Bir Cihan Sultanı Mehmed Fetih İstanbul

Stok Kodu:
9786052966488
Boyut:
130-195-0
Sayfa Sayısı:
181
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-03-21
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%38 indirimli
180,00TL
111,60TL
Havale/EFT ile: 109,37TL
9786052966488
458038
Bir Cihan Sultanı Mehmed Fetih İstanbul
Bir Cihan Sultanı Mehmed Fetih İstanbul
111.60
İkinci Mehmed tahta çıktığı sırada, ilk büyük hocası Molla Gürani yeniden Mısır'a dönmüştü. Genç Padişah bunu öğrenince çok üzülmüş, hemen Memlük Sultanı Kayıtbay'a bir mektup yazarak hocasını geri istemişti. Kayıtbay, Molla Gürani'yi huzuruna çağırarak mektubu göstermiş ve ardından şöyle demişti: "Gitmeyin, size dilediğiniz her şeyi veririm!" Molla Gürani: "O benim oğlum sayılır, gerçekten ihtiyacı olmasa çağırmaz, beni bırakmazsanız da size düşmanlık eder!" Kayıtbay, bu çağrının kaderin bir çağrısı olduğunu anlamış ve Molla Gürani'yi bırakmak zorunda kalmıştı. Molla Gürani'nin Edirne'ye girişi çok görkemli olmuştu. Sultan bu büyük alimi şehrin girişinde karşılamış, yoluna güller serpmişti. Hoşbeşin ardından sarayın bir odasında onunla sohbete çekilmişti: -Efendi Hazretleri, kanıma bir dert girdi ki, gece uykuları bana haram oldu. Siz yanımda olmadan bu dertten kurtuluş olmadığını anladım. Sizi ısrarla çağırdım ki, siz olmadan yapamazdım. -Nedir o büyük dert sultanım? Söyleyin! Çaresi canımızsa canımızı verelim. Çaresini bilmezsek bileni arayalım. -Bu derviş milleti bir müddettir çevremde dolaşır. Konstantiniye de Konstantiniye diye başımın etini yer. Hadiste müjdelenmiş kumandanın ben olduğumu telkin eder. Molla Gürani bir müddet durdu, düşündü: -Bu derdin bir tek çaresi vardır, o da Konstantiniye üzerine varıp kaderle yüzleşmektir. Hadiste müjdelenen kumandan siz misiniz değil misiniz çıkar ortaya. Mehmed hocasının gözüne baktı: - Böyle bir işe kalkışırsam sizin yeriniz ne olur? -Bizim yerimiz bellidir Sultanım. Kılıç neredeyse kalem de oradadır.
İkinci Mehmed tahta çıktığı sırada, ilk büyük hocası Molla Gürani yeniden Mısır'a dönmüştü. Genç Padişah bunu öğrenince çok üzülmüş, hemen Memlük Sultanı Kayıtbay'a bir mektup yazarak hocasını geri istemişti. Kayıtbay, Molla Gürani'yi huzuruna çağırarak mektubu göstermiş ve ardından şöyle demişti: "Gitmeyin, size dilediğiniz her şeyi veririm!" Molla Gürani: "O benim oğlum sayılır, gerçekten ihtiyacı olmasa çağırmaz, beni bırakmazsanız da size düşmanlık eder!" Kayıtbay, bu çağrının kaderin bir çağrısı olduğunu anlamış ve Molla Gürani'yi bırakmak zorunda kalmıştı. Molla Gürani'nin Edirne'ye girişi çok görkemli olmuştu. Sultan bu büyük alimi şehrin girişinde karşılamış, yoluna güller serpmişti. Hoşbeşin ardından sarayın bir odasında onunla sohbete çekilmişti: -Efendi Hazretleri, kanıma bir dert girdi ki, gece uykuları bana haram oldu. Siz yanımda olmadan bu dertten kurtuluş olmadığını anladım. Sizi ısrarla çağırdım ki, siz olmadan yapamazdım. -Nedir o büyük dert sultanım? Söyleyin! Çaresi canımızsa canımızı verelim. Çaresini bilmezsek bileni arayalım. -Bu derviş milleti bir müddettir çevremde dolaşır. Konstantiniye de Konstantiniye diye başımın etini yer. Hadiste müjdelenmiş kumandanın ben olduğumu telkin eder. Molla Gürani bir müddet durdu, düşündü: -Bu derdin bir tek çaresi vardır, o da Konstantiniye üzerine varıp kaderle yüzleşmektir. Hadiste müjdelenen kumandan siz misiniz değil misiniz çıkar ortaya. Mehmed hocasının gözüne baktı: - Böyle bir işe kalkışırsam sizin yeriniz ne olur? -Bizim yerimiz bellidir Sultanım. Kılıç neredeyse kalem de oradadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat