Bir Hâki Zaman Hikâyesi;Seyyan Hanım

Stok Kodu:
9786257306874
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
224
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-10-22
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
30,00TL
27,60TL
Havale/EFT ile: 27,05TL
9786257306874
539227
Bir Hâki Zaman Hikâyesi;Seyyan Hanım
Bir Hâki Zaman Hikâyesi;Seyyan Hanım
27.60
Ah, ne güzel kız! Sanki bulutlardan süzülmüş bir yağmur damlası. Ama diğer damlalardan farkı şu ki: Düşerken yeryüzüne, rüzgâr ona biraz hüzün ama daha çok henüz ne olduğunu çözemediğim farklı bir cazibe katmış, al yanaklarına birer gamze kondurmuş. Sonra gül bahçesinde, bir gül goncasının tam üstüne düşmüş ki ondan olacak, yürüdüğü yollar buhur buhur gül kokuyor. Ya narin endamına ne demeli? Sanki nazlı bir kelebek. Dokunmaya kıyamazsınız. İncinmesinden korkarsınız da çok yaklaşmadan, uzaktan seversiniz. Ben biraz mahcup, biraz melankolik, göz ucuyla izlerken onu; o, benim saf ve temiz niyetimi sezmiş olacak ki birden yüzünü çevirip bana baktı. Yetmedi, bana doğru yürümeye başladı. O an, yüreğimi ani bir heyecan sardı. Göz göze geldiğimizde utangaç tavırlarının arkasına gizlediği meraklı bakışları o kadar açık seçik, o kadar netti ki her hâlinden, beni hatırladığı Hiç ummadığım bir zamanda ve mekânda göz göze geldiğim bu kız, konuşacak mı benimle, diye düşünürken; o, bir adım mesafesi kadar bana yaklaştı. Yüzünde beliren utangaç bir “Ben...” dedi. “Bazen bu saatlerde, buralarda öylesine gezerim. Bildiğim şarkıları mırıldanırım kendi kendime. Ya siz? Siz sever misiniz şarkı söylemeyi?” Onun bu narin, bu içli sesiyle bana yönelttiği soru karşısında utandım. “Ben...” dedim. “Şarkı söylemeyi beceremem ki. Ama ıslık çalarım.”
Ah, ne güzel kız! Sanki bulutlardan süzülmüş bir yağmur damlası. Ama diğer damlalardan farkı şu ki: Düşerken yeryüzüne, rüzgâr ona biraz hüzün ama daha çok henüz ne olduğunu çözemediğim farklı bir cazibe katmış, al yanaklarına birer gamze kondurmuş. Sonra gül bahçesinde, bir gül goncasının tam üstüne düşmüş ki ondan olacak, yürüdüğü yollar buhur buhur gül kokuyor. Ya narin endamına ne demeli? Sanki nazlı bir kelebek. Dokunmaya kıyamazsınız. İncinmesinden korkarsınız da çok yaklaşmadan, uzaktan seversiniz. Ben biraz mahcup, biraz melankolik, göz ucuyla izlerken onu; o, benim saf ve temiz niyetimi sezmiş olacak ki birden yüzünü çevirip bana baktı. Yetmedi, bana doğru yürümeye başladı. O an, yüreğimi ani bir heyecan sardı. Göz göze geldiğimizde utangaç tavırlarının arkasına gizlediği meraklı bakışları o kadar açık seçik, o kadar netti ki her hâlinden, beni hatırladığı Hiç ummadığım bir zamanda ve mekânda göz göze geldiğim bu kız, konuşacak mı benimle, diye düşünürken; o, bir adım mesafesi kadar bana yaklaştı. Yüzünde beliren utangaç bir “Ben...” dedi. “Bazen bu saatlerde, buralarda öylesine gezerim. Bildiğim şarkıları mırıldanırım kendi kendime. Ya siz? Siz sever misiniz şarkı söylemeyi?” Onun bu narin, bu içli sesiyle bana yönelttiği soru karşısında utandım. “Ben...” dedim. “Şarkı söylemeyi beceremem ki. Ama ıslık çalarım.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat