İnsan, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” diye cevap verdi.
Kâlû Belâ da verilen bu net cevap, mahiyeti henüz ruh olan insanın sahip olduğu mutlak aklın sözleri idi. Rabbini görmüş ve onunla konuşmuştu. Sonra, Dünya âlemine gerek oldu. Ruhtan, Hakikatin şahitliğini yapmış mutlak akıl alındı ve “Madde - Zaman - Mekan” sınırları çizilmiş cüzi akıl olarak iade edildi. Dünya Âleminde etten kemikten bir bedene sığmalıydı. Ruh Zindan, Akıl Hapis… Ebediyet için büyük bir sınavdı. Ama Yaradanı merhametli idi. Aldıklarını yok etmedi, bir hazinenin içinde saklı tuttu ve dedi ki;
Sana gelen elçiye uy!
Namazını dosdoğru kıl!
Gönderdiğim kitabımı oku!
Üzerinde bol bol düşün!
Dünya hapishanesinden kurtul…
İnsan aklı;
Hakikatin anahtarlarını marifet de bildi.
Marifet İlim ileydi ve İlim düsturu verdi.
Sonra Tefâni sırrını keşfetti ve Seyri sülûğa erişti.
Artık seyyar idi ve özgürce dolaşabilecekti…
İnsan, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” diye cevap verdi.
Kâlû Belâ da verilen bu net cevap, mahiyeti henüz ruh olan insanın sahip olduğu mutlak aklın sözleri idi. Rabbini görmüş ve onunla konuşmuştu. Sonra, Dünya âlemine gerek oldu. Ruhtan, Hakikatin şahitliğini yapmış mutlak akıl alındı ve “Madde - Zaman - Mekan” sınırları çizilmiş cüzi akıl olarak iade edildi. Dünya Âleminde etten kemikten bir bedene sığmalıydı. Ruh Zindan, Akıl Hapis… Ebediyet için büyük bir sınavdı. Ama Yaradanı merhametli idi. Aldıklarını yok etmedi, bir hazinenin içinde saklı tuttu ve dedi ki;
Sana gelen elçiye uy!
Namazını dosdoğru kıl!
Gönderdiğim kitabımı oku!
Üzerinde bol bol düşün!
Dünya hapishanesinden kurtul…
İnsan aklı;
Hakikatin anahtarlarını marifet de bildi.
Marifet İlim ileydi ve İlim düsturu verdi.
Sonra Tefâni sırrını keşfetti ve Seyri sülûğa erişti.
Artık seyyar idi ve özgürce dolaşabilecekti…