Akademi

Stok Kodu:
9789753638395
Boyut:
161-160-0
Sayfa Sayısı:
43
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
%36 indirimli
4,17TL
2,67TL
Havale/EFT ile: 2,62TL
9789753638395
663363
Akademi
Akademi
2.67
"Nasıl 'genç' dersiniz bize? 'Yeni' nasıl dersiniz? Anca alışıyoruz aşka, ölüme ve sanata Futbolcumuz, şarkıcımız, ibnemiz Aslında çiğ bir umut: Bir gün bitecek emekliliğimiz Yaşlıydık doğurduğunuzda bizi Gençleşerek öleceğiz!" Her meslekten emekli bir şair: Tuna Kiremitçi Tadımlık AVCI İşte orman bitiyor Benim güzel ceylanım; O kadar benzemedi Sevdiğin masallara: Bir tane değil ki zaman, Hiç büyümediğimizi Kimse söyleyemez ki. Tüylerimiz uzuyor bak, Dizlerimiz şimdiden sertleşti. Hem artık bir avcı da Sayılmayacağıma göre, Belli değil bu aydınlıkta Kimin kimi gözlediği. MUAVİN Yarı yolda bırakacaksan İllâ bir arkadaşını, Kendine kırk neden bul, Yarısına da inan: Kıymetin bilinmemiş olabilir mesela. Ya da araya başkaları girsin Ve ondan habersiz Seni yaralasınlar. Ki kesin haklı olduğun inancıyla Hem yine de başarsın işte, Hem de hiç isteme Sensiz başarmasını. Sana onu soracaklar, anlatama. Yanında kim var diyecekler, söyleyeme. Sonunda gör, herkes kadar uzaktan, Nasıl pis bir inatla Toparlıyor kendini. Ve sen, haklı olanı Bu dağılmış ikilinin, Bıraktığın yerde kalmış Yaranla oynuyor ol. DİLENCİ Ben mi çaldım, açmadınız Şu avcumla kapınızı. İyi değil bunca güven, Hiç gülmediğinizse bir yalan; Hazırcevap değilsiniz Belki de yoksulluğa. Hatırlamazsınız, nasıl? Dilencisini kalbinizin. O aşka bakan balkonu, O iki tanrılı askeri, Kızlar baksın diye aşkı Gezdiren caddelerden? Siz mi sordunuz, bendim. Eski düşlerdi, uyandım. Yok akıl sarayımda gümüş perdeler, Yok sağlam gözümde sisli bir liman, Bende güvercin ne yapsam Sizde yorgun ve aç duran. HEKİM Biraz açsan gözlerini, Biraz bana gülümsesen. Doğacak güne yok hükmümüz, Ama terlemen geçse, İniverse bu yumru Yakışmadan yüzümüze. Aynı kirli kanı Damarlarına dağıtan Bu köhne kalp kırılsa, Odana girsem bir eylül sabahı, Pencerelerini seni dinlemeyip açsam, Geçsem seni dinleyip kendimden; Bir çocukluk hastalığı desem geçirdiğin, Çevrende dönüyor Odan, şehir, dünya ve evren. Seni bu kanlı merkezden çeksem çıkarsam, Bir bez koysam ıslatıp alnına Kurumuş dudaklarını son bir ellesem Ve sorsam: Bu kaçıncı eylüldür, Aynı yazın ardından? BÜYÜCÜ Şu son iki yılı ömrümün Bir büyüyü bozmakla geçmiş. Çok kuvvetli bir büyü Sayılmazmış da zaten. Ve o iki yıl, Aynı evde oturmak için gösterdiğim Doğaüstü performansmış; Sevgilimi değiştirme çabası, Hayata yeni düzen. Ama tek konuda bile İstenen başarıyı gösterememiş Olmam yüzünden, Bir sürü yarıda kalmış Parlak fikirle giriyoruz Üçüncü yılına evimizin. Ve gittikçe daha az enteresan Bir komşu olduğum Hissine kapılıyorum, Şu teyzeler açısından: Gençten, efendi bir oğlan, Onun çıplak ampulleri.
"Nasıl 'genç' dersiniz bize? 'Yeni' nasıl dersiniz? Anca alışıyoruz aşka, ölüme ve sanata Futbolcumuz, şarkıcımız, ibnemiz Aslında çiğ bir umut: Bir gün bitecek emekliliğimiz Yaşlıydık doğurduğunuzda bizi Gençleşerek öleceğiz!" Her meslekten emekli bir şair: Tuna Kiremitçi Tadımlık AVCI İşte orman bitiyor Benim güzel ceylanım; O kadar benzemedi Sevdiğin masallara: Bir tane değil ki zaman, Hiç büyümediğimizi Kimse söyleyemez ki. Tüylerimiz uzuyor bak, Dizlerimiz şimdiden sertleşti. Hem artık bir avcı da Sayılmayacağıma göre, Belli değil bu aydınlıkta Kimin kimi gözlediği. MUAVİN Yarı yolda bırakacaksan İllâ bir arkadaşını, Kendine kırk neden bul, Yarısına da inan: Kıymetin bilinmemiş olabilir mesela. Ya da araya başkaları girsin Ve ondan habersiz Seni yaralasınlar. Ki kesin haklı olduğun inancıyla Hem yine de başarsın işte, Hem de hiç isteme Sensiz başarmasını. Sana onu soracaklar, anlatama. Yanında kim var diyecekler, söyleyeme. Sonunda gör, herkes kadar uzaktan, Nasıl pis bir inatla Toparlıyor kendini. Ve sen, haklı olanı Bu dağılmış ikilinin, Bıraktığın yerde kalmış Yaranla oynuyor ol. DİLENCİ Ben mi çaldım, açmadınız Şu avcumla kapınızı. İyi değil bunca güven, Hiç gülmediğinizse bir yalan; Hazırcevap değilsiniz Belki de yoksulluğa. Hatırlamazsınız, nasıl? Dilencisini kalbinizin. O aşka bakan balkonu, O iki tanrılı askeri, Kızlar baksın diye aşkı Gezdiren caddelerden? Siz mi sordunuz, bendim. Eski düşlerdi, uyandım. Yok akıl sarayımda gümüş perdeler, Yok sağlam gözümde sisli bir liman, Bende güvercin ne yapsam Sizde yorgun ve aç duran. HEKİM Biraz açsan gözlerini, Biraz bana gülümsesen. Doğacak güne yok hükmümüz, Ama terlemen geçse, İniverse bu yumru Yakışmadan yüzümüze. Aynı kirli kanı Damarlarına dağıtan Bu köhne kalp kırılsa, Odana girsem bir eylül sabahı, Pencerelerini seni dinlemeyip açsam, Geçsem seni dinleyip kendimden; Bir çocukluk hastalığı desem geçirdiğin, Çevrende dönüyor Odan, şehir, dünya ve evren. Seni bu kanlı merkezden çeksem çıkarsam, Bir bez koysam ıslatıp alnına Kurumuş dudaklarını son bir ellesem Ve sorsam: Bu kaçıncı eylüldür, Aynı yazın ardından? BÜYÜCÜ Şu son iki yılı ömrümün Bir büyüyü bozmakla geçmiş. Çok kuvvetli bir büyü Sayılmazmış da zaten. Ve o iki yıl, Aynı evde oturmak için gösterdiğim Doğaüstü performansmış; Sevgilimi değiştirme çabası, Hayata yeni düzen. Ama tek konuda bile İstenen başarıyı gösterememiş Olmam yüzünden, Bir sürü yarıda kalmış Parlak fikirle giriyoruz Üçüncü yılına evimizin. Ve gittikçe daha az enteresan Bir komşu olduğum Hissine kapılıyorum, Şu teyzeler açısından: Gençten, efendi bir oğlan, Onun çıplak ampulleri.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat