Anadolu Rönesansı;Eleştiriler Işığında Türkiye Cumhuriyeti Uluslaşma Süreci ve Köy Enstitüleri

Stok Kodu:
9789750409998
Boyut:
1440-220-
Sayfa Sayısı:
640
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-09-19
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%31 indirimli
590,00TL
407,10TL
Havale/EFT ile: 366,39TL
9789750409998
720090
Anadolu Rönesansı;Eleştiriler Işığında Türkiye Cumhuriyeti Uluslaşma Süreci ve Köy Enstitüleri
Anadolu Rönesansı;Eleştiriler Işığında Türkiye Cumhuriyeti Uluslaşma Süreci ve Köy Enstitüleri
407.10
ABD'nin Orta Doğu ve Yakın Asya politikalarının işgal ve bombalamalarla en ateşli doruğuna ulaştığı zaman diliminde Cumhuriyet kurucusu kültür ve eğitim politikalarına yönelik eleştiriler de arka arkaya patlak vermişti. Batılı düşünürler Erik Jan Zürcher'den, Etienne Copeaux'den el ve esin almış kimi aydın ve edebiyatçılarımız, üniversiteli araştırmacılarımız, Cumhuriyet'in bir “reddiye” ve “tepeden inmecilik” olduğu görüşünde birleşiyordu. Nobel ödüllü ünlü yazarımızın Kar adlı romanında hedef aldığı Cumhuriyet kurucusu “Kemalizm”, emperyalizmin bölge coğrafyası için düşündükleri önünde bir engel oluşturuyor olabilir miydi? II. Dünya Savaşı sonrasında, “köylere kadar uzanmış kızıl komünist tehlike” diye gösterilerek kapatılan Köy Enstitüleri, 21. Yüzyıl başında ABD ve İngiltere kaynaklı doktora tezlerinde “faşist müessese” makamına nasıl oturtuldu? Rumeli'nin Kepirtepesi'nden Kars'ın Cılavuzu'na, 21 ocakta eli öpülesi öğretmenler yetiştiren ve Anadolu'ya çok derin izler bırakan Köy Enstitüleri'nin arkasındaki temel gerçeklik neydi? Bugün, önümüze yeni bir “Osmanlılık” seçeneği sürülüyor. Egemen Batı'nın toplumumuza giydirmeye çalıştığı yönetim biçimi, Oğuz oymaklarından Gün Han içindeki dört boydan biri olan Kayı Boyu'nun kendisini kardeşi gibi gördüğü diğer bireylerden ayrı tutmamış, gazilikten ötesinde gözü olmamış önderi Ertuğrul'un, ırk, dil, din gibi farklara hiç bakmaksızın, yalnızca insanı seçen tutumu değil, İslam inancını zorba iktidarına ideoloji yapmaya kalkışan Sultan Abdülhamid'in anlayışıdır. Anadolu Rönesansı, Cumhuriyet kuruluşundan günümüze hayatımıza katılan tüm toplumsal sesleri, renkleri görünür kılmaya çalışan yoğun bir denemedir. Tarihcil gelişimi, siyaseti, edebiyatı birlikte kucaklamaya çalıştı. Tüm Şark toplumlarına 1789 Burjuva Devrimi'nin insanlığa armağanı “Eşitlik, kardeşlik, hürriyet” parolası ve sorgulayan aklı yerine Orta Çağ yaşamını hak gören emperyal güçlere işaret eden bir uyarı sesi olmak istedi…
ABD'nin Orta Doğu ve Yakın Asya politikalarının işgal ve bombalamalarla en ateşli doruğuna ulaştığı zaman diliminde Cumhuriyet kurucusu kültür ve eğitim politikalarına yönelik eleştiriler de arka arkaya patlak vermişti. Batılı düşünürler Erik Jan Zürcher'den, Etienne Copeaux'den el ve esin almış kimi aydın ve edebiyatçılarımız, üniversiteli araştırmacılarımız, Cumhuriyet'in bir “reddiye” ve “tepeden inmecilik” olduğu görüşünde birleşiyordu. Nobel ödüllü ünlü yazarımızın Kar adlı romanında hedef aldığı Cumhuriyet kurucusu “Kemalizm”, emperyalizmin bölge coğrafyası için düşündükleri önünde bir engel oluşturuyor olabilir miydi? II. Dünya Savaşı sonrasında, “köylere kadar uzanmış kızıl komünist tehlike” diye gösterilerek kapatılan Köy Enstitüleri, 21. Yüzyıl başında ABD ve İngiltere kaynaklı doktora tezlerinde “faşist müessese” makamına nasıl oturtuldu? Rumeli'nin Kepirtepesi'nden Kars'ın Cılavuzu'na, 21 ocakta eli öpülesi öğretmenler yetiştiren ve Anadolu'ya çok derin izler bırakan Köy Enstitüleri'nin arkasındaki temel gerçeklik neydi? Bugün, önümüze yeni bir “Osmanlılık” seçeneği sürülüyor. Egemen Batı'nın toplumumuza giydirmeye çalıştığı yönetim biçimi, Oğuz oymaklarından Gün Han içindeki dört boydan biri olan Kayı Boyu'nun kendisini kardeşi gibi gördüğü diğer bireylerden ayrı tutmamış, gazilikten ötesinde gözü olmamış önderi Ertuğrul'un, ırk, dil, din gibi farklara hiç bakmaksızın, yalnızca insanı seçen tutumu değil, İslam inancını zorba iktidarına ideoloji yapmaya kalkışan Sultan Abdülhamid'in anlayışıdır. Anadolu Rönesansı, Cumhuriyet kuruluşundan günümüze hayatımıza katılan tüm toplumsal sesleri, renkleri görünür kılmaya çalışan yoğun bir denemedir. Tarihcil gelişimi, siyaseti, edebiyatı birlikte kucaklamaya çalıştı. Tüm Şark toplumlarına 1789 Burjuva Devrimi'nin insanlığa armağanı “Eşitlik, kardeşlik, hürriyet” parolası ve sorgulayan aklı yerine Orta Çağ yaşamını hak gören emperyal güçlere işaret eden bir uyarı sesi olmak istedi…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat