Ara Nağme

Stok Kodu:
9786052654736
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
96
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-10-17
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%41 indirimli
120,00TL
70,80TL
Havale/EFT ile: 63,72TL
9786052654736
723771
Ara Nağme
Ara Nağme
70.80
Sokakta yanından geçip gidilenlerin, bazen durup başı okşananların; neşenin, hüznün, hem bilindik hem de sürprizli karşılaşmaların etrafında dolanan bir öykü kitabı: Ara Nağme. Fuat Sevimay kitaplığında önemli bir yer tutan ve 2014 Orhan Kemal Öykü Ödülü'ne layık görülen Ara Nağme, samimi bir buluşmaya davet ediyor okuru. Sokakla, gündelik olanla, hem şahsi hem de toplumsal nitelik taşıyan meselelerle temelden ilişkilenerek “gerçek”le organik bir bağ kuruyor. İçten, hepimizden, “biz”den bir dille... “Neden sonra, çay bahçesinin soğuk beton zemininde kıpırtısız yatarken, sarsarak bana bir şeyler anlatmaya çalışan yirmi beş yaşlarındaki ağabeyin, ‘Sen ne taraftansın?' dediğini duydum. Ne taraftan? Ne taraftan olduğumu bilmiyordum. Sakallarım henüz çıkmamıştı. Çıksa da ne fark eder. Bıyıklarım terlemişti ama bıyık bırakıp uçlarını sarkıtabilmem için en az üç-dört yıla ihtiyacım vardı. O üç-dört yılı yaşasaydım, bıyıklarımı sarkıtır mıydım, zannetmiyorum. Yeşil bir parkam yoktu, yeşili sevmezdim. Saçlarım uzun değildi. Uzun saç sevmezdim. Hangi taraftan olduğumu bilmiyordum. Neden bir tarafta olmam gerektiğine aklım ermiyordu. ‘Ben Emel'i bekliyorum,' dedim.”
Sokakta yanından geçip gidilenlerin, bazen durup başı okşananların; neşenin, hüznün, hem bilindik hem de sürprizli karşılaşmaların etrafında dolanan bir öykü kitabı: Ara Nağme. Fuat Sevimay kitaplığında önemli bir yer tutan ve 2014 Orhan Kemal Öykü Ödülü'ne layık görülen Ara Nağme, samimi bir buluşmaya davet ediyor okuru. Sokakla, gündelik olanla, hem şahsi hem de toplumsal nitelik taşıyan meselelerle temelden ilişkilenerek “gerçek”le organik bir bağ kuruyor. İçten, hepimizden, “biz”den bir dille... “Neden sonra, çay bahçesinin soğuk beton zemininde kıpırtısız yatarken, sarsarak bana bir şeyler anlatmaya çalışan yirmi beş yaşlarındaki ağabeyin, ‘Sen ne taraftansın?' dediğini duydum. Ne taraftan? Ne taraftan olduğumu bilmiyordum. Sakallarım henüz çıkmamıştı. Çıksa da ne fark eder. Bıyıklarım terlemişti ama bıyık bırakıp uçlarını sarkıtabilmem için en az üç-dört yıla ihtiyacım vardı. O üç-dört yılı yaşasaydım, bıyıklarımı sarkıtır mıydım, zannetmiyorum. Yeşil bir parkam yoktu, yeşili sevmezdim. Saçlarım uzun değildi. Uzun saç sevmezdim. Hangi taraftan olduğumu bilmiyordum. Neden bir tarafta olmam gerektiğine aklım ermiyordu. ‘Ben Emel'i bekliyorum,' dedim.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat