9786057882370
688221
https://www.sehadetkitap.com/urun/ben-ugur-mumcuyum
Ben Uğur Mumcu'yum
92.00
Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucusu Uğur Mumcu, daha seksenli yıllarda çeteleri, siyaset-tarikat- ticaret ilişkilerini, aydınlatılmayan cinayetleri, terörle kaçakçılık arasındaki bağı, dinselliğe ya da ırkçılığa ödün veren siyasal iktidarların iç yüzünü gözler önüne sererken; demokrat, laik, cumhuriyetçi, tam bağımsızlıktan, tüm hak ve özgürlükten yana beş bini aşkın yazı yazmış, diziler hazırlamış, söyleşiler yapmıştı. Tüm yazıları, araştırmacılığı yaşama biçimine dönüştürmüş bir gazetecinin beslenme kaynaklarını iyi bilen bir aydının duyarlığını yansıtıyordu. Yazılarında düşüncesini şu sözlerle anlatmıştı: Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Yazı ve kitapları, benimsediği bu ilkenin tanıklarıydı. Uğur Mumcu, doğru bildiği yolda, her türlü tehdide rağmen yürüdü. Bu düzeni, haksızlıkları, sömürüleri, adaletsizlikleri kimseden korkmadan, çekinmeden, tek tek sergilemeye başladı. Basına, gazetecilik mesleğine saldırıların amacını seziyordu. Fakat yine de görevine bütün gücüyle devam etti. Ülke sorunlarının hiçbir düşünce yasağı olmadan tartışılmasını istiyordu. 4 Şubat 1981 tarihli yazında şunları söylüyordu: İsterler ki susalım; isterler ki yazdıklarımızın hiçbiri, hele bu dönemde yazılmasın. Bunun içindir ki, bizleri susturmak için türlü yollara başvururlar. Bizleri susturmak için başvurdukları ve ellerine yüzlerine bulaştırdıkları sinsi girişimleri ile ilgili ipuçları ellerimizdedir! Bunu da bilir, bunların açığa çıkmaması için köşelerinde kıvranıp dururlar. Evet yazacağız, susmayacağız. Bütün yolsuzlukları, kaçakçılıkları, pislikleri, cinayetleri tek tek sergileyeceğiz. Mumcu'nun bükülmeyen, tükenmeyen kalemi karanlık güçleri öfkelendiriyor, çileden çıkarıyordu. O bir an olsun umutsuzluğa kapılmadı. En ön safta görevini üstlendi. Giderek toplumumuzun gözü kulağı beyni oldu. Bir kişiye yapılan haksızlığı bütün topluma yapılmış sayan Uğur Mumcu, üzerine gittiği her konuda haklı çıktı. O, kitlelere mal olmuş bir yazardı. Ona göre çağımızın en büyük suçu, haksızlıklara, adaletsizliklere çıkmayarak susmaktı. Uğur Mumcu bu suçu işlemediği için öldürüldü. Ölümü ülkeyi ayağa kaldırdı. Çünkü, öldürülen ülkenin, halkın kendisiydi. Uğur Mumcu ile birlikte öldürülen yığınların düşüncesiydi, özlemleri ve umutlarıydı. Uğur Mumcu cinayeti, hâlâ aydınlatılamamıştır. Neyse ki, ciltler dolusu kitapları vardır ve o kitapları okuyanlar en azından cinayetin arkasında kimlerin olduğunu görebilmektedir.
Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucusu Uğur Mumcu, daha seksenli yıllarda çeteleri, siyaset-tarikat- ticaret ilişkilerini, aydınlatılmayan cinayetleri, terörle kaçakçılık arasındaki bağı, dinselliğe ya da ırkçılığa ödün veren siyasal iktidarların iç yüzünü gözler önüne sererken; demokrat, laik, cumhuriyetçi, tam bağımsızlıktan, tüm hak ve özgürlükten yana beş bini aşkın yazı yazmış, diziler hazırlamış, söyleşiler yapmıştı. Tüm yazıları, araştırmacılığı yaşama biçimine dönüştürmüş bir gazetecinin beslenme kaynaklarını iyi bilen bir aydının duyarlığını yansıtıyordu. Yazılarında düşüncesini şu sözlerle anlatmıştı: Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Yazı ve kitapları, benimsediği bu ilkenin tanıklarıydı. Uğur Mumcu, doğru bildiği yolda, her türlü tehdide rağmen yürüdü. Bu düzeni, haksızlıkları, sömürüleri, adaletsizlikleri kimseden korkmadan, çekinmeden, tek tek sergilemeye başladı. Basına, gazetecilik mesleğine saldırıların amacını seziyordu. Fakat yine de görevine bütün gücüyle devam etti. Ülke sorunlarının hiçbir düşünce yasağı olmadan tartışılmasını istiyordu. 4 Şubat 1981 tarihli yazında şunları söylüyordu: İsterler ki susalım; isterler ki yazdıklarımızın hiçbiri, hele bu dönemde yazılmasın. Bunun içindir ki, bizleri susturmak için türlü yollara başvururlar. Bizleri susturmak için başvurdukları ve ellerine yüzlerine bulaştırdıkları sinsi girişimleri ile ilgili ipuçları ellerimizdedir! Bunu da bilir, bunların açığa çıkmaması için köşelerinde kıvranıp dururlar. Evet yazacağız, susmayacağız. Bütün yolsuzlukları, kaçakçılıkları, pislikleri, cinayetleri tek tek sergileyeceğiz. Mumcu'nun bükülmeyen, tükenmeyen kalemi karanlık güçleri öfkelendiriyor, çileden çıkarıyordu. O bir an olsun umutsuzluğa kapılmadı. En ön safta görevini üstlendi. Giderek toplumumuzun gözü kulağı beyni oldu. Bir kişiye yapılan haksızlığı bütün topluma yapılmış sayan Uğur Mumcu, üzerine gittiği her konuda haklı çıktı. O, kitlelere mal olmuş bir yazardı. Ona göre çağımızın en büyük suçu, haksızlıklara, adaletsizliklere çıkmayarak susmaktı. Uğur Mumcu bu suçu işlemediği için öldürüldü. Ölümü ülkeyi ayağa kaldırdı. Çünkü, öldürülen ülkenin, halkın kendisiydi. Uğur Mumcu ile birlikte öldürülen yığınların düşüncesiydi, özlemleri ve umutlarıydı. Uğur Mumcu cinayeti, hâlâ aydınlatılamamıştır. Neyse ki, ciltler dolusu kitapları vardır ve o kitapları okuyanlar en azından cinayetin arkasında kimlerin olduğunu görebilmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.