“...Her canlı daima mutlu olmayı, kederle lekelenmemiş olmayı arzular; ve herkesin en büyük sevgisi yine kendisinedir. Bu da mutluluğun yalnızca kişinin gerçek tabiatında oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle kişinin, zihni derin uykuya daldığında, gün içinde deneyimlediği içsel ve lekesiz mutluluğun farkına varabilmesi için kendini tanıması şarttır. Bu türlü bir bilgiyi edinmenin en elzem yolu "Ben kimim?" Öz arayışında olmaktır.
"Ben Kimim?" Ben ne bu fiziksel beden ne de duyu algısının beş organıyım. Ben dışsal eylemlerin beş organı da beş yaşamsal güç de değilim, hatta düşünen bir zihin bile değilim. Ben, duyu – algı nesnelerinin varlığından habersiz, duyu - organların ve zihnin işlevsel faaliyetlerinden bağımsızken yalnızca ince vasanaları (zihnin latanslarını) tutan o bilinçsiz bilgisizlik hali de değilim...”
“...Her canlı daima mutlu olmayı, kederle lekelenmemiş olmayı arzular; ve herkesin en büyük sevgisi yine kendisinedir. Bu da mutluluğun yalnızca kişinin gerçek tabiatında oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle kişinin, zihni derin uykuya daldığında, gün içinde deneyimlediği içsel ve lekesiz mutluluğun farkına varabilmesi için kendini tanıması şarttır. Bu türlü bir bilgiyi edinmenin en elzem yolu "Ben kimim?" Öz arayışında olmaktır.
"Ben Kimim?" Ben ne bu fiziksel beden ne de duyu algısının beş organıyım. Ben dışsal eylemlerin beş organı da beş yaşamsal güç de değilim, hatta düşünen bir zihin bile değilim. Ben, duyu – algı nesnelerinin varlığından habersiz, duyu - organların ve zihnin işlevsel faaliyetlerinden bağımsızken yalnızca ince vasanaları (zihnin latanslarını) tutan o bilinçsiz bilgisizlik hali de değilim...”