9789944915113
378960
https://www.sehadetkitap.com/urun/ben-femur
Ben, Femur
111.60
Bir kemiğin kahraman olduğu ve onun diliyle anlatılan bir ilk roman bu. Her şey normal ve kendi seyrinde giderken küçük bir ayak kaymasıyla değişen hayatın şiirsel öyküsü Kırılmış bir kemiğin peşinden koşan, ona ayak uydurmaya çalışan, onun etrafında dönüp duran koridorlar, odalar, acıyla alınıp verilen nefesler, inlemeler, ge-cenin ortasına özenle yerleştirilen ateş topundan haykırışlar Nefes nefese kalarak okuyacağınız bir öykü bu. Minör edebiyatın son metinlerinden biri...
Üstünü çizdiklerimiz Sahip, bir gün böyle çıkarlar işte karşımıza. Kendileri gider, bizi de götürürler. Ben, Femur. Sahip'imin yaşındayım, otuz dört yıl geçirdim iyi kötü. Fark edilmeden. Sahip yeni anladı fark edilmemenin ne acı olduğunu. Bense doğdu-ğumdan beri böyleyim. Hep gözünün önünde olduğum halde beni görmeyen bir yüz taşıyarak yaşadım. Üzerimde taşıdığım, dik yürüttüğüm yüz, bana baktığı halde varlı-ğımdan habersiz yaşıyor, bir Femur için bundan daha dramatik ne olabilir?
Geç oldu ama, Sahip bunu anladı. Yerde, acı içinde kıvranırken, yanından yöresin-den süzülen insanların umarsızca geçip gitmelerine şaşkınlık, hayret ve korku içinde bakarken kendimi gördüm Sahip'in yüzünde. Sanki toplumun Femur'u olmuştu o an Sahip. Onları ayakta tutmak için çalışıp didinen, onların çirkinliklerini örtmek için va-rolduğunu düşünen bir parça... Onlar tarafından ıskalanan, görülmeyen, yok sayılan, kırılan... Sahip yere düşünce ayağa kalkmış gibiyim. Benim adım Femur, bana Femur deyin.
Bir kemiğin kahraman olduğu ve onun diliyle anlatılan bir ilk roman bu. Her şey normal ve kendi seyrinde giderken küçük bir ayak kaymasıyla değişen hayatın şiirsel öyküsü Kırılmış bir kemiğin peşinden koşan, ona ayak uydurmaya çalışan, onun etrafında dönüp duran koridorlar, odalar, acıyla alınıp verilen nefesler, inlemeler, ge-cenin ortasına özenle yerleştirilen ateş topundan haykırışlar Nefes nefese kalarak okuyacağınız bir öykü bu. Minör edebiyatın son metinlerinden biri...
Üstünü çizdiklerimiz Sahip, bir gün böyle çıkarlar işte karşımıza. Kendileri gider, bizi de götürürler. Ben, Femur. Sahip'imin yaşındayım, otuz dört yıl geçirdim iyi kötü. Fark edilmeden. Sahip yeni anladı fark edilmemenin ne acı olduğunu. Bense doğdu-ğumdan beri böyleyim. Hep gözünün önünde olduğum halde beni görmeyen bir yüz taşıyarak yaşadım. Üzerimde taşıdığım, dik yürüttüğüm yüz, bana baktığı halde varlı-ğımdan habersiz yaşıyor, bir Femur için bundan daha dramatik ne olabilir?
Geç oldu ama, Sahip bunu anladı. Yerde, acı içinde kıvranırken, yanından yöresin-den süzülen insanların umarsızca geçip gitmelerine şaşkınlık, hayret ve korku içinde bakarken kendimi gördüm Sahip'in yüzünde. Sanki toplumun Femur'u olmuştu o an Sahip. Onları ayakta tutmak için çalışıp didinen, onların çirkinliklerini örtmek için va-rolduğunu düşünen bir parça... Onlar tarafından ıskalanan, görülmeyen, yok sayılan, kırılan... Sahip yere düşünce ayağa kalkmış gibiyim. Benim adım Femur, bana Femur deyin.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.