Arkadya Aşk Romanları Seti

Stok Kodu:
9780753417812
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
1256
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-07-05
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
428,00TL
273,92TL
Havale/EFT ile: 268,44TL
9780753417812
628056
Arkadya Aşk Romanları Seti
Arkadya Aşk Romanları Seti
273.92
Gözyaşlarının Kalesi Yaptığımız tek bir kötülük, kaç insanın hayatını mahveder? Bir annenin ömrünün sonuna dek dudaklarını mühürleyen, ondan bütün hayatını, evladını çalan yakıcı bir sır… Her şeyine mal olacak olsa da o sırrın peşinden gitmeye kararlı bir kız… Hannah Sterling, hayatı boyunca anne sıcaklığına özlem duymuştur. Annesi Lieselotte hayattayken bile, annesiz bir çocuk gibi büyümüş olmak kalbinde âdeta sürekli kanayan bir yara bırakmıştır. Bu yüzden annesinin ölümünden hemen sonra, yakındayken uzağında kalan ve hiç tanıyamadığı annesinin sırlarının peşine düşmeye karar verir. Çıktığı bu yolculuk onu, varlığından bile haberdar olmadığı, Almanya'da yaşayan büyükbabasına götürecektir. Otuz yıl önce, tam da İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında Lieselotte Sommer'in yüreğine ise bir yangın düşmüştür. Kapı komşusu ve gizli gizli Nazilere karşı çalışan Lukas'a gönlünü kaptırmıştır. Ancak babası Nazi Partisi'nde yükselmekte olan bir memurdur. Kızının yüreğinin götürdüğü yere gitmesine ne kadar müsaade edecektir? Bir anneyle kızının iç içe geçen kaderi her sayfada yüreğinize biraz daha işlerken, sırlarla dolu geçmişin ağırlığı affetmenin iyileştirici gücüne ve inancın büyüsüne teslim oluyor. Gözyaşlarının Kalesi, uzun süre hafızalarınızdan silinmeyecek. Kara Düşen Ay Işığı Umut nedir, neye benzer? En dipte olduğunuz anda hayata tutunmanızı sağlayacak bir ip midir yoksa en karanlık gecelerde bile kara aksini düşüren bir ay ışığı mı? Eva ile senfoni orkestrasında kemancı olan eşi Michal'in öyküsü masallardaki gibi başlamıştır. Ancak 1942 yılında Prag şehrini işgal eden Naziler, Michal'i ünlü toplama kampı Auschwitz'e sürgün ettiklerinde masal bir anda dehşet verici bir kâbusa dönüşür. Eşine bir an önce kavuşmaktan başka bir şey düşünemeyen Eva, sonunda çareyi kocasının peşinden gönüllü olarak Auschwitz'e gitmekte bulur. Öte yandan orada hiçbir şey hayal ettiği gibi olmayacaktır. Michal'den tek bir iz bile bulamaması bir yana, kampın insanlık dışı şartları altında yaşama tutunmak neredeyse imkânsızdır. Dondurucu soğukla ve umutsuzlukla savaşan bedeni ranzasında tir tir titrerken, ona yardım elini uzatan ranza arkadaşı Sofie olur. Sofie de Auschwitz'e oğlunu bulabilmek umuduyla gelmiştir. Artık bu iki kadın, bu cehennemde umutlarına ve hayallerine birlikte tutunacak, düşmanla dost olmak anlamına gelse bile birbirlerini kollayacaktır. Fakat Eva'nın bir mucize eseri hamile kalmasıyla ikisinin de hayatları tehlikeye girer. Bundan böyle tek bir amaçları vardır: Kendilerini olmasa bile çocuklarını koruyabilmek ve onlar göçüp gitse bile hikâyelerini tüm dünyaya anlatmalarını sağlamak. Gerçek hayatlardan uyarlanan hikâyesiyle Kara Düşen Ay Işığı, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi üzerinde dans edenlerin yürek burkan öyküsü. Dilek Ağacının Gölgesinde Ayrılığın yüreklerde yaktığı ateş ne zaman söner? Hasretin dikenli bir tel gibi sardığı kalbin acısı ne zaman diner? Peki, ya ne olursa olsun söz vermişsek bir kez kavuşmaya, ne kadar ileri gidebiliriz verdiğimiz söz uğruna?
Gözyaşlarının Kalesi Yaptığımız tek bir kötülük, kaç insanın hayatını mahveder? Bir annenin ömrünün sonuna dek dudaklarını mühürleyen, ondan bütün hayatını, evladını çalan yakıcı bir sır… Her şeyine mal olacak olsa da o sırrın peşinden gitmeye kararlı bir kız… Hannah Sterling, hayatı boyunca anne sıcaklığına özlem duymuştur. Annesi Lieselotte hayattayken bile, annesiz bir çocuk gibi büyümüş olmak kalbinde âdeta sürekli kanayan bir yara bırakmıştır. Bu yüzden annesinin ölümünden hemen sonra, yakındayken uzağında kalan ve hiç tanıyamadığı annesinin sırlarının peşine düşmeye karar verir. Çıktığı bu yolculuk onu, varlığından bile haberdar olmadığı, Almanya'da yaşayan büyükbabasına götürecektir. Otuz yıl önce, tam da İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında Lieselotte Sommer'in yüreğine ise bir yangın düşmüştür. Kapı komşusu ve gizli gizli Nazilere karşı çalışan Lukas'a gönlünü kaptırmıştır. Ancak babası Nazi Partisi'nde yükselmekte olan bir memurdur. Kızının yüreğinin götürdüğü yere gitmesine ne kadar müsaade edecektir? Bir anneyle kızının iç içe geçen kaderi her sayfada yüreğinize biraz daha işlerken, sırlarla dolu geçmişin ağırlığı affetmenin iyileştirici gücüne ve inancın büyüsüne teslim oluyor. Gözyaşlarının Kalesi, uzun süre hafızalarınızdan silinmeyecek. Kara Düşen Ay Işığı Umut nedir, neye benzer? En dipte olduğunuz anda hayata tutunmanızı sağlayacak bir ip midir yoksa en karanlık gecelerde bile kara aksini düşüren bir ay ışığı mı? Eva ile senfoni orkestrasında kemancı olan eşi Michal'in öyküsü masallardaki gibi başlamıştır. Ancak 1942 yılında Prag şehrini işgal eden Naziler, Michal'i ünlü toplama kampı Auschwitz'e sürgün ettiklerinde masal bir anda dehşet verici bir kâbusa dönüşür. Eşine bir an önce kavuşmaktan başka bir şey düşünemeyen Eva, sonunda çareyi kocasının peşinden gönüllü olarak Auschwitz'e gitmekte bulur. Öte yandan orada hiçbir şey hayal ettiği gibi olmayacaktır. Michal'den tek bir iz bile bulamaması bir yana, kampın insanlık dışı şartları altında yaşama tutunmak neredeyse imkânsızdır. Dondurucu soğukla ve umutsuzlukla savaşan bedeni ranzasında tir tir titrerken, ona yardım elini uzatan ranza arkadaşı Sofie olur. Sofie de Auschwitz'e oğlunu bulabilmek umuduyla gelmiştir. Artık bu iki kadın, bu cehennemde umutlarına ve hayallerine birlikte tutunacak, düşmanla dost olmak anlamına gelse bile birbirlerini kollayacaktır. Fakat Eva'nın bir mucize eseri hamile kalmasıyla ikisinin de hayatları tehlikeye girer. Bundan böyle tek bir amaçları vardır: Kendilerini olmasa bile çocuklarını koruyabilmek ve onlar göçüp gitse bile hikâyelerini tüm dünyaya anlatmalarını sağlamak. Gerçek hayatlardan uyarlanan hikâyesiyle Kara Düşen Ay Işığı, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi üzerinde dans edenlerin yürek burkan öyküsü. Dilek Ağacının Gölgesinde Ayrılığın yüreklerde yaktığı ateş ne zaman söner? Hasretin dikenli bir tel gibi sardığı kalbin acısı ne zaman diner? Peki, ya ne olursa olsun söz vermişsek bir kez kavuşmaya, ne kadar ileri gidebiliriz verdiğimiz söz uğruna?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat