9789756062050
670413
https://www.sehadetkitap.com/urun/aynalar-ve-insanlar-1
Aynalar ve İnsanlar
34.72
Önsöz
Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla.
Hamd, sena ve övgülerin en güzel, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Alİah (c.c.)'a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp idrak edebilme nisbetince sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. MUHAMMED Mustafa'ya, a'line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmeti üzerine olsun.
Gülmek veya gülümsemek, insanların fıtri ihtiyaçlarındandır. Hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, bütün insanlarda bu fıtri istek bulunmaktadır.
Nitekim Hak dinin peygamberi olan Resuluüah (s.a.v.) de, bu fıtri ihtiyacı dikkate alarak çevresindeki müslümanlara veciz latifelerde bulunmuştur. Mesela bizlere ulaşan bir rivayette, Efendimiz (s.av.) ile Hz. Ebubekir (r.a.) birlikte hurma yiyorlarmış.
Ebubekir (r.a) bir yandan hurma yiyor, diğer yandan ise yediği hurmaların çekirdeklerini usul usul Resulullah (s.a.v.)'in önüne koyuyormuş!.
Efendimiz (s.a.v.)'in önünde hurma çekirdekten çoğaldığı zaman, Ebubekir (r.a.) bu çekirdekleri göstererek ve gülümseyerek şöyle demiş.
Ya Resulullah!. Galiba acıkmışsınız, epey hurma yediniz.
Rahmet peygamberi olan Resulullah (s.a.v.) gülümseyerek ve Ebubekir (r.a.)'ın önündeki çekirdehiz boşluğu işaret ederek şöyle buyurmuş.
Ya Ebubekir! Sen daha fazla acıkmış olacaksın ki, hurmaları çekirdekleriyle birlikte yemişsin!.
Tabi ki hoş ve latif ifadelerdir bunlar.
Kendisine cenneti soran yaşlı bir kadına ise Yaşlı kadınlar cennete girmeyecek!, diye buyurduktan sonra, üzülen ve telaşa kapılan yaşlı kadına Yaşlı olarak değil, genç olarak girecekler müjdesini vermesi, yalandan ve aşırılıktan uzak aynı veciz latifelerdir.
Nitekim bu ve benzer rivayetlerden anlaşıldığı gibi, asr-ı saadet dönemi müslümanlan, gülmesini ve gülümsemesini bilmeyen asık suratlı insanlar değildir.
Yeri geldiği zaman onlar da latife yapıyorlar, onlar da gülüyorlar, onlar da gülümsüyorlardı.
İşte meseleye bu bağlamda yaklaşarak, elinizdeki kitap çalışmasında bazı nüktelere, latifelere ve hoşunuza gidecek kıssalara yer verdik İçimizde ve dışımızda meydana gelen bazı olayları, hoşunuza gidecek kıssalarla ve nüktelerle açıklamak istedik.
Fakat unutulmamalıdır ki anlatılan kıssalar ve bu kıssalarla işaret edilen olaylar, özellikle bizlerle yahndan ilgisi olan olaylardır. Dolayısıyle ne kadar hoşunuza giderse gitsin, bu hoşlanmayla birlikte sizleri düşündürmeyi ve zikredilen kıssalardan hisseler almanızı amaçlamaktadır.
Kitapta yer alan kıssalara, nüktelere ve latifelere bu amaç istikametinde yaklaşılırsa, hayırlara vesile olacağını umuyoruz.
Selam ve rahmet üzerinize olsun..
Mehmed ALAGAŞ İzmir/1990
Önsöz
Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla.
Hamd, sena ve övgülerin en güzel, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Alİah (c.c.)'a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp idrak edebilme nisbetince sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. MUHAMMED Mustafa'ya, a'line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmeti üzerine olsun.
Gülmek veya gülümsemek, insanların fıtri ihtiyaçlarındandır. Hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, bütün insanlarda bu fıtri istek bulunmaktadır.
Nitekim Hak dinin peygamberi olan Resuluüah (s.a.v.) de, bu fıtri ihtiyacı dikkate alarak çevresindeki müslümanlara veciz latifelerde bulunmuştur. Mesela bizlere ulaşan bir rivayette, Efendimiz (s.av.) ile Hz. Ebubekir (r.a.) birlikte hurma yiyorlarmış.
Ebubekir (r.a) bir yandan hurma yiyor, diğer yandan ise yediği hurmaların çekirdeklerini usul usul Resulullah (s.a.v.)'in önüne koyuyormuş!.
Efendimiz (s.a.v.)'in önünde hurma çekirdekten çoğaldığı zaman, Ebubekir (r.a.) bu çekirdekleri göstererek ve gülümseyerek şöyle demiş.
Ya Resulullah!. Galiba acıkmışsınız, epey hurma yediniz.
Rahmet peygamberi olan Resulullah (s.a.v.) gülümseyerek ve Ebubekir (r.a.)'ın önündeki çekirdehiz boşluğu işaret ederek şöyle buyurmuş.
Ya Ebubekir! Sen daha fazla acıkmış olacaksın ki, hurmaları çekirdekleriyle birlikte yemişsin!.
Tabi ki hoş ve latif ifadelerdir bunlar.
Kendisine cenneti soran yaşlı bir kadına ise Yaşlı kadınlar cennete girmeyecek!, diye buyurduktan sonra, üzülen ve telaşa kapılan yaşlı kadına Yaşlı olarak değil, genç olarak girecekler müjdesini vermesi, yalandan ve aşırılıktan uzak aynı veciz latifelerdir.
Nitekim bu ve benzer rivayetlerden anlaşıldığı gibi, asr-ı saadet dönemi müslümanlan, gülmesini ve gülümsemesini bilmeyen asık suratlı insanlar değildir.
Yeri geldiği zaman onlar da latife yapıyorlar, onlar da gülüyorlar, onlar da gülümsüyorlardı.
İşte meseleye bu bağlamda yaklaşarak, elinizdeki kitap çalışmasında bazı nüktelere, latifelere ve hoşunuza gidecek kıssalara yer verdik İçimizde ve dışımızda meydana gelen bazı olayları, hoşunuza gidecek kıssalarla ve nüktelerle açıklamak istedik.
Fakat unutulmamalıdır ki anlatılan kıssalar ve bu kıssalarla işaret edilen olaylar, özellikle bizlerle yahndan ilgisi olan olaylardır. Dolayısıyle ne kadar hoşunuza giderse gitsin, bu hoşlanmayla birlikte sizleri düşündürmeyi ve zikredilen kıssalardan hisseler almanızı amaçlamaktadır.
Kitapta yer alan kıssalara, nüktelere ve latifelere bu amaç istikametinde yaklaşılırsa, hayırlara vesile olacağını umuyoruz.
Selam ve rahmet üzerinize olsun..
Mehmed ALAGAŞ İzmir/1990
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.