12 Eylül Zindanlarında Ülkücü Olmak

Stok Kodu:
9786058694996
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
246
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-06-06
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%8 indirimli
50,00TL
46,00TL
Havale/EFT ile: 45,08TL
9786058694996
445365
12 Eylül Zindanlarında Ülkücü Olmak
12 Eylül Zindanlarında Ülkücü Olmak
46.00
Türkiye'de 12 Eylül 1980'den bu yana, ihtilalde sol kesimin, ayrılıkçı terör taraftarlarının 12 Eylül vahşilerince hedef alındığını, işkenceden geçirildiğini ve kırıldığını, bu yüzden de 12 Eylül'ün sola karşı yapıldığını, ülkücülere ise dokunulmadığını iddia etmek hem bir moda olmuş hem de 12 Eylül öncesinin ülkücü düşmanlığı zihniyetinin devamının en güçlü silahı olmuştur. Basın-yayın organlarında sol zihniyetin oldukça baskındır. Propaganda konusunda sol kadroların çok profesyonelleşmiştir. Bu durum da solu, 12 Eylül'ün tek mazlumu göstermekte çok etkili olmuştur. En önemlisi de sol zihniyetin tarihî bir kin mirası, hatta varlık sebebi yaptığı, 12 Eylül öncesinde binlerce Türk gencinin öldürülmesine yol açan ülkücü düşmanlığı bu kadrolarda hâlâ sürmektedir. Bu kadrolar da basın-yayın aracılığıyla günümüze kadar ülkücü kadroları 12 Eylül'de sanki ihtilalin vahşi kadroları ile sarmaş dolaş gösterme propagandasını sürdürmüş ve sürdürmektedirler. Bu art niyetli propagandalara bir de ülkücülerin kutsal bildikleri devlete zarar vermekten korkmaları dolayısıyla 30 yıl içinde mümkün olduğunca başlarına gelenleri en yakınlarından bile saklamaları, kendilerine uygulanan onur ve haysiyet kırıcı uygulamaları kendilerine bile itiraf edemeyecek kadar mukaddeslerine bağlı yaşamaları 12 Eylül 1980 ve sonrasında kamuoyunda bir bilgi eksikliğine yol açmıştır. Sistematik bilgi kirliliği ve bilgi eksikliği ortadan kaldırıldığında görülecektir ki bir sol görüşlü gencin, bir bölücülük davasından tutuklanan insanın ya da kaçakçılık, hırsızlık vs. gibi adi suçtan yargılanan bir kişinin başına gelenler aslında aynı idi. O kadar aynı idi ki bir masa başında planlanmış, sistemleştirilmiş ve uygulanmış tavırlar, işkenceler, uygulamalardı. Bu kitabı okuyan bir de mesela Diyarbakır Askerî Cezaevi'nde solculara, PKK'lılara yapılanları okuduğunda, uygulamalar arasında hiçbir fark göremeyecektir. Tabii, anlatılabilenler, dile getirilebilenler kadar.. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de 12 Eylül'de Türkiye sathında işkenceye maruz kalan ülkücülerin başlarından geçenleri, yaşadıkları işkenceleri anlattıkları bölümdür. İkinci Bölüm ise 12 Eylül vahşilerince idam sehpasına gönderilen ülkücleri tanıtmaktadır. 1 Bölüm İŞKENCE TEZGÂHLARINDA ÜLKÜ YOLCULARI Burhan Ulucan Süleyman Kalaycı Haluk Kırcı Hüseyin Yurdakul Erhan İşler İsmet Karaalioğlu Şerafettin Çelik Ramazan Çepni Sabahattin Civelek Ahmet Tunçel Mahmut Gül Rahmi Ezik İlhami Erdoğan (Ozan İlo) Abdussamet Karakuş Ömer Girgeç Ahmet Ercüment Gedikli Zihni Açba Osman Başer 2. Bölüm DARAĞACINDA AÇAN GÜLLER Mustafa Pehlivanoğlu Cengiz Baktemur Ali Bülent Orkan Fikri Arıkan Cevdet Karakaş Ahmet Kerse Selçuk Duracık Halil Esendağ Son Söz
Türkiye'de 12 Eylül 1980'den bu yana, ihtilalde sol kesimin, ayrılıkçı terör taraftarlarının 12 Eylül vahşilerince hedef alındığını, işkenceden geçirildiğini ve kırıldığını, bu yüzden de 12 Eylül'ün sola karşı yapıldığını, ülkücülere ise dokunulmadığını iddia etmek hem bir moda olmuş hem de 12 Eylül öncesinin ülkücü düşmanlığı zihniyetinin devamının en güçlü silahı olmuştur. Basın-yayın organlarında sol zihniyetin oldukça baskındır. Propaganda konusunda sol kadroların çok profesyonelleşmiştir. Bu durum da solu, 12 Eylül'ün tek mazlumu göstermekte çok etkili olmuştur. En önemlisi de sol zihniyetin tarihî bir kin mirası, hatta varlık sebebi yaptığı, 12 Eylül öncesinde binlerce Türk gencinin öldürülmesine yol açan ülkücü düşmanlığı bu kadrolarda hâlâ sürmektedir. Bu kadrolar da basın-yayın aracılığıyla günümüze kadar ülkücü kadroları 12 Eylül'de sanki ihtilalin vahşi kadroları ile sarmaş dolaş gösterme propagandasını sürdürmüş ve sürdürmektedirler. Bu art niyetli propagandalara bir de ülkücülerin kutsal bildikleri devlete zarar vermekten korkmaları dolayısıyla 30 yıl içinde mümkün olduğunca başlarına gelenleri en yakınlarından bile saklamaları, kendilerine uygulanan onur ve haysiyet kırıcı uygulamaları kendilerine bile itiraf edemeyecek kadar mukaddeslerine bağlı yaşamaları 12 Eylül 1980 ve sonrasında kamuoyunda bir bilgi eksikliğine yol açmıştır. Sistematik bilgi kirliliği ve bilgi eksikliği ortadan kaldırıldığında görülecektir ki bir sol görüşlü gencin, bir bölücülük davasından tutuklanan insanın ya da kaçakçılık, hırsızlık vs. gibi adi suçtan yargılanan bir kişinin başına gelenler aslında aynı idi. O kadar aynı idi ki bir masa başında planlanmış, sistemleştirilmiş ve uygulanmış tavırlar, işkenceler, uygulamalardı. Bu kitabı okuyan bir de mesela Diyarbakır Askerî Cezaevi'nde solculara, PKK'lılara yapılanları okuduğunda, uygulamalar arasında hiçbir fark göremeyecektir. Tabii, anlatılabilenler, dile getirilebilenler kadar.. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de 12 Eylül'de Türkiye sathında işkenceye maruz kalan ülkücülerin başlarından geçenleri, yaşadıkları işkenceleri anlattıkları bölümdür. İkinci Bölüm ise 12 Eylül vahşilerince idam sehpasına gönderilen ülkücleri tanıtmaktadır. 1 Bölüm İŞKENCE TEZGÂHLARINDA ÜLKÜ YOLCULARI Burhan Ulucan Süleyman Kalaycı Haluk Kırcı Hüseyin Yurdakul Erhan İşler İsmet Karaalioğlu Şerafettin Çelik Ramazan Çepni Sabahattin Civelek Ahmet Tunçel Mahmut Gül Rahmi Ezik İlhami Erdoğan (Ozan İlo) Abdussamet Karakuş Ömer Girgeç Ahmet Ercüment Gedikli Zihni Açba Osman Başer 2. Bölüm DARAĞACINDA AÇAN GÜLLER Mustafa Pehlivanoğlu Cengiz Baktemur Ali Bülent Orkan Fikri Arıkan Cevdet Karakaş Ahmet Kerse Selçuk Duracık Halil Esendağ Son Söz
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat