Alevi Soykarımı (Genocide);Katliam & Kırım & Soykırım

Stok Kodu:
9786257766470
Boyut:
160-240-
Sayfa Sayısı:
368
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-09-13
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
400,00TL
368,00TL
Havale/EFT ile: 360,64TL
9786257766470
719524
Alevi Soykarımı (Genocide);Katliam & Kırım & Soykırım
Alevi Soykarımı (Genocide);Katliam & Kırım & Soykırım
368.00
2 Temmuz 1993, Sivas Madımak otelinde sevgili kız kardeşim Gülsün'ü ve otuz iki yol arkadaşını önce taşladılar, sonra ateşe vererek yaktılar. Canlarımız Sivas Valiliği'nin ve Kültür Bakanlığı'nın düzenlemiş olduğu, Pir Sultan Anma Etkinliğine katılacak müzik, tiyatro, semah gösterileri yapmak üzere Sivas Valiliği ve Kültür Bakanlığının davetlisi olarak Sivas'a götürüldüler. (Devlet eliyle ölüme gittiklerini bilmeden, bilemeden.) Kültür Bakanlığı 54 sanatçıya Madımak otelinden yer ayırttırıp giderini Bakanlık bütçesinden karşıladı. (Madımak otelinin sahibi Murtaza Öğütçü'nün Cumhuriyet Savcısı'na verdiği ifade: «Madımak otelinin sahibi olduğunu, olaydan 4-5 gün önce Turizm Müdürünün kendisine gelerek elli kişilik yer ayırttığını, giderinin bakanlıkça karşılandığını» ifadesinde belirtmiştir. Kurbanlar kırım/katliam noktasına önceden tasarlandığı gibi taşınmış oldular. Etkinlik açılış konuşmasını Sivas Valisi Ahmet Karabilgin yaparak, katliam programını başlattı. Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar o gün orada olacağını bildirmesine rağmen ve anma programında olmasına rağmen her nedense gelmedi. (Halen, bu konu herhangi bir açıklaması olmadı.) Valilik ve Kültür Bakanlığının garantörlüğünde canlarımız gönül rahatlığı içerisinde katledilecekleri yere gitmiş olurlar. Otelin önüne etkinlikten üç gün önce Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu tarafından “kaldırım yenileme” gerekçesi ile kamyonlarla kaldırım taşları konuldu. Yine Belediye Başkanı Karamollaoğlu 2 Temmuz gününe “hicret koşusu” adı altında Sivas'tan ve çevre illerden militan haydutları yurtlara yerleştirerek katliam hazırlıklarını tamamlamış oldu. Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Yücetürk “6 bin askeri olan” askerlerini bu kritik günde Erzincan ve Divriği dağlarına operasyona gönderdi. Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Önen polislerini bu askeri operasyona gönderdi. Sivas'ta güvenlik kuvvetleri önceden boşaltıldı. Diğer yandan özel harp dairesinin paramiliter kontra çeteleri bir ay önceden Alevileri hedef gösteren bildiriler dağıttılar. Bu bildirileri Sivas Emniyet Müdürlüğü'nün faksından basına ve kamuoyuna ilettiler. Bildirilerde “Müslüman Kamuoyuna” başlığıyla “dinsizler, kâfirler şehrimizde salyangoz satmaya geliyorlar. Allah'a inanan Müslümanlar gün ayağa kalkma ve bu kâfirlere gereken dersi verme günüdür.” gibi cümleler kurarak, azgın, gerici, şeriatçı örgütleri, grupları, tarikatları ve faşistleri katliama hazırladılar. Günlerden Cuma'dır. Bu Propagandaları camilerde yaptılar. Cuma namazından çıkan azgın topluluğu Madımak oteline yönlendirdiler. Otel önce taşlandı, “Karamollaoğlu'nun döktürdüğü taşlarla”… Sonra ateşe verdiler. “Mantık, şeytanlar önce taşlanacak, sonra yakılacak.” Otuz üç canımızı yaktılar. Sekiz saat gibi uzunca bir taşlama, bir saatte yakma. Dokuz saatte katliamı ve kırımı gerçekleştirdiler. Dokuz saat devlet ortada yoktu. Çünkü günler öncesinden tüm güvenlik birimleri şehir dışına gönderilmişti. (Her şeyi önceden planlamışlardı.) Katillerin elindeki benzin bidonları önceden hazırlanmış, “Ya Allah! Bismillah! Allahuekber!” Tekbirler getirerek Alevilere karşı dinsel bir katliam töreni yaptılar. Kültür Bakanı, Vali, Tugay Komutanı, Emniyet Müdür, Belediye Başkanı, yani devlet erkânı bu katliam festivalini keyifle izlediler. Bu katliamcıların 30 yıl süren yargılama sürecinde ifadelerine bile başvurulmadı. Otuz üç canımızın içerisinde yirmi üç yaşındaki, Araştırmacı/akademisyen Hollanda vatandaşı Carina Cuanna Thuijs da vardı. 30 yıllık yargılama sürecine Hollanda devleti müdahil olmadı. Vatandaşına sahip çıkmadı. Aranan katillerden 15 haydut Almanya'ya iltica etti ve ilticaları kabul oldu.
2 Temmuz 1993, Sivas Madımak otelinde sevgili kız kardeşim Gülsün'ü ve otuz iki yol arkadaşını önce taşladılar, sonra ateşe vererek yaktılar. Canlarımız Sivas Valiliği'nin ve Kültür Bakanlığı'nın düzenlemiş olduğu, Pir Sultan Anma Etkinliğine katılacak müzik, tiyatro, semah gösterileri yapmak üzere Sivas Valiliği ve Kültür Bakanlığının davetlisi olarak Sivas'a götürüldüler. (Devlet eliyle ölüme gittiklerini bilmeden, bilemeden.) Kültür Bakanlığı 54 sanatçıya Madımak otelinden yer ayırttırıp giderini Bakanlık bütçesinden karşıladı. (Madımak otelinin sahibi Murtaza Öğütçü'nün Cumhuriyet Savcısı'na verdiği ifade: «Madımak otelinin sahibi olduğunu, olaydan 4-5 gün önce Turizm Müdürünün kendisine gelerek elli kişilik yer ayırttığını, giderinin bakanlıkça karşılandığını» ifadesinde belirtmiştir. Kurbanlar kırım/katliam noktasına önceden tasarlandığı gibi taşınmış oldular. Etkinlik açılış konuşmasını Sivas Valisi Ahmet Karabilgin yaparak, katliam programını başlattı. Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar o gün orada olacağını bildirmesine rağmen ve anma programında olmasına rağmen her nedense gelmedi. (Halen, bu konu herhangi bir açıklaması olmadı.) Valilik ve Kültür Bakanlığının garantörlüğünde canlarımız gönül rahatlığı içerisinde katledilecekleri yere gitmiş olurlar. Otelin önüne etkinlikten üç gün önce Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu tarafından “kaldırım yenileme” gerekçesi ile kamyonlarla kaldırım taşları konuldu. Yine Belediye Başkanı Karamollaoğlu 2 Temmuz gününe “hicret koşusu” adı altında Sivas'tan ve çevre illerden militan haydutları yurtlara yerleştirerek katliam hazırlıklarını tamamlamış oldu. Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Yücetürk “6 bin askeri olan” askerlerini bu kritik günde Erzincan ve Divriği dağlarına operasyona gönderdi. Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Önen polislerini bu askeri operasyona gönderdi. Sivas'ta güvenlik kuvvetleri önceden boşaltıldı. Diğer yandan özel harp dairesinin paramiliter kontra çeteleri bir ay önceden Alevileri hedef gösteren bildiriler dağıttılar. Bu bildirileri Sivas Emniyet Müdürlüğü'nün faksından basına ve kamuoyuna ilettiler. Bildirilerde “Müslüman Kamuoyuna” başlığıyla “dinsizler, kâfirler şehrimizde salyangoz satmaya geliyorlar. Allah'a inanan Müslümanlar gün ayağa kalkma ve bu kâfirlere gereken dersi verme günüdür.” gibi cümleler kurarak, azgın, gerici, şeriatçı örgütleri, grupları, tarikatları ve faşistleri katliama hazırladılar. Günlerden Cuma'dır. Bu Propagandaları camilerde yaptılar. Cuma namazından çıkan azgın topluluğu Madımak oteline yönlendirdiler. Otel önce taşlandı, “Karamollaoğlu'nun döktürdüğü taşlarla”… Sonra ateşe verdiler. “Mantık, şeytanlar önce taşlanacak, sonra yakılacak.” Otuz üç canımızı yaktılar. Sekiz saat gibi uzunca bir taşlama, bir saatte yakma. Dokuz saatte katliamı ve kırımı gerçekleştirdiler. Dokuz saat devlet ortada yoktu. Çünkü günler öncesinden tüm güvenlik birimleri şehir dışına gönderilmişti. (Her şeyi önceden planlamışlardı.) Katillerin elindeki benzin bidonları önceden hazırlanmış, “Ya Allah! Bismillah! Allahuekber!” Tekbirler getirerek Alevilere karşı dinsel bir katliam töreni yaptılar. Kültür Bakanı, Vali, Tugay Komutanı, Emniyet Müdür, Belediye Başkanı, yani devlet erkânı bu katliam festivalini keyifle izlediler. Bu katliamcıların 30 yıl süren yargılama sürecinde ifadelerine bile başvurulmadı. Otuz üç canımızın içerisinde yirmi üç yaşındaki, Araştırmacı/akademisyen Hollanda vatandaşı Carina Cuanna Thuijs da vardı. 30 yıllık yargılama sürecine Hollanda devleti müdahil olmadı. Vatandaşına sahip çıkmadı. Aranan katillerden 15 haydut Almanya'ya iltica etti ve ilticaları kabul oldu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat