Biyopolitika ve Modern Mimarlığın Ortaya Çıkışı

Stok Kodu:
9786058672994
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
100
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-01-15
Çeviren:
Baran Bilir
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
90,00TL
82,80TL
Havale/EFT ile: 74,52TL
9786058672994
470467
Biyopolitika ve Modern Mimarlığın Ortaya Çıkışı
Biyopolitika ve Modern Mimarlığın Ortaya Çıkışı
82.80
Sven-Olov Wallenstein bu kitapta, mimarlığın hem içsel mantığının, yani teorisinin, hem de bir araç olarak seferber edilme biçiminin dönüştürüldüğü, klasik paradigmanın terk edildiği noktanın aynı zamanda biyopolitik makinenin ortaya çıktığı eşik olduğunu gösteriyor. Wallenstein'a göre, modern mimarlık biyopolitik makinenin önemli bir parçasıdır. Bu da temel amacının öznellik üretmek olduğu ve modern öznenin soybilimi açısından yorumlanması gerektiği anlamına geliyor. Dolayısıyla da, panoptik ilkeyi herhangi bir arkitektonik formla değil, Foucault'nun "diyagram" dediği şeyle –iktidar ilişkilerinin ortaya çıktığı ve pek çok fiziksel şekle (hastane, hapishane, kışla, fabrika, okul, vs.) bürünebilecek soyut bir makineyle– ilişkilendirmek gerekiyor. Wallenstein'ın benimsediği Foucaultcu perspektiften baktığımızda, yeni fikirlerin kentsel mekânın tamamına yayılmadan önce test edildiği bir tür "laboratuvar" haline gelen modern hastanenin, klasik paradigmayı yerinden eden yeni mimarlık mantığının en somut örneklerinden biri olduğunu görürüz. Kitabın ikinci yarısında modern hastanenin iki yüzyıllık seyrinden bir kesit alan görsel bir deneme bulunuyor.
Sven-Olov Wallenstein bu kitapta, mimarlığın hem içsel mantığının, yani teorisinin, hem de bir araç olarak seferber edilme biçiminin dönüştürüldüğü, klasik paradigmanın terk edildiği noktanın aynı zamanda biyopolitik makinenin ortaya çıktığı eşik olduğunu gösteriyor. Wallenstein'a göre, modern mimarlık biyopolitik makinenin önemli bir parçasıdır. Bu da temel amacının öznellik üretmek olduğu ve modern öznenin soybilimi açısından yorumlanması gerektiği anlamına geliyor. Dolayısıyla da, panoptik ilkeyi herhangi bir arkitektonik formla değil, Foucault'nun "diyagram" dediği şeyle –iktidar ilişkilerinin ortaya çıktığı ve pek çok fiziksel şekle (hastane, hapishane, kışla, fabrika, okul, vs.) bürünebilecek soyut bir makineyle– ilişkilendirmek gerekiyor. Wallenstein'ın benimsediği Foucaultcu perspektiften baktığımızda, yeni fikirlerin kentsel mekânın tamamına yayılmadan önce test edildiği bir tür "laboratuvar" haline gelen modern hastanenin, klasik paradigmayı yerinden eden yeni mimarlık mantığının en somut örneklerinden biri olduğunu görürüz. Kitabın ikinci yarısında modern hastanenin iki yüzyıllık seyrinden bir kesit alan görsel bir deneme bulunuyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat