Alaycı Teoriler;Aktivist Akademisyenler Nasıl Her Şeyi Irkla, Toplumsal Cinsiyetle ve Kimlikle İlişkilendirir ve Bu Niçin Herkese Zarar Verir?
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
341
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-10-25
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
%8
indirimli
250,00TL
230,00TL
Havale/EFT ile:
225,40TL
9786057491299
578004
https://www.sehadetkitap.com/urun/alayci-teoriler-aktivist-akademisyenler-nasil-her-seyi-irkla-toplumsal-cinsiyetle-ve-kimlikle-iliskilendirir-ve-bu-nicin-herkese-zarar-verir
Alaycı Teoriler;Aktivist Akademisyenler Nasıl Her Şeyi Irkla, Toplumsal Cinsiyetle ve Kimlikle İlişkilendirir ve Bu Niçin Herkese Zarar Verir?
230.00
Dilin şiddet ve bilimin cinsiyetçi olduğunu hiç duydunuz mu? Size hiç obez olmanın sağlıklı olduğu, biyolojik cinsiyet diye bir şeyin olmadığı veya sadece beyazların ırkçı olabileceği söylendi mi? Bu fikirler kafanızı karıştırabilir. Bunlar Batı toplumunun mantığına güçlü şekilde meydan okumaktadır. Bu cesaretin nereden kaynaklandığını merak ediyor musunuz? Helen Pluckrose ve James Lindsay, bu kitapta bu fikirleri besleyen dogmaların, Fransız postmodernizmindeki kaba kökenlerinden, aktivist akademik alanlardaki inceliklerine kadar nasıl bir evrim geçirdiğini gözler önüne seriyorlar. Bugün bu dogmalar, ana akım medyada, sosyal medyada, üniversite amfilerinde ve kampüslerinde karşı konulamaz ilke ve değerler olarak kabul ediliyor: Bilgi sosyal bir inşadır; bilim ve akıl, baskı araçlarıdır; tüm insan etkileşimleri, baskıcı gücün oyun alanlarıdır ve dil tehlikelidir. Pluckrose ve Lindsay'a göre bu Aydınlanma karşıtı inançların kontrolsüz çoğalması, sadece liberal demokrasi için değil, aynı zamanda modernliğin kendisi için de bir tehdit oluşturuyor. Alaycı Teoriler, uygulamalı postmodernizmin postkolonyal teori, queer teori, eleştirel ırk teorisi, dördüncü dalga feminizm, toplumsal cinsiyet çalışmaları, şişmanlık çalışmaları ve yetenekçilik gibi pek çok alandaki akademik yaklaşımlarını aşırı ve tutarsız bulmakta ve bunları eleştirmektedir.
Dilin şiddet ve bilimin cinsiyetçi olduğunu hiç duydunuz mu? Size hiç obez olmanın sağlıklı olduğu, biyolojik cinsiyet diye bir şeyin olmadığı veya sadece beyazların ırkçı olabileceği söylendi mi? Bu fikirler kafanızı karıştırabilir. Bunlar Batı toplumunun mantığına güçlü şekilde meydan okumaktadır. Bu cesaretin nereden kaynaklandığını merak ediyor musunuz? Helen Pluckrose ve James Lindsay, bu kitapta bu fikirleri besleyen dogmaların, Fransız postmodernizmindeki kaba kökenlerinden, aktivist akademik alanlardaki inceliklerine kadar nasıl bir evrim geçirdiğini gözler önüne seriyorlar. Bugün bu dogmalar, ana akım medyada, sosyal medyada, üniversite amfilerinde ve kampüslerinde karşı konulamaz ilke ve değerler olarak kabul ediliyor: Bilgi sosyal bir inşadır; bilim ve akıl, baskı araçlarıdır; tüm insan etkileşimleri, baskıcı gücün oyun alanlarıdır ve dil tehlikelidir. Pluckrose ve Lindsay'a göre bu Aydınlanma karşıtı inançların kontrolsüz çoğalması, sadece liberal demokrasi için değil, aynı zamanda modernliğin kendisi için de bir tehdit oluşturuyor. Alaycı Teoriler, uygulamalı postmodernizmin postkolonyal teori, queer teori, eleştirel ırk teorisi, dördüncü dalga feminizm, toplumsal cinsiyet çalışmaları, şişmanlık çalışmaları ve yetenekçilik gibi pek çok alandaki akademik yaklaşımlarını aşırı ve tutarsız bulmakta ve bunları eleştirmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.