Anne Çöpleri Kim Alacak

Stok Kodu:
9789755203386
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
128
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-11-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
55,00TL
50,60TL
Havale/EFT ile: 48,07TL
9789755203386
540111
Anne Çöpleri Kim Alacak
Anne Çöpleri Kim Alacak
50.60
Bu çalışmada, hem akademik hem de akademik olmayan konular yer almaktadır. Küreselleşme ve post-modernizm gibi akademik dünyamızda çok kimse tarafından ele alınmış konulara olduğu kadar, korkularımız, yanılgılarımız gibi tamamen bireysel duyguları da dile getiren konulara da değinilmektedir. Şu nokta hemen belirtilmelidir; akademik konuların hiç birisi standart akademik metodolojinin yol göstericiliğinde ele alınmış değildir. Akademik yöntem bizlere konuları/sorunları tartışırken, çok zengin bir literatür taramasını öncelikle yapmamızı, konuyu tarihsel bakımdan ele almamızı, kendi bakış açımızı bu tartışma çerçevesinde sunmamızı salık veriyor ya da zorunlu koşuyor. Kuşku yok ki, bu aslında bilgi üretmenin en güvenilir yoludur. Araştırmacı tarihte nelerin olup bittiğini bilmeden, yeninin peşine düşemez. Yine de, hem tarihin öğrenilmesi hem de sunulması belki araştırıcı olarak değil de yazar olarak sıkıcı bir uğraş haline dönüşebilmektedir. Yazarlar, başkalarının düşündüklerini merak ettikleri kadar kendileri de bir şeyler söylemeyi şiddetle arzulayan kimselerdir. Yazar aslında, sözünü içinde tutamayandır. Bu bakımdan, hem başkalarının sözleri hem de kendi sözlerinin dengesini bulmak zorundadır. Sanırım, ben de zaman zaman can sıkıcı bir boyut kazanan akademik yazmaların ürettiği sıkıcı havadan uzaklaşmak için bu kitapta yer alan metinleri yazdım. Okuyucu, bazı akademik konuları bulabilecek ama bunlar asla akademik ölçülerde olmayacaktır. Daha çok yazarın ön plana çıktığı, deneme yanları ağır basan okuma parçaları olacaklar. Burada sözü edilen bazı konuları, zaten akademik disiplin içerisinde inceleyip yayınlamıştım. Bu tür metinlerde, kendi düşüncelerimi korkarak belki de satır aralarında, sonuç kısımlarında ima ederek, kısaca yazmıştım. Akademi, yazarlara değil araştırıcılara daha fazlaca değer veriyor. Oysa bu kitap yazara istediği kadar açılma fırsatı, hatta zaman zaman hayal kurma fırsatı bile sunabiliyor. Yazar okuyucuyu da hayal âlemine çekme denemelerinde bulunabiliyor. Akademik disiplin, sadece olgulara yönelmeyi makbul sayıyor. Bunun tam aksine bu kitap boyunca, hayalleri, düşünceleri, gözlemleri, öznelliği bulmak mümkün olabilecektir. Sosyal bilimler, olgular ile uğraşırlarken katılık sunmaktadırlar. Esnek, hayali kavrayışlara yer vermemektedirler. Buna karşın, edebiyat insanın hayal âlemini zenginleştirirken, neyi çözüp neyi çözemeyeceğimizi de bizlere gösterebiliyor. Sosyal bilimler tarihsel olarak çok yeni olmalarına karşın, edebiyat ve edebi söylem binlerce yıl öteye gidebiliyor. İnsan sorunsalı ile başlayan söz söyleme duygu ifade etme geleneği, günümüzde de henüz ölmemiştir. Ortodoks bilimlerin karşısında sapa sağlam, dimdik ayakta durmaktadır. Edebiyata olan ihtiyacımız, hayatı anlamlandırma uğraşının bizzat kendisidir. Burada sunduğum metinleri, uzun yıllar boyu yazdığım kısa notları yeniden düzenleyerek elde ettim. Okuyucunun hiç değilse bazı metinlerden edebiyat zevki alacağını umuyor ve bekliyorum. Eğer edebiyatı seven bir sosyal bilimci, edebiyat dilini yakalayabilmişse sanırım, okuyucu da sosyal bilimler ile edebiyatın kesiştiği bir noktayı algılayabilecektir. Edebiyat ile sosyal bilimleri birbirleri ile karşılaştırma ya da birbirlerine alternatif olarak sunma niyetinde değilim. Sadece iddiasız yazdığım bazı denemeleri tekrar tekrar okumalarım esnasında, cevaplarını sosyal bilimlerde bulamadığım sorulara başka türden alanlarda nasıl bir açıklama getirilebileceğini gördüğümde, düşüncelerimi okuyucularla paylaşma isteğimi daha fazla saklayamadım. Serbest metinlerin yazara getirdiği ağır yüklerin ve sorumlulukların bilincindeyim. Ancak, ülkemiz entelektüel yaşamında değişik konuların değişik üsluplarla ele alınmasının kültür hayatımızı zenginleştireceğine inanmaktayım. Bu inançtan cesaret alarak, çeşitli alanlardaki görüşlerimi sosyal bilimci kimliğimi de yitirmeden ele almaya çalıştım, bunların basılmasını arzuladım ve rıza gösterdim. Uzun zamandır eserlerimi basan, entelektüel hayatımıza kaliteli eserler kazandırmakta samimiyetine inandığım, Gündoğan Yayınlarına ve sahibi Sayın Eren Gündoğan'a teşekkürü bir borç bilirim. Asıl fedakârca çalışan bu insanların yolları açık ve şansları bol olsun. Okuyucu, bu kitapta edebiyata ilişkin bazı ipuçları bulabiliyorsa, bunu, sanırım edebiyatın, duygusallığın ötesinde, titiz ve dakik çalışmaların ürünü olduğunu gösteren ve bu yolla da edebiyatı gözümüzde saygın bir yere sokan hocam Bilge Karasu'ya borçluyum. Ayrıca, Lise'de sevdiğim ve ömür boyu ayrılmadığım felsefeye ilişkin de bazı değinmeler varsa, Felsefe'nin salt düşünmenin ötesinde bir etkinlik içerdiğini bizlere gösteren ve müthiş enerjisi ile her koşulda çalışmanın gerekliliğini söylemekle kalmayıp bilfiil gösteren diğer bir hocam, büyük düşünür, Ioanna Kuçuradi sayesindedir. Bu kitabı, öğrencisi olmaktan gurur duyduğum her iki hocama ithaf ediyorum. Prof. Dr. Zafer Cirhinlioğlu
Bu çalışmada, hem akademik hem de akademik olmayan konular yer almaktadır. Küreselleşme ve post-modernizm gibi akademik dünyamızda çok kimse tarafından ele alınmış konulara olduğu kadar, korkularımız, yanılgılarımız gibi tamamen bireysel duyguları da dile getiren konulara da değinilmektedir. Şu nokta hemen belirtilmelidir; akademik konuların hiç birisi standart akademik metodolojinin yol göstericiliğinde ele alınmış değildir. Akademik yöntem bizlere konuları/sorunları tartışırken, çok zengin bir literatür taramasını öncelikle yapmamızı, konuyu tarihsel bakımdan ele almamızı, kendi bakış açımızı bu tartışma çerçevesinde sunmamızı salık veriyor ya da zorunlu koşuyor. Kuşku yok ki, bu aslında bilgi üretmenin en güvenilir yoludur. Araştırmacı tarihte nelerin olup bittiğini bilmeden, yeninin peşine düşemez. Yine de, hem tarihin öğrenilmesi hem de sunulması belki araştırıcı olarak değil de yazar olarak sıkıcı bir uğraş haline dönüşebilmektedir. Yazarlar, başkalarının düşündüklerini merak ettikleri kadar kendileri de bir şeyler söylemeyi şiddetle arzulayan kimselerdir. Yazar aslında, sözünü içinde tutamayandır. Bu bakımdan, hem başkalarının sözleri hem de kendi sözlerinin dengesini bulmak zorundadır. Sanırım, ben de zaman zaman can sıkıcı bir boyut kazanan akademik yazmaların ürettiği sıkıcı havadan uzaklaşmak için bu kitapta yer alan metinleri yazdım. Okuyucu, bazı akademik konuları bulabilecek ama bunlar asla akademik ölçülerde olmayacaktır. Daha çok yazarın ön plana çıktığı, deneme yanları ağır basan okuma parçaları olacaklar. Burada sözü edilen bazı konuları, zaten akademik disiplin içerisinde inceleyip yayınlamıştım. Bu tür metinlerde, kendi düşüncelerimi korkarak belki de satır aralarında, sonuç kısımlarında ima ederek, kısaca yazmıştım. Akademi, yazarlara değil araştırıcılara daha fazlaca değer veriyor. Oysa bu kitap yazara istediği kadar açılma fırsatı, hatta zaman zaman hayal kurma fırsatı bile sunabiliyor. Yazar okuyucuyu da hayal âlemine çekme denemelerinde bulunabiliyor. Akademik disiplin, sadece olgulara yönelmeyi makbul sayıyor. Bunun tam aksine bu kitap boyunca, hayalleri, düşünceleri, gözlemleri, öznelliği bulmak mümkün olabilecektir. Sosyal bilimler, olgular ile uğraşırlarken katılık sunmaktadırlar. Esnek, hayali kavrayışlara yer vermemektedirler. Buna karşın, edebiyat insanın hayal âlemini zenginleştirirken, neyi çözüp neyi çözemeyeceğimizi de bizlere gösterebiliyor. Sosyal bilimler tarihsel olarak çok yeni olmalarına karşın, edebiyat ve edebi söylem binlerce yıl öteye gidebiliyor. İnsan sorunsalı ile başlayan söz söyleme duygu ifade etme geleneği, günümüzde de henüz ölmemiştir. Ortodoks bilimlerin karşısında sapa sağlam, dimdik ayakta durmaktadır. Edebiyata olan ihtiyacımız, hayatı anlamlandırma uğraşının bizzat kendisidir. Burada sunduğum metinleri, uzun yıllar boyu yazdığım kısa notları yeniden düzenleyerek elde ettim. Okuyucunun hiç değilse bazı metinlerden edebiyat zevki alacağını umuyor ve bekliyorum. Eğer edebiyatı seven bir sosyal bilimci, edebiyat dilini yakalayabilmişse sanırım, okuyucu da sosyal bilimler ile edebiyatın kesiştiği bir noktayı algılayabilecektir. Edebiyat ile sosyal bilimleri birbirleri ile karşılaştırma ya da birbirlerine alternatif olarak sunma niyetinde değilim. Sadece iddiasız yazdığım bazı denemeleri tekrar tekrar okumalarım esnasında, cevaplarını sosyal bilimlerde bulamadığım sorulara başka türden alanlarda nasıl bir açıklama getirilebileceğini gördüğümde, düşüncelerimi okuyucularla paylaşma isteğimi daha fazla saklayamadım. Serbest metinlerin yazara getirdiği ağır yüklerin ve sorumlulukların bilincindeyim. Ancak, ülkemiz entelektüel yaşamında değişik konuların değişik üsluplarla ele alınmasının kültür hayatımızı zenginleştireceğine inanmaktayım. Bu inançtan cesaret alarak, çeşitli alanlardaki görüşlerimi sosyal bilimci kimliğimi de yitirmeden ele almaya çalıştım, bunların basılmasını arzuladım ve rıza gösterdim. Uzun zamandır eserlerimi basan, entelektüel hayatımıza kaliteli eserler kazandırmakta samimiyetine inandığım, Gündoğan Yayınlarına ve sahibi Sayın Eren Gündoğan'a teşekkürü bir borç bilirim. Asıl fedakârca çalışan bu insanların yolları açık ve şansları bol olsun. Okuyucu, bu kitapta edebiyata ilişkin bazı ipuçları bulabiliyorsa, bunu, sanırım edebiyatın, duygusallığın ötesinde, titiz ve dakik çalışmaların ürünü olduğunu gösteren ve bu yolla da edebiyatı gözümüzde saygın bir yere sokan hocam Bilge Karasu'ya borçluyum. Ayrıca, Lise'de sevdiğim ve ömür boyu ayrılmadığım felsefeye ilişkin de bazı değinmeler varsa, Felsefe'nin salt düşünmenin ötesinde bir etkinlik içerdiğini bizlere gösteren ve müthiş enerjisi ile her koşulda çalışmanın gerekliliğini söylemekle kalmayıp bilfiil gösteren diğer bir hocam, büyük düşünür, Ioanna Kuçuradi sayesindedir. Bu kitabı, öğrencisi olmaktan gurur duyduğum her iki hocama ithaf ediyorum. Prof. Dr. Zafer Cirhinlioğlu
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat