. Oltamın ucuna solucan takmadığım için teknem dolmuyor. Yoksa kılçıklarınızın ve ruhlarınızın benim katımda ne kıymeti var. Benim evimin önü; acı çekenlerle dolu! Kul taifesi böyle yapar. Saygılarında düzmeceler, sevgilerinde ise birçok yalan. Bu yapmacık barajları, yine kendi yağmurumla dolduruyorum. Bazı girişlerin, çıkışları yoktur. Bazı eserlerimin de manasını anlamak zordur. Uçmak için kanat taktım ama güvercin yürüyüşünde seyre daldım dünyayı; Hatalar zinciridir mükemmeli yaratan, kusurlu olanlar sırtında taşır, bu yücenin hırkasını. Bulutlarımı alıp taşınmalıyım; Evrendeki mağarama, az kaldı. Bir de kartalım ve yılanım yanımda olmalı. Her şeye hükmetmek can sıkıcı, kendi ruhumdan yaratmalıydım tanrıları, insanları ve hayvanları. Şimdi cehennem boş, bugün alevlerimi kendim sevmeliyim, küllerim; Cihanın dört bir tarafına yayılmalı, yarın da akvaryumu balıklarla doldurmalı. Sonsuzluğun ışıklarını yakmalı, yeryüzü yatağında ruhlarınız arınmalı.
Sürtünmeden yaratamam seni, sürünerek yılanlı vadilerde, ne mümkün göçmeden bulabilmek, göçmen kuşların izinde. Her şeyi anlatamam. Zaten her şeyi bilmemelisin. O zaman rüya görmezsin düşünde. Pranganın anahtarları olmazdı bilmecelerin. Kaderine açılan kapıyı kıramazdın o vakit. Bazı sırlar büyüktür ve bazıları derin. Bal mumunun ipliğidir kendini eriten, okyanuslara açılan devasa gemilerdir. Çiy damlaları, gecenin sessizliğinde düşer, yıldızlar tavanda asılı büyürler. Ne zaman gelsem evinize ve yeryüzünüzü her ziyaretimde, şu çorak arazide; Dilek ağaçlarına çaput bağlarken buluyorum sizleri. Ve evrenime ellerim boş dönüyorum. Oltamın ucuna solucan takmadığım için teknem dolmuyor. Yoksa kılçıklarınızın ve ruhlarınızın benim katımda ne kıymeti var. Benim evimin önü; acı çekenlerle dolu! Kul taifesi böyle yapar. Saygılarında düzmeceler, sevgilerinde ise birçok yalan. Bu yapmacık barajları, yine kendi yağmurumla dolduruyorum. Bazı girişlerin, çıkışları yoktur. Bazı eserlerimin de manasını anlamak zordur. Uçmak için kanat taktım ama güvercin yürüyüşünde seyre daldım dünyayı; Hatalar zinciridir mükemmeli yaratan, kusurlu olanlar sırtında taşır, bu yücenin hırkasını. Bulutlarımı alıp taşınmalıyım; Evrendeki mağarama, az kaldı. Bir de kartalım ve yılanım yanımda olmalı. Her şeye hükmetmek can sıkıcı, kendi ruhumdan yaratmalıydım tanrıları, insanları ve hayvanları. Şimdi cehennem boş, bugün alevlerimi kendim sevmeliyim, küllerim; Cihanın dört bir tarafına yayılmalı, yarın da akvaryumu balıklarla doldurmalı. Sonsuzluğun ışıklarını yakmalı, yeryüzü yatağında ruhlarınız arınmalı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.