Afganistan Tarihi

Stok Kodu:
9786254086106
Boyut:
120-195-
Sayfa Sayısı:
352
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-12-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
300,00TL
195,00TL
Havale/EFT ile: 185,25TL
9786254086106
646985
Afganistan Tarihi
Afganistan Tarihi
195.00
Türkistan, İran ve Hindistan Alt Kıtası gibi farklı kültürlere sahip üç mühim bölgenin kesiştiği bir alanda yer alan Afganistan bugün de yeryüzünün en fakir ve altyapı açısından en sorunlu ülkelerinden biri olmaya devam etmektedir. Ülkede demokratik bir yapı kurulduğu söylenemeyeceği gibi hem İslami radikallerin hem de ‘savaş lordları' denilen yerel aşiret liderlerinin toplum üzerindeki baskısı bugün de hissedilmektedir. Çeşitli uluslararası cihatçı hareketler dün olduğu gibi bugün de Afgan gençliğini kendi politik hedeflerinin içine çekme gayretindedir. Fakat bütün olumsuz şartlara ve yargılara rağmen Afganistan coğrafyasının tarihi ve kültürü, sadece radikal gruplar ve onlardan kaynaklanan sorunlardan ibaret görülemez. Afganistan tarihini bunlardan ibaret görmek için Afganistan'ın Gazneliler, Timurlular, Babürlüler devrini bir kalemde atlamak gerekir. Farsçanın ilk kadın şairi Rabia-ı Belhi'nin Afganistanlı olduğunu, bugün kadınların eğitim almalarına engeller çıkarılan bu ülkede bir vakitler Babür'ün kızı Gülbeden gibi nesir yazarlarının yetiştiğini unutmak gerekir. Resmi günah sayan Taliban'ın ele geçirdiği Herat'ın yetiştirdiği büyük ressam Behzad'ı ve Herat minyatür okulunu unutmak gerektiği gibi… Aşk, şarap ve sevgililer üzerine yazılan divanları, Ali Şir Nevayî ve Hüseyin Baykara gibi büyük hümanistleri, Babür'ün Kâbil'deki şarap meclislerini ve Afganistan'ın bir zamanlar bütün güzel sanatların, şiirin, felsefenin en önemli merkezlerinden biri olduğunu da unutmak gerekir. Geçmişte edebiyat, şiir, tasavvuf, hümanizm ve felsefi miras açısından böylesine zengin bir ülkeyi 1400 yıldır şeriatla yönetilen ve Taliban'a teslim olmaya hazır bir coğrafya olarak nitelemek bu ülkenin tarihi ve kültürüne ne denli yabancı olunduğunu göstermektedir. Son dört yüzyıldır bu ülkedeki yüksek kültürün nasıl yok edildiğini, Vahhabilerin ve Anglo-Sakson dünyanın usanmadan bu amaç için nasıl çabaladığını bilmeden, ‘Afganlar zaten 1400 yıldır böyleydiler.' cümlesini kurmak bir analiz olarak kabul edilemez.
Türkistan, İran ve Hindistan Alt Kıtası gibi farklı kültürlere sahip üç mühim bölgenin kesiştiği bir alanda yer alan Afganistan bugün de yeryüzünün en fakir ve altyapı açısından en sorunlu ülkelerinden biri olmaya devam etmektedir. Ülkede demokratik bir yapı kurulduğu söylenemeyeceği gibi hem İslami radikallerin hem de ‘savaş lordları' denilen yerel aşiret liderlerinin toplum üzerindeki baskısı bugün de hissedilmektedir. Çeşitli uluslararası cihatçı hareketler dün olduğu gibi bugün de Afgan gençliğini kendi politik hedeflerinin içine çekme gayretindedir. Fakat bütün olumsuz şartlara ve yargılara rağmen Afganistan coğrafyasının tarihi ve kültürü, sadece radikal gruplar ve onlardan kaynaklanan sorunlardan ibaret görülemez. Afganistan tarihini bunlardan ibaret görmek için Afganistan'ın Gazneliler, Timurlular, Babürlüler devrini bir kalemde atlamak gerekir. Farsçanın ilk kadın şairi Rabia-ı Belhi'nin Afganistanlı olduğunu, bugün kadınların eğitim almalarına engeller çıkarılan bu ülkede bir vakitler Babür'ün kızı Gülbeden gibi nesir yazarlarının yetiştiğini unutmak gerekir. Resmi günah sayan Taliban'ın ele geçirdiği Herat'ın yetiştirdiği büyük ressam Behzad'ı ve Herat minyatür okulunu unutmak gerektiği gibi… Aşk, şarap ve sevgililer üzerine yazılan divanları, Ali Şir Nevayî ve Hüseyin Baykara gibi büyük hümanistleri, Babür'ün Kâbil'deki şarap meclislerini ve Afganistan'ın bir zamanlar bütün güzel sanatların, şiirin, felsefenin en önemli merkezlerinden biri olduğunu da unutmak gerekir. Geçmişte edebiyat, şiir, tasavvuf, hümanizm ve felsefi miras açısından böylesine zengin bir ülkeyi 1400 yıldır şeriatla yönetilen ve Taliban'a teslim olmaya hazır bir coğrafya olarak nitelemek bu ülkenin tarihi ve kültürüne ne denli yabancı olunduğunu göstermektedir. Son dört yüzyıldır bu ülkedeki yüksek kültürün nasıl yok edildiğini, Vahhabilerin ve Anglo-Sakson dünyanın usanmadan bu amaç için nasıl çabaladığını bilmeden, ‘Afganlar zaten 1400 yıldır böyleydiler.' cümlesini kurmak bir analiz olarak kabul edilemez.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat