Ali Şir Nevai; Hayatı, Sanatı, Eserleri, Tesirleri, Eserlerinden Örnekler

Stok Kodu:
9786052019726
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
338
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-10-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
120,00TL
110,40TL
Havale/EFT ile: 104,88TL
9786052019726
485422
Ali Şir Nevai; Hayatı, Sanatı, Eserleri, Tesirleri, Eserlerinden Örnekler
Ali Şir Nevai; Hayatı, Sanatı, Eserleri, Tesirleri, Eserlerinden Örnekler
110.40
Milletlerin büyükleri vardır. Türk milletinin geçmiş ve gelecek bilinci olan büyük evlatlarından Nevâî, adeta tek başına millettir. Onun çağları aşıp gelen inancı ve ülküsü, kimliğimiz Türkçeyi yaşayan ve yaşatan anlayışı, ışıklı sesi ve ezgili söyleyişi, zihnimizi ve gönüllerimizi ısıtmakta; bir kutup yıldızı gibi önümüzü aydınlatmaktadır. Ali Şîr Nevâî'nin ne denli güçlü bir Türkçe sevgisine sahip olduğunu aşağıya aldığımız birkaç beyitten anlayabiliriz. Başarup encüm-i dürr min Türk mihr Birke körme baş tuman anı sipihr (Hayretü'l Ebrar) ‘Türk güneşi inci gibi olan yıldızları saklar. Gök onu baş aşağı yere gömer.' ‘Eger bir kavm ger yüz yoksa miningdür Muayyen Türk ulusu hod, meningdür Alıp men taht-i fermanımga âsân Çerig çekmey Hıta'dan ta Horasan Horasan dimegil Siraz u Tebriz Ki kılmıs devrini kilkim seker-rîz Köngül bermis sözümge Türk, can hem Ni yalguz Türk belkim Türkman hem Ni milk içre ki bir ferman yıbardım Anıng zabtıga bir Divan yıbardım Bu divan tuttı ol kisverni andak Ki Dîvân tüzmegey defterni andak.' (Ferhat ve Şirin) Günümüz Türkçesiyle: ‘Türk milleti ister bir kavim isterse yüz hatta bin uruk olsun gerçekte bunların hepsi ( birdir) benimdir. Ben çeri, (ordu) çekmeden Hıta (Çin) ülkesinden Horasan'a kadar uzayan bölgeleri buyruğuma aldım. Yalnız Horasan değil Şiraz ile Tebriz Türkleri devrini de benim kalemim şekerle tatlı kılmıştır. Türkler benim sözlerime gönül vermişler, canını bile vermişlerdir. Yalnız Türkler (Uygur, Çağataylı, Altınordulu, Kazan, Kıpçak) değil Türkmenler (Akkoyunlu ve Osmanlılar) ... Ben bu ülkeleri ele geçirmek için ferman göndermedim; ancak bir Dîvân göndererek bu işi yaptım. Bu dîvân (devlet sınırlarını aştı) ülkeleri öylesine tuttu ki hiçbir yasa koyucu dîvân ile defterleri böylece sağlam zapt edip, düzene koyamaz.' ‘Sen çü nazmnı Türktâz ettin, Farsî tildin ihtiraz ettin.' (Seb'a-i Seyyâre) Sen şiirlerini Türkçe söyledin. Fars diline itiraz (çekince koy-) ettin. (Farsça yazmadın.) Sonsuza dek, zihninizi Türkçenin ezgili sesi aydınlatsın.
Milletlerin büyükleri vardır. Türk milletinin geçmiş ve gelecek bilinci olan büyük evlatlarından Nevâî, adeta tek başına millettir. Onun çağları aşıp gelen inancı ve ülküsü, kimliğimiz Türkçeyi yaşayan ve yaşatan anlayışı, ışıklı sesi ve ezgili söyleyişi, zihnimizi ve gönüllerimizi ısıtmakta; bir kutup yıldızı gibi önümüzü aydınlatmaktadır. Ali Şîr Nevâî'nin ne denli güçlü bir Türkçe sevgisine sahip olduğunu aşağıya aldığımız birkaç beyitten anlayabiliriz. Başarup encüm-i dürr min Türk mihr Birke körme baş tuman anı sipihr (Hayretü'l Ebrar) ‘Türk güneşi inci gibi olan yıldızları saklar. Gök onu baş aşağı yere gömer.' ‘Eger bir kavm ger yüz yoksa miningdür Muayyen Türk ulusu hod, meningdür Alıp men taht-i fermanımga âsân Çerig çekmey Hıta'dan ta Horasan Horasan dimegil Siraz u Tebriz Ki kılmıs devrini kilkim seker-rîz Köngül bermis sözümge Türk, can hem Ni yalguz Türk belkim Türkman hem Ni milk içre ki bir ferman yıbardım Anıng zabtıga bir Divan yıbardım Bu divan tuttı ol kisverni andak Ki Dîvân tüzmegey defterni andak.' (Ferhat ve Şirin) Günümüz Türkçesiyle: ‘Türk milleti ister bir kavim isterse yüz hatta bin uruk olsun gerçekte bunların hepsi ( birdir) benimdir. Ben çeri, (ordu) çekmeden Hıta (Çin) ülkesinden Horasan'a kadar uzayan bölgeleri buyruğuma aldım. Yalnız Horasan değil Şiraz ile Tebriz Türkleri devrini de benim kalemim şekerle tatlı kılmıştır. Türkler benim sözlerime gönül vermişler, canını bile vermişlerdir. Yalnız Türkler (Uygur, Çağataylı, Altınordulu, Kazan, Kıpçak) değil Türkmenler (Akkoyunlu ve Osmanlılar) ... Ben bu ülkeleri ele geçirmek için ferman göndermedim; ancak bir Dîvân göndererek bu işi yaptım. Bu dîvân (devlet sınırlarını aştı) ülkeleri öylesine tuttu ki hiçbir yasa koyucu dîvân ile defterleri böylece sağlam zapt edip, düzene koyamaz.' ‘Sen çü nazmnı Türktâz ettin, Farsî tildin ihtiraz ettin.' (Seb'a-i Seyyâre) Sen şiirlerini Türkçe söyledin. Fars diline itiraz (çekince koy-) ettin. (Farsça yazmadın.) Sonsuza dek, zihninizi Türkçenin ezgili sesi aydınlatsın.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat