9789753638395
663363
https://www.sehadetkitap.com/urun/akademi
Akademi
2.67
"Nasıl 'genç' dersiniz bize? 'Yeni' nasıl dersiniz? Anca alışıyoruz aşka, ölüme ve sanata Futbolcumuz, şarkıcımız, ibnemiz Aslında çiğ bir umut: Bir gün bitecek emekliliğimiz Yaşlıydık doğurduğunuzda bizi Gençleşerek öleceğiz!" Her meslekten emekli bir şair: Tuna Kiremitçi
Tadımlık
AVCI
İşte orman bitiyor
Benim güzel ceylanım;
O kadar benzemedi
Sevdiğin masallara:
Bir tane değil ki zaman,
Hiç büyümediğimizi
Kimse söyleyemez ki.
Tüylerimiz uzuyor bak,
Dizlerimiz şimdiden sertleşti.
Hem artık bir avcı da
Sayılmayacağıma göre,
Belli değil bu aydınlıkta
Kimin kimi gözlediği.
MUAVİN
Yarı yolda bırakacaksan
İllâ bir arkadaşını,
Kendine kırk neden bul,
Yarısına da inan:
Kıymetin bilinmemiş olabilir mesela.
Ya da araya başkaları girsin
Ve ondan habersiz
Seni yaralasınlar.
Ki kesin haklı olduğun inancıyla
Hem yine de başarsın işte,
Hem de hiç isteme
Sensiz başarmasını.
Sana onu soracaklar, anlatama.
Yanında kim var diyecekler, söyleyeme.
Sonunda gör, herkes kadar uzaktan,
Nasıl pis bir inatla
Toparlıyor kendini.
Ve sen, haklı olanı
Bu dağılmış ikilinin,
Bıraktığın yerde kalmış
Yaranla oynuyor ol.
DİLENCİ
Ben mi çaldım, açmadınız
Şu avcumla kapınızı.
İyi değil bunca güven,
Hiç gülmediğinizse bir yalan;
Hazırcevap değilsiniz
Belki de yoksulluğa.
Hatırlamazsınız, nasıl?
Dilencisini kalbinizin.
O aşka bakan balkonu,
O iki tanrılı askeri,
Kızlar baksın diye aşkı
Gezdiren caddelerden?
Siz mi sordunuz, bendim.
Eski düşlerdi, uyandım.
Yok akıl sarayımda gümüş perdeler,
Yok sağlam gözümde sisli bir liman,
Bende güvercin ne yapsam
Sizde yorgun ve aç duran.
HEKİM
Biraz açsan gözlerini,
Biraz bana gülümsesen.
Doğacak güne yok hükmümüz,
Ama terlemen geçse,
İniverse bu yumru
Yakışmadan yüzümüze.
Aynı kirli kanı
Damarlarına dağıtan
Bu köhne kalp kırılsa,
Odana girsem bir eylül sabahı,
Pencerelerini seni dinlemeyip açsam,
Geçsem seni dinleyip kendimden;
Bir çocukluk hastalığı desem geçirdiğin,
Çevrende dönüyor
Odan, şehir, dünya ve evren.
Seni bu kanlı merkezden çeksem çıkarsam,
Bir bez koysam ıslatıp alnına
Kurumuş dudaklarını son bir ellesem
Ve sorsam:
Bu kaçıncı eylüldür,
Aynı yazın ardından?
BÜYÜCÜ
Şu son iki yılı ömrümün
Bir büyüyü bozmakla geçmiş.
Çok kuvvetli bir büyü
Sayılmazmış da zaten.
Ve o iki yıl,
Aynı evde oturmak için gösterdiğim
Doğaüstü performansmış;
Sevgilimi değiştirme çabası,
Hayata yeni düzen.
Ama tek konuda bile
İstenen başarıyı gösterememiş
Olmam yüzünden,
Bir sürü yarıda kalmış
Parlak fikirle giriyoruz
Üçüncü yılına evimizin.
Ve gittikçe daha az enteresan
Bir komşu olduğum
Hissine kapılıyorum,
Şu teyzeler açısından:
Gençten, efendi bir oğlan,
Onun çıplak ampulleri.
"Nasıl 'genç' dersiniz bize? 'Yeni' nasıl dersiniz? Anca alışıyoruz aşka, ölüme ve sanata Futbolcumuz, şarkıcımız, ibnemiz Aslında çiğ bir umut: Bir gün bitecek emekliliğimiz Yaşlıydık doğurduğunuzda bizi Gençleşerek öleceğiz!" Her meslekten emekli bir şair: Tuna Kiremitçi
Tadımlık
AVCI
İşte orman bitiyor
Benim güzel ceylanım;
O kadar benzemedi
Sevdiğin masallara:
Bir tane değil ki zaman,
Hiç büyümediğimizi
Kimse söyleyemez ki.
Tüylerimiz uzuyor bak,
Dizlerimiz şimdiden sertleşti.
Hem artık bir avcı da
Sayılmayacağıma göre,
Belli değil bu aydınlıkta
Kimin kimi gözlediği.
MUAVİN
Yarı yolda bırakacaksan
İllâ bir arkadaşını,
Kendine kırk neden bul,
Yarısına da inan:
Kıymetin bilinmemiş olabilir mesela.
Ya da araya başkaları girsin
Ve ondan habersiz
Seni yaralasınlar.
Ki kesin haklı olduğun inancıyla
Hem yine de başarsın işte,
Hem de hiç isteme
Sensiz başarmasını.
Sana onu soracaklar, anlatama.
Yanında kim var diyecekler, söyleyeme.
Sonunda gör, herkes kadar uzaktan,
Nasıl pis bir inatla
Toparlıyor kendini.
Ve sen, haklı olanı
Bu dağılmış ikilinin,
Bıraktığın yerde kalmış
Yaranla oynuyor ol.
DİLENCİ
Ben mi çaldım, açmadınız
Şu avcumla kapınızı.
İyi değil bunca güven,
Hiç gülmediğinizse bir yalan;
Hazırcevap değilsiniz
Belki de yoksulluğa.
Hatırlamazsınız, nasıl?
Dilencisini kalbinizin.
O aşka bakan balkonu,
O iki tanrılı askeri,
Kızlar baksın diye aşkı
Gezdiren caddelerden?
Siz mi sordunuz, bendim.
Eski düşlerdi, uyandım.
Yok akıl sarayımda gümüş perdeler,
Yok sağlam gözümde sisli bir liman,
Bende güvercin ne yapsam
Sizde yorgun ve aç duran.
HEKİM
Biraz açsan gözlerini,
Biraz bana gülümsesen.
Doğacak güne yok hükmümüz,
Ama terlemen geçse,
İniverse bu yumru
Yakışmadan yüzümüze.
Aynı kirli kanı
Damarlarına dağıtan
Bu köhne kalp kırılsa,
Odana girsem bir eylül sabahı,
Pencerelerini seni dinlemeyip açsam,
Geçsem seni dinleyip kendimden;
Bir çocukluk hastalığı desem geçirdiğin,
Çevrende dönüyor
Odan, şehir, dünya ve evren.
Seni bu kanlı merkezden çeksem çıkarsam,
Bir bez koysam ıslatıp alnına
Kurumuş dudaklarını son bir ellesem
Ve sorsam:
Bu kaçıncı eylüldür,
Aynı yazın ardından?
BÜYÜCÜ
Şu son iki yılı ömrümün
Bir büyüyü bozmakla geçmiş.
Çok kuvvetli bir büyü
Sayılmazmış da zaten.
Ve o iki yıl,
Aynı evde oturmak için gösterdiğim
Doğaüstü performansmış;
Sevgilimi değiştirme çabası,
Hayata yeni düzen.
Ama tek konuda bile
İstenen başarıyı gösterememiş
Olmam yüzünden,
Bir sürü yarıda kalmış
Parlak fikirle giriyoruz
Üçüncü yılına evimizin.
Ve gittikçe daha az enteresan
Bir komşu olduğum
Hissine kapılıyorum,
Şu teyzeler açısından:
Gençten, efendi bir oğlan,
Onun çıplak ampulleri.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.