Bir Türk Filmi Olarak Kanser; Kanserle İletişim

Stok Kodu:
9789755397665
Boyut:
130-190-0
Sayfa Sayısı:
160
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-09-19
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%33 indirimli
100,00TL
67,00TL
Havale/EFT ile: 60,30TL
9789755397665
404088
Bir Türk Filmi Olarak Kanser; Kanserle İletişim
Bir Türk Filmi Olarak Kanser; Kanserle İletişim
67.00
Bu satırların yazarı, tıp fakültesini 1981 yılında bitirdikten bir yıl sonra uzmanlık eğitimine başladı. 1986 yılında, otuz yaşını sürdürürken, önünde parlak bir gelecek olduğunu, yaşamın kendisine sunduklarını demirbaş olarak gördüğü zamanlarda, yılbaşından beş hafta sonra, uzman olmasına on gün kala lenf kanseri olduğunu öğrendi. O güne dek, benim için kanser hastalara tanı olarak söylediğim bir kelimeden ibaretti. Kanser ameliyatlarına girerdim, hastaların ameliyat sonrası bakımlarını yapardım, sonra da ilaç veya ışın tedavisi için sevk yazardım, o kadar. Hastalıkla beraber ban-konun öbür tarafında nasıl bir yaşam olduğunu gördüm. O güne dek isim olarak bildiğim kimi ilaçların yan etkilerinin kişiyi nasıl insanlıktan çıkardığını yaşadım. Başlangıçta durumum için ümitsiz diyorlardı. Ama şanslıydım. Tedaviye yanıt verme-den de öte, yanımda hastalığımı benimle paylaşan, bana yaşam hedefleri gösteren, hayatla bağlantımı kesmeme izin vermeyen, en kızgın olduğum zamanlarda sabırla beni dinleyen, en isyankar günlerimde bana anlayış gösteren başta eşim olmak üzere tüm ailem vardı. İyileştikten sonra, yurt dışında kanser üzerine çalışma olanağım oldu. Yurda döndükten sonra, uzun süre, hasta olmamın ve kanserle tanışmamın, daha sonra bu dalda eğitim görmemin, iyileşmemdeki amaç olduğunu düşündüm. Artık uzman olmuştum. Ameli-yatlar yapıyordum. Hastalarımla olabildiğince kişisel olarak ilgilenmeye çalışıyordum. Ama yine de bir şeyler eksik gibiydi. Bu eksikliğin kanserin psikolojik yönüne gerektiği kadar eğilmemem olduğunu yıllar içinde algıladım. Ondan sonra bu açığımı elimden geldiğince kapamaya çalıştım. Prof. Dr. Ahmet Erözenci akademisyen, hekim, hasta ve hasta yakını olarak her yönüyle yaşadığı "amansız hastalık" ve onun karşısında "biz"i, yani insanı irdeliyor bu kitapta. Hepimizin belleğinde yer etmiş filmlerden alıntılarla, bilerek veya bilmeden büründüğümüz rol kalıplarının içinde hasta -hasta yakını- doktor üçgeninde, iletişimin kanseri kafada yenmedeki rolünü, iyileşmeye giden yolda ne kadar önemli ve büyük bir adım olduğunu anlatıyor.
Bu satırların yazarı, tıp fakültesini 1981 yılında bitirdikten bir yıl sonra uzmanlık eğitimine başladı. 1986 yılında, otuz yaşını sürdürürken, önünde parlak bir gelecek olduğunu, yaşamın kendisine sunduklarını demirbaş olarak gördüğü zamanlarda, yılbaşından beş hafta sonra, uzman olmasına on gün kala lenf kanseri olduğunu öğrendi. O güne dek, benim için kanser hastalara tanı olarak söylediğim bir kelimeden ibaretti. Kanser ameliyatlarına girerdim, hastaların ameliyat sonrası bakımlarını yapardım, sonra da ilaç veya ışın tedavisi için sevk yazardım, o kadar. Hastalıkla beraber ban-konun öbür tarafında nasıl bir yaşam olduğunu gördüm. O güne dek isim olarak bildiğim kimi ilaçların yan etkilerinin kişiyi nasıl insanlıktan çıkardığını yaşadım. Başlangıçta durumum için ümitsiz diyorlardı. Ama şanslıydım. Tedaviye yanıt verme-den de öte, yanımda hastalığımı benimle paylaşan, bana yaşam hedefleri gösteren, hayatla bağlantımı kesmeme izin vermeyen, en kızgın olduğum zamanlarda sabırla beni dinleyen, en isyankar günlerimde bana anlayış gösteren başta eşim olmak üzere tüm ailem vardı. İyileştikten sonra, yurt dışında kanser üzerine çalışma olanağım oldu. Yurda döndükten sonra, uzun süre, hasta olmamın ve kanserle tanışmamın, daha sonra bu dalda eğitim görmemin, iyileşmemdeki amaç olduğunu düşündüm. Artık uzman olmuştum. Ameli-yatlar yapıyordum. Hastalarımla olabildiğince kişisel olarak ilgilenmeye çalışıyordum. Ama yine de bir şeyler eksik gibiydi. Bu eksikliğin kanserin psikolojik yönüne gerektiği kadar eğilmemem olduğunu yıllar içinde algıladım. Ondan sonra bu açığımı elimden geldiğince kapamaya çalıştım. Prof. Dr. Ahmet Erözenci akademisyen, hekim, hasta ve hasta yakını olarak her yönüyle yaşadığı "amansız hastalık" ve onun karşısında "biz"i, yani insanı irdeliyor bu kitapta. Hepimizin belleğinde yer etmiş filmlerden alıntılarla, bilerek veya bilmeden büründüğümüz rol kalıplarının içinde hasta -hasta yakını- doktor üçgeninde, iletişimin kanseri kafada yenmedeki rolünü, iyileşmeye giden yolda ne kadar önemli ve büyük bir adım olduğunu anlatıyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat